Sülük
Sülükler yakın akrabaları olan, yer solucanları gibi halka biçiminde dizilmiş bölütlerden oluşan omurgasız hayvanlardır. Uzunlukları 1 santimetreden kısa olabileceği gibi 90 santimetreye de yaklaşabilir. Ama uzunlukları ne olursa olsun gövdeleri 34 bölütlü, genellikle siyah, yeşil ya da kahverengi ve yassıdır. Üstte, ön uçlarına doğru çiftler halinde yer alan gözlerinin sayısı 4-10 arasında değişir. Arka uçlarındaki büyükçe bir çekmen (vantuz) çeşitli yüzeylere sıkıca tutunmalarını sağlar. Çoğu kez ön uçlarında da, keskin ve küçük dişlerle donanmış ağızlarını çevreleyen bir çekmen bulunur.
Sülüklerin bazıları artıkları ve leşleri, bazıları yer solucanlarını ve böcek yumurtalarını yer. Ama çoğu asalaktır ve dişleriyle yapıştıkları konakların kanını emerler.
Sülüklerin yaşamak için suya, en azından neme gereksinimleri vardır. Birçok türü denizlere dağılmıştır ve balıklara tutunmuş olarak kutuplara yakın sularda bile görülebilir. Öbürleri tatlı sularda, sıcak ve nemli ortamlarda bulunur. Bazıları yalnız suda, çoğu hem karada hem suda, bazıları yalnız karada yaşar. Suya girmeyen sülüklerin tümü Asya'ya ve Japonya’dan Avustralya’ya kadar uzanan Pasifik Adaları’na dağılmıştır. Sık orman örtüsü altında ve çalılar arasında bol olan bu sülükler ağaç dallarına çıkıp kendilerini aşağıdan geçen canlıların üstüne bırakırlar.
Sülükler deriye yapıştığında genellikle ağrı duyulmaz. Ama açtıkları yaralara ağızlarından geçen hirudin adlı bir madde kanın pıhtılaşmasını engellediğinden kanamayı durdurmak zordur.
At sülüğü (Haemopis sanguisuga) Avrasya ve Amerika’daki akarsularda yaşar. Verdiği zarar kara sülüklerine göre çok azdır. Kan emmekle birlikte konağına sıkıca yapışmaz. Rengi siyah, uzunluğu 15 cm dolayındadır.
Vücuttan fazla ve pis kanın alınmasının birçok hastalığa iyi geleceğine inanıldığı yüzlerce yıl boyunca, bazı sülükler hastaların kanını emmesi için derilerine yapıştırılmıştır. Tıp sülüğü (Hirudo medicinalis) bu amaçla en
yaygın biçimde kullanılan ve yetiştirilen türler arasında yer aldı. Deriye sülük yapıştırma geleneği çağdaş tıbbın olanaklarından uzak kalan ülkelerde ya da yörelerde hâlâ sürmektedir.
Bazı asalak sülükler son derece tehlikelidir. Güney Avrupa, Anadolu, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da rastlanan bir sülük türü (Limnatis rıilotica), içilen suyla birlikte ya da kirli sularda yıkananların boşaltım deliklerinden vücuda girebilir. İçme suyuyla alındığında önce ağız ve boğaza yapışır, sonra akciğere doğru ilerleyerek büyük kan kaybına yol açar. Sülükler konaklarının solunum yollarını tıkayarak ölümlerine neden olabilir. Özellikle Asya’da birçok evcil hayvan bu sülüğün etkisiyle ölmektedir.