Aruz
ARUZ, hecelerin kısalığına ve uzunluğuna dayanan şiir ölçüsüdür. Arap edebiyatında İslam dininin ortaya çıkmasından önce doğmuş ve kuralları belirlenmiştir. Aruzun temellerinin eskiçağlarda devesinin sırtında uzun çöl yolculukları yaparken bir türkü tutturan Araplar’a kadar uzandığı ileri sürülmüştür. Bu görüşe göre deve, binicisinin türküsüne göre adım atmakta, eğer türkünün ritmindeki ara kısa ise hızlı, uzun ise yavaş gitmekteydi. Bunun farkına varan çöl yolcusu Arap’ın, devenin ağır ağır attığı dört adımdan aruzun temelini oluşturan ilk şiir ölçüsünü çıkardığı söylenir. Daha sonra usta şairlerin elinde gelişen bu ölçünün kurallarını ilk kez Arap dilbilimci Halil bin Ahmed (yaklaşık 718-776 ya da 791) belirlemiştir. Arap edebiyatında yaygınlık kazanan aruz zamanla başta İran ve Türk şiiri olmak üzere İslam dinini kabul eden bütün ülkelerin edebiyatını etkiledi.
Aruzda heceler uzun (kapalı) ve kısa (açık) olarak ikiye ayrılır. Uzun heceler sen, al, tut örneğinde olduğu gibi ünsüz harfle ya da â, î gibi düzeltme imli bir ünlü harfle biter ve çizgi (-) ile gösterilir. Kısa heceler ise bu, di, a örneğinde olduğu gibi ünlü bir harfle biter ve nokta (.) ile gösterilir. Dize sonundaki heceler kısa da olsa uzun sayılır. Bu uzun ve kısa heceler çeşitli biçimlerde yan yana gelerek kalıplan oluşturur ve her kalıp fâilün (—),fâilâ-tün (- • —), mefâîlün (•---) gibi değişik adlanılır. Bu küçük kalıpların yan yana gelmelerinden vezin adı da verilen büyük kalıplar oluşur. Bu kalıplann en çok kullanılanlarından ikisi şunlardır:
Fik ri hür vic /dâ m hür ir/fâ m hür bir /şâ i rim Fâ i lâ tün/fâ i lâ tün/fâ i lâ tün/fâ i 1ün
(Tevfik Fikret)
Be lâ sın berede bil mem kız/mı sın oğ lan/ Me fâ î lün/me fâ î lün/me fâ î 1ün/
_ _/. _ _ _/
mı sın kâ fir
me fâ î 1ün
(Nedim) • - - -
Aruz ölçüsünü Araplar’dan sonra İranlılar kullanmış, oradan Türkler’e geçmiştir. Daha önce hece vezni ile şiir yazan Türk şairleri İslam dinini kabul ettikten sonra aruz ölçüsüyle şiir yazmaya başladılar. Ama Türkler için aruz kalıplarını kullanmak kolay olmadı. Arapça ve Farsça’daki gibi uzun ünlü bulunmayan Türkçe ile aruz kalıplarına uygun şiir yazmak zordu. İlk dönemlerde hece ölçüsüne yakın kalıplar kullanmak ve kimi ünlüleri uzatmak gereğini duydular. Ancak, aruz kalıplarıyla başarılı şiir yazmak için bu da yeterli olmadı. Zamanla Türkçe’ye giren Arapça ve Farsça sözcükler ve dil kuralları aruz kalıplarının başarıyla kullanılmasını sağladı (bak. DİVAN EDEBİYATI).
Türk edebiyatında aruzla yazılmış ilk yapıt Kutadgu Bilig’dir (1069). 16. yüzyılda Fuzulî ve Bakî gibi divan şairleri aruz ölçüsünü kusursuz denilebilecek bir düzeyde kullandılar. Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı aruzu büyük bir ustalıkla kullanan son şairlerdir. Cumhuriyet sonrasında aruz yerini, hece ölçüsü ve serbest şiire bırakmıştır.