Süveyş Kanalı
Dünyadaki en önemli iki yapay suyolu, Süveyş Kanalı ile Panama Kanalı’dır. Mısır’daki Süveyş Kanalı, Akdeniz ile Kızıldeniz’in kuzeybatı kolunu birbirine bağlar. Uzunluğu yaklaşık 168 kilometredir.
Süveyş Kanalı çok büyük petrol tankerlerinin geçebileceği kadar geniş değilse de, Avrupa ile Basra Körfezi, Pakistan, Hindistan, Avustralya ve Uzakdoğu arasında yolculuk yapan gemiler için en kısa yoldur. Kanal ayrıca Kuzey Amerika’nın doğu kıyıları ile Hint Okyanusu kıyısında yer alan limanlar arasındaki en kısa yoldur.
Kanalın geçtiği Süveyş Kıstağı bir zamanlar iki denizi birleştiren bir boğazdı. Kuruduktan sonra geride bir dizi tuzlu göl kaldı. Kanal bu göller dizisini izleyerek açıldı.
1498’de Portekizliler’in Ümit Burnu’nu dolaşarak doğuya ulaşan bir yol keşfetmeleri, önce Venedikliler’in, daha sonra da Fransızların kıstaktan geçen bir kanal açmayı düşünmelerine yol açtı. (Fransa’nın kuzeyinden ya
da İngiltere’den Hindistan’daki Bombay’a gitmek için Ümit Burnu’ndan dolaşmak yerine Süveyş Kanalı’ndan geçmek yolu 7.000 km kısaltmaktadır. Venedik ve Marsilya gibi Akdeniz limanları ile Bombay arasındaki yolculukta ise yol daha da kısalır.)
Kızıldeniz düzeyinin Akdeniz’inkinden 10 metre daha yüksek olduğunun sanılması, kanalla ilgili planlarda uzun süre tartışmalara yol açtı. Bu durum, içindeki suyun düzeyinin istendiği gibi yükseltilip alçaltılabildiği kanalhavuzlar yapılmasını gerektirecekti. (KANAL sayfasında kanal-havuzlarla ilgili bilgi verilmiştir.) Ne var ki, 1853’te bunun doğru olmadığı kanıtlandı. Ertesi yıl, Fransız Ferdinand de Lesseps (bak. Lesseps, Ferdinand De), Mısır Hıdivi Said Paşa’dan bir kanal açmak için gerekli izni aldı. İngilizler’in girişimi engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapmalarına karşın, çalışmalar 1859’da başladı ve kanalın açılışı 17 Kasım 1869’da gerçekleşti.
Altı yıl sonra, Süveyş Kanalı’nda hisseleri olan Mısır Hıdivi İsmail Paşa parasal sıkıntıya düştü. Bunun üzerine İngiltere Başbakanı Benjamin Disraeli, onun hisselerini İngiliz hükümeti adına satın aldı. Böylece İngiltere kanalın hisselerinin bir bölümüne sahip olduysa da, 1882’de Mısır’ı işgal edene kadar kanalın denetimini ele geçiremedi.
Kanal, başlangıçta az olmakla birlikte, sonradan gittikçe daha fazla kullanıldı. 1870’te kanaldan geçen gemi sayısı yalnızca 486 iken, 100 yıl sonra bu sayı 21.250’ye ulaştı. Kuzeye giden gemilerin yükünün dörtte üçünden fazlasını Basra Körfezi’ndeki limanlardan yüklenen petrol oluşturuyordu.
Giderek daha büyük gemilerin geçmesi gerekince kanal sürekli olarak derinleştirilip genişletildi. Uzun bir süre, kanal iki geminin yan yana geçemeyeceği kadar dardı. Bir gemi geçerken öbürü durmak ve kıyıya yanaşmak zorunda kalıyordu. Ama 1948’den sonra gelişmiş bir sistem kullanılmaya başlandı. Gemiler
kanalın iki ucunda yer alan Port Said ve Port Tevfik adlı limanlarda konvoylar halinde toplanıyor, bu limanlardan günde dört (her yönde ikişer) konvoy yola çıkıyor ve kanalın genişlediği iki geçiş yerinde karşılaşarak birbirlerinin yanından geçiyorlardı. Her gemiye usta bir kaptan kılavuzluk ediyordu. Kanalı aşma süresi genellikle 15 saat dolayındaydı.
Uluslararası bir ticaret ve denizyolu bağlantısı olarak taşıdığı önem nedeniyle, kanalın tüm gemilere açık olması, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere birçok ülkeyi ilgilendiriyordu. Kanalı 1956’ya kadar Mısır’ın yönettiği bir şirket işletiyordu. 1956’da Mısır kanalı kamulaştırdı ve denetimi ele geçirdi. Bu durum, kanalın denetiminin Mısır’a geçmesini önlemek isteyen İsrail, İngiltere ve Fransa’nın, kanalı kısa süren başarısız işgaliyle sonuçlandı. 1967’de İsrail ile Mısır arasındaki savaşta, İsrail orduları doğu kıyısını işgal edince kanal kapatıldı. 1975’e kadar kapalı kalan kanal, gemi kalıntıları ve başka engeller temizlendikten sonra yeniden gemilerin geçişine açıldı. 1976’da kanal derinliğinin 4,5 metre artırılması için çalışmalar başladı. İki yeni yan geçiş açıldı ve kanalın keskin dönüşleri düzeltildi.