Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Saga

  • Okunma : 367
Saga Resim

Saga, uzun ve serüvenlerle dolu bir kahramanlık destanı ya da öyküler dizisidir. Bir  düzyazı anlatı türü olarak saga çok eski  tarihlere dayanır. Günümüzde de, bir savaşta  geçen olayları işleyen ya da bir ailenin bireylerinin kuşaklar boyu başlarından geçenleri  anlatan çağdaş sağalar vardır.

İlk sağalar 12.-14. yüzyıllarda İzlanda’da  kaleme alınmıştır. Bu dönemdeki saga yazarları aynı zamanda İzlanda’nın ilk tarihçileriydi. İzlanda dilinde yazılan ve bugüne ulaşan  en eski tarihsel belge, Ari Thorgilsson’un  (doğumu yaklaşık 1067-1148) 1125 dolayların[1]da kaleme aldığı sağadır. Bu ve öbür tarihsel  sagalarda, 9. yüzyılın sonlarına doğru İskandinavya’dan gelen kabilelerin İzlanda’ya yerleşmeleri konu alınır. Çoğu Norveç krallarının tarihini anlatan ve “kral sağaları” olarak  bilinen bu yapıtların en önemlisi, İzlandalı  kabile reisi, şair ve tarihçi Snorri Sturluson’un  (1179-1241) yazmış olduğu Heimskringla’dır  (“Dünyanın Gözü”). Sonradan çeşitli dillere çevrilen bu yapıtta, savaşçı ve büyücü İskandinav tanrısı Odin’in soyundan geldiği varsayılan Norveç krallarının tarihi şiirsel bir dille  anlatılır.

    Kral sagalarının yanı sıra, 13. yüzyılda, başlangıçta azizlerin yaşamını konu alan, daha sonra çiftçilerin ve sıradan insanların yaşamını yansıtan “aile sağalan” yazıldı. İzlanda sagalarının en ünlüsü olan Njâls saga (“Njâll’ın Sağası”) 13. yüzyıl İzlanda yaşamını ayrıntılı biçimde yansıtır. Sağanın başlıca iki kahramanından başka çeşitli karakterlerin de yer aldığı bu yapıtta, insana özgü zayıflıklar ve erdemler işlenir. Sağanın baş kişisi Njâll bir kan davasına sürüklenir. Öç almayı zorunlu kılan bu kan davası yüzünden evi yakılır. İzlanda sagalarının birçoğunda kan davalarının belirleyici bir rolü vardır. Sagalarda özveri, yiğitlik ve sadakat işlenir. Snorri Sturluson’un şiir sanatı üzerine bir el kitabı niteliğinde olan Edda adlı önemli yapıtının ikinci bölümü Eski İskandinav tanrılarına ve barındıkları yer olan gizemli Asgardr’a ilişkin bir efsane kitabıdır.

    13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başında İzlandalı yazarlar Avrupa edebiyatındaki şövalye romanlarından büyük ölçüde etkilendiler. Sigurd adlı yiğit bir delikanlının başından geçenleri anlatan Völsunga saga’da yer alan bazı öğelere ise daha sonra kahramanının Siegfried adını aldığı Nibelungenlied (“Nibelunglar’ın Şarkısı”) adlı koşuk biçimindeki Eski Alman destanında da rastlanmaktadır.

    Saga sözcüğü, İzlanda dilinde “söylemek” ya da “anlatmak” anlamına gelen segja’dan türetilmiştir. Uzmanlar, sagaların 9. ve 10. yüzyıllardan başlayarak kuşaklar boyu kulaktan kulağa aktarılıp sonunda 12. yüzyılda yazıya geçirildiğini düşünüyorlardı. Ne var ki, sonradan yapılan araştırmalar yazılı sagaların eski geleneklerden esinlenen ve düş gücüne dayanarak kaleme alınan edebiyat yapıtları olduğunu ortaya çıkardı.

Saga Resimleri