Spor Kazaları
İnsanlar genellikle ya hoşlandıkları için ya da zinde ve sağlıklı kalmak amacıyla spor yaparlar. Ama ne yazık ki spor yapmanın da kendine göre tehlikeleri vardır ve birçok spor dalında sakatlanma ya da yaralanmayla sonuçlanan spor kazaları oldukça sık yaşanır. Tenisçilerde dirsek eklemlerinin tutulması, futbolcularda diz ya da ayak burkulması, ragbi ve Amerikan futbolunda kırılan kemikler spor kazalarının olağan sonuçlarıdır.
Genel olarak, iki takım oyuncuları arasında birebir mücadeleye dayanan ragbi, Amerikan futbolu, buz hokeyi gibi sert takım oyunlarında ve boks, judo, karate gibi dövüş sporlarında ağır sakatlanma olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, dağcılık ve kaya tırmanışı, yelken uçuşu (takma kanatla havada serbest uçuş), kayak, motosiklet ve otomobil yarışı gibi bazı sporlar da doğrudan doğruya sporun niteliği ve kullanılan araçlar nedeniyle tehlike öğesi taşır. Buna karşılık tenis, duvar tenisi, badminton, kürek sporu, kriket, basketbol, jimnastik gibi sporlarda tehlike riski daha azdır ve hafif burkulma ya da incinmeleri aşan sorunlarla pek karşılaşılmaz.
Hangi Sporlar Tehlikelidir
Hemen her spor dalında geçici sakatlık ve yaralanmalar olabilir. Ama, ölümle sonuçlanan kazaların en sık yaşandığı beş spor dalı yüzme, kano, dağcılık, kaya tırmanışı ve ragbidir. Listenin en başındaki yüzme sporunun tehlikesi dalma ve sualtında yüzmeden kaynaklanır; oysa havuzda ve gözetim altında yapıldığında bu sporun hiçbir tehlikesi yoktur.
Birçok spor dalında, hatta rüzgâr sörfü ve bisiklete binme gibi bireysel sporlarda bile, bir kulübün çalışmalarına katılmak hem daha güvenlidir, hem de insan kendini daha çok geliştirebilir. Örneğin bir binicilik okulunda eğiticiler yalnızca ata iyi binmenin kurallarını değil, zorunlu durumlarda en tehlikesiz biçimde
nasıl düşüleceğini de öğretirler. Ayrıca, uzmanlaşmış eğiticilerin çoğu ilkyardım konusunda da bilgilidir. Profesyonel sporlarda ise, sporcuların sağlığıyla ilgilenen antrenörler, koçlar, fizik tedavi uzmanları ve spor hekimleri vardır.
Antrenman ve Hazırlık
İyi bir antrenman sporcunun başarı şansını (performansını) artırmakla kalmaz, sakatlanma riskini de azaltır. Hiç hazırlanmadan haltere başlayan antrenmansız bir insanın gevşek kasları ve sertleşmiş eklemleri bu ağırlık altında öylesine zorlanır ki, eklem burkulması ve kas incinmesi hemen hemen kaçınılmaz bir sonuçtur. Aynı nedenle, koşmaya yeni başlayan birinin daha ilk denemede maratona katılması da düşünülemez. Genel kural olarak spor eğitiminde en iyi yöntem, amaçlanan sporun daha hafif biçimiyle çalışmalara başlamaktır. Antrenman öncesinde yapılan birkaç dakikalık ısınma egzersizleri, kasları ve eklemleri gevşeterek bu aşırı yüklenmeye hazırlar; böylece sakatlanma olasılığını azaltır.
Kullanılacak spor gereçlerinin seçimi de çok önemli bir konudur. Örneğin dağcılıkta ve yelken uçuşunda sporcunun yaşama şansı büyük ölçüde buna bağlıdır. Sert ve engebeli yollarda koşacak bir sporcu da tabanı desteklenmiş özel spor ayakkabıları giymemişse bacak ve omur eklemleri kolayca incinebilir.
Sporcularda Görülen Sakatlıklar
Spor yapmaktan kaynaklanan sakatlıklar başlıca iki grupta toplanır. Bunlardan ilki, genellikle çarpışma, düşme gibi kazalardan ya da sert hareketlerden ileri gelen travma’lardır. Derideki sıyrıklar, eklem burkulmaları, kasların incinmesi ya da yırtılması bu gruptaki sakatlıkların en sık karşılaşılan örnekleridir. Daha ağır travmalar arasında derin yaralar, kırık ve çıkıklar (kırılan kemikler ve yerinden çıkan eklemler), beyin sarsıntıları sayılabilir. Diz ekleminin her iki yanında bulunan ve kemik yüzeylerin birbirine sürtünmesini engelleyen yarımay biçimindeki lifsi kıkırdakların (menisküslerin) yırtılması da futbolcularda oldukça sık görülen bir spor travmasıdır. Temiz tutulmayan açık yaraların mikrop kapması ise tetanos tehlikesi açısından büyük önem taşır; bu yüzden sporcuların tetanos aşılarını zamanında yaptırmaya özen göstermeleri gerekir.
İkinci gruptaki sakatlıklar, kasların ve eklemlerin sürekli olarak aşırı zorlanmasından kaynaklanır. Düzenli antrenman yaparak vücudu çalıştırmak ne kadar yararlıysa, kaslara ve eklemlere gereğinden çok yüklenmek, özellikle doğal olmayan hareketlere zorlamak da o kadar zararlıdır. Eklemleri yerinde tutan bağlar ve kasların kemiklere tutunmasını sağlayan kirişler sürekli gerildiğinde kopabilir. Birbirine eklemlenen kemiklerin ucunu örten kıkırdak dokusunun kayganlığını ve esnekliğini yitirmesi de kemiklerin birbiriyle kaynaşmasına ve sonuçta eklemlerin tümüyle hareketsiz kalmasına yol açabilir.
Basketbol ve voleybol oyuncularında diz, tenisçilerde dirsek, golf oyuncularında omuz, bisikletçilerde omur eklemlerinin aşın zorlanması, çoğu zaman bu eklemlerde yapısal bozukluklara neden olur. Bunlar, tedavisi aylarca, hatta yıllarca süren önemli sorunlardır; bazı durumlarda kalıcı bir sakatlıkla bile sonuçlanabilir. Eklem ağrıları önceleri yalnızca spor yaparken duyulur; ama bu uyarıcı işaretler göz ardı edildiğinde, eklemdeki rahatsızlık günlük yaşamda, örneğin yürürken ya da yazı yazarken de etkisini göstermeye başlar.
Spor Hekimliği
Günümüzde başarılı sporcuların hemen hepsi büyük bir baskı altında yaşıyorlar. Spor yapmak genellikle çok çaba, zaman ve para gerektiren bir etkinliktir; ayrıca sakatlanma riski de oldukça yüksektir. Üstelik sporcuların
çoğu sakatlansa bile spordan kolay kolay vazgeçemez.
Profesyonel sporcuların yanı sıra sağlığını korumak ya da boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla spor yapanların sayısı da gün geçtikçe artıyor. Bu katılımın artması, spordan kaynaklanan sakatlıkların ve bu sakatlıkları tedavi edecek uzman sayısının da aynı oranda artması demektir. Bu nedenle çağımızda tıbbın özel bir uzmanlık dalı olarak spor hekimliği gelişmiş, büyük hastanelerin çoğunda sporcular için tedavi ve rehabilitasyon merkezleri kurulmuştur. Spordan kaynaklanan önemli sakatlıkların tedavisinde de tıbbın geleneksel yöntemlerinden, özellikle fizik tedavi, masaj tedavisi ve ameliyat tekniklerinden yararlanılır. Rehabilitasyonun amacı ise, sakatlığı giderilen sporcuyu fiziksel ve ruhsal yönden güçlendirerek yeniden spor yaşamına kazandırmaktır.