Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Terörizm

  • Okunma : 390
Terörizm Resim

Terörizm, bireylerin, grupların ya da devletin siyasal bir amaçla başka kişi ve gruplara karşı giriştiği, savaş dışı sistemli şiddet eylemleri olarak tanımlanabilir. Terör eylemleri, kral ya da devlet başkanı gibi üst düzey yetkililerini, toplumun bazı önde gelen kişilerini ya da yargıç ve güvenlik görevlisi gibi kimseleri öldürmekten, bir havalimanını ya da alışveriş merkezini bombalamaya kadar değişen çeşitli biçimlerde olabilir. Terör, insanları korkutup boyun eğmeye zorlayarak bir gücü, bir egemenliği zorla kabul ettirmek amacıyla uygulanır. Bundan başka, karşı şiddet hareketlerine yol açarak, amaca uygun bir siyasal ortam yaratmak için de kullanılır.

    Terörizmin ve insan kaçırma eylemlerinin tarihi çok eskilere dayanır; ama modern anlamda terörizmin 19. yüzyılın ikinci yarısında, tabanca ve küçük bombaların geliştirilmesi ve çeşitli devrimci grupların amaçlarına ulaşmak için terörist eylemlere girişmesiyle başladığı söylenebilir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa'da ortaya çıkan bu gruplar terörizmi başlıca eylem biçimi olarak benimsemişti. Baskıcı polis önlemleriyle ülkeyi yöneten Rus Çarı II. Aleksandr’ın, 1881’de Halkın İradesi adlı örgütün gerçekleştirdiği bombalı bir saldırı sonucu öldürülmesi bu türden terörist eylemlere örnektir. Amerikan İç Savaşı (1861-65) sonrasında kölelikten kurtulan Siyahlar’ı sindirmek için ırkçı beyazların Güney eyaletlerinde kurduğu Ku Klux Klan adlı terörist örgüt günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

    Bir devletin, yasal sınırlamalara aldırmaksızın, tutuklama, hapis, işkence ve idam gibi uygulamalarla korku ortamı yaratarak halka ekonomik, toplumsal ve siyasal amaçlarını benimsetmeye çalışması “devlet terörü" olarak tanımlanır. I. Dünya Savaşı’ndan (1914- 18) sonra Almanya’da Naziler iktidara gelmek ve sonra da yönetimlerini sürdürebilmek amacıyla terörizmden yararlanmıştır. Yakın geçmişte Şili ve Arjantin gibi Güney Amerika ülkelerinde devlet terörünün en çarpıcı örnekleri yaşandı. Günümüzde ise, İsrail Devleti işgal ettiği Filistin topraklarındaki halkı sindirmek için terörist bir siyaset uygulamaktadır.

    Rainbow Warrior adlı geminin 1985’te Yeni Zelanda’nın Auckland limanında Fransız ajanlarca batırılması, Fransa’nın Büyük Okyanus’ta yaptığı nükleer denemelere karşı çıkan Greenpeace adlı çevre korumacı grubun gösterilerini önlemek amacıyla Fransa hükümetinin giriştiği terörist bir eylemdir.

    Kasım 1990’da, İtalya'da NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) bağlı Gladio adında gizli bir terör örgütünün ortaya çıkartılması tüm dünyada derin yankı uyandırdı. İtalya’da büyük çaplı terör olaylarına karıştığı iddia edilen Gladio’ya benzer örgütlerin öteki NATO ülkelerinde de etkinlikte bulunmuş olmasından kuşku duyuldu.

    Terörizmle mücadelede ve hatta terörizmi tanımlamada karşılaşılan başlıca güçlük, karşıt siyasal görüşteki kişilerin belirli bir şiddet olayını birbirinden tümüyle farklı bir biçimde değerlendirmeleridir. Birinin terör eylemi olarak nitelendirdiği bir şiddet eylemini bir başkası, baskıcı bir yönetime karşı girişilmiş, özgürlük ve bağımsızlık amacı güden, devrimci bir eylem olarak değerlendirebilir. Terörizmi bir politika olarak benimseyen hükümetler, halkta korku yaratan uygulamalarını genellikle huzur ve güvenliği sağlamaya yönelik yasal önlemler olarak açıklar.

    28 Haziran 1914'te bir Sırp milliyetçisinin Avusturya-Macaristan tahtının vârisini öldürmesi, I. Dünya Savaşı’nı başlatan kıvılcım oldu. Günümüzde de milliyetçi amaçlarla terörist eylemlerde bulunan çeşitli azınlık grupları vardır. İspanya’da Basklı gerillalar, Sri Lanka’da Tamiller ve Hindistan’da Sihler bağımsız devlet kurmaya yönelik bu türden eylemlerini sürdürüyorlar. Yakın tarihten çarpıcı bir örnek, 1984’te Hindistan Başbakanı İndira Gandhi’nin iki Sih militanın açtığı yaylım ateşiyle vurularak öldürülmesidir.

    Ekonominin bunalım içinde olduğu ve iç barışın sağlanamadığı, yolsuzlukların hızlı bir tırmanış gösterdiği ülkelerde bu durumu değiştirmek için bazı devrimci örgütler terör eylemlerine başvurmuştur. El Salvador’da ve Filipinler’de hükümete karşı savaşan solcu gerillalar özel hedeflere yönelik terörist eylemlerle halkı uyararak devrimci bir dönüşümü gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Kuzey İrlanda'daki İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ve onun siyasal kolu Sinn Fein’in hedefi, Kuzey İrlanda'nın İngiltere’den ayrılmasını sağlamanın yanı sıra, toplumsal bir devrim gerçekleştirmektir.

    Mısır'daki Müslüman Kardeşler gibi dinsel amaçlı terör örgütleri de vardır. Ortaçağdaki Engizisyon uygulaması dinsel amaçlı terörizmin en çok bilinen örneğidir. The Satanic Verses (1988; “Şeytan Ayetleri”) adlı kitabın yayımlanması nedeniyle kitabın yazarı Salman Rushdie’nin ve kitabın yayımcılarının öldürülmeleri için İran’ın dinsel önderi Ayetullah Humeyni’nin Şubat 1989’da fetva vermesi ve İran yönetiminin bu kararı desteklemesi, dinsel amaçlı devlet terörünün günümüzdeki ilginç bir örneğidir.

    Eski Almanya Federal Cumhuriyeti’ndeki Baader-Meinhof, İtalya’daki Kızıl Tugaylar, Fransa’daki Doğrudan Eylem, Japonya’daki Kızıl Ordu 20. yüzyılın ikinci yarısında, gelişmiş ülkelerde terörist yöntemlerle etkinlik gösteren başlıca örgütlerdir. Birbiriyle dayanışma içinde hareket eden bu örgütler var olan toplumsal ve siyasal yapıyı zayıflatmak için banka soygunu, adam kaçırma, bombalama ve kundaklama eylemleri düzenlediler. Terörist eylemlere karşı uluslararası mücadele Interpol aracılığıyla yürütülmektedir.

    Uyuşturucu çetelerinin giriştiği terör eylemleri Kolombiya’da doruğa tırmanırken, Güney ve Orta Amerika'nın öteki ülkelerinde de yoğunlaştı. Terörizmin günlük yaşamın parçası haline geldiği bir bölge de Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da tarihi çok eskilere giden terörizm, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayan emperyalist güçlere karşı yürütülen mücadele sırasında yeniden canlandı. Filistinli Araplar’la bölgeye göç etmiş Yahudiler arasında çatışmalar baş gösterdi. II. Dünya Savaşı (1939-45) yıllarında Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurmayı amaçlayan Siyonist yeraltı örgütleri Araplar’a ve İngilizler’e karşı saldırılar düzenledi. 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasından sonra, topraklarını sürekli olarak genişleten İsrail ile Filistinli gruplar arasında sık sık çatışma çıktı. Her iki taraf da terörist yöntemlere başvurdu.

    1979’da İran’daki İslam Devrimi, Lübnan’daki iç savaş ve Filistin topraklarındaki İsrail işgalinin sürmesi, terörist etkinliklerin Ortadoğu’da tehlikeli boyutlara ulaşmasının belli başlı nedenleridir. Terörizmle mücadeleyi güçleştiren en önemli neden, terörist yöntemler uygulayan bazı devletlerin varlığının yanı sıra, birçok devletin kendine yandaş saydığı terörist grupları destekleyerek kendi karşıtlarına karşı kullanmaya çalışmasıdı.

    Yakın zamanlarda görülen başlıca terörist eylem biçimlerinden biri, hava korsanlığı olarak da bilinen uçak kaçırmadır. 1960’ların sonlarında giderek yaygınlaşan uçak kaçırma eylemlerinde, uçağa yolcu gibi binen silahlı hava korsanları, uçuş sırasında silah tehdidiyle uçağı rotasından çevirerek başka bir havalimanına gitmeye zorlar. Teröristler genellikle, fidye almak, tutuklu arkadaşlarının serbest bırakılmasını sağlamak, belirli bir siyasal olaya dünya kamuoyunun dikkatini çekmek ya da başka bir ülkeye iltica etmek gibi konularda yöneticilerle pazarlık etmek için uçağın mürettebatını ve yolcuları rehin alırlar.

    Hava korsanlığı ilk olarak, 1960’larda ABD uçaklarının Küba’ya kaçırılması biçiminde başladı ve bu iki ülkeyle sınırlı kaldı. îlk eylem, 1961’de bir ABD yolcu uçağının Küba’ya kaçırılmasıdır. 1970’lerde ise Filistinli gerillaların İsrail’e karşı yürüttükleri eylemlerin bir parçası olarak evrensel bir boyut kazandı. Dünya kamuoyunun dikkatini Filistin sorununa çekmek amacıyla uçak kaçırma eylemlerine girişen gerillaların bu eylemleri, zaman içinde birçok kişinin ölümüne yol açtı.

    Önemli hava korsanlığı eylemlerinden biri, 1976’da 10 Filistinli’nin İsrail’den kalkan bir Fransız uçağını kaçırmasıyla gerçekleşti. Hava korsanlan uçağı Uganda’nın Entebbe Havalimanı’na indirdiler. Burada, İsrailli olduğunu düşündükleri kişiler dışındaki tüm yolcuları uçaktan indirdiler. Rehin aldıkları 103 yolcu karşılığında, İsrail’de ve başka ülkelerde tutuklu bulunan 53 eylemcinin serbest bırakılmasını istediler. İsrail hükümeti Entebbe'ye önderdiği silahlı timlerle uçağa baskın düzenleyerek rehineleri kurtardı. Entebbe Baskını olarak bilinen bu eylem sırasında 7 Filistinli, 3 rehine ve bir İsrail askeri öldü.

    Kaçırma olayları yalnızca uçaklar ile sınırlı değildir. Ekim 1985’te dört Filistinli eylemci Mısır’a doğru yol alan Achille Lauro adlı bir İtalyan gemisini 400 yolcusuyla birlikte kaçırdı. Korsanlar, İsrail cezaevlerinde bulunan 50 Filistinli’nin serbest bırakılmasını istediler ve bir rehineyi vurdular. Ama ertesi gün, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne teslim oldular ve gizlice Tunus’a götürüldüler.

    1970’ler Türkiye’de terörün hızla tırmandığı yıllar oldu. Öğrenciler arasında çıkan silahlı çatışmalarda çok sayıda genç yaşamını yitirdi. Ülkenin önde gelen aydınlarından birçoğu terörist saldırılara hedef oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi rektörü Bedri Karafakioğlu (1915-78), Hacettepe öğretim üyelerinden sanat tarihçisi ve dilbilim uzmanı Bedrettin Cömert (1940-78), Trabzon Üniversitesi öğretim üyelerinden jeofizik mühendisi Necdet Bulut (1938-78), sosyolog ve düşünür Cavit Orhan Tütengil (1921-79) kurşunlanarak öldürüldü. Şişli Siyasal Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Server Tanilli (doğumu 1931) terörist bir grubun silahlı saldırısı sonucu ağır yaralanarak felç oldu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi kurucularından Ümit Doğanay da (1929-79) terörizmin kurbanı oldu.

    Çoğunlukla kimliği saptanamayan teröristlerce gerçekleştirilen bu cinayetler sürerken, 1 Şubat 1979’da gazeteci Abdi İpekçi öldürüldü. İpekçi’yi öldürdüğü savıyla yakalanan, sağ terör örgütleriyle ilişkili Mehmet Ali Ağca (doğumu 1958), tutuklandıktan kısa bir süre sonra cezaevinden kaçtı. Bundan iki yıl sonra Roma’da ortaya çıkan Ağca, 13 Mayıs 1981’de San Pietro Alanı'nda Papa II. Johannes Paulus’u tabancayla yaraladı. Yakalanan Ağca Roma’da yargılanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

    Bu dönemde Anadolu kentlerinde de kanlı terör olayları baş gösterdi. Kahramanmaraş (20-26 Aralık 1978) ve Çorum’da (4-10 Tem­muz 1980) halk asılsız haberlerle kışkırtıldı. Olayı düzenleyenler evlere ve işyerlerine saldırdı. Bazı konutlar ve işyerleri kundaklandı; çok sayıda insan yaşamını yitirdi. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden kısa bir süre önce Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) eski başkanı Kemal Türkler (1926-80) öldürüldü.

    1980'lerde Türkiye'nin çeşitli ülkelerindeki temsilciliklerine, Türkiye'de bir Ermeni devleti kurmayı amaçlayan ASALA örgütünce silahlı saldırılarda bulunuldu. 8 Ağustos 1982'de Ankara Esenboğa Havalimanını basan ASALA üyesi iki terörist, bekleme salonunda bulunan yolcuların üzerine bomba atıp otomatik silahlarla taradı. Olayda, teröristlerden biri de içinde olmak üzere altı kişi öldü, 72 kişi yaralandı. 7 Eylül 1986'da İstanbul’da Neve Şalom Sinagogu’na giren kimliği belirlenemeyen dört terörist, kapıları kapatarak yaklaşık 35 kişiyi otomatik silahlarla taradı; 23 kişi öldü. Ayrıca, ayrılıkçı güçlerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da giriştikleri silahlı eylemler de 1980’lerin sonlarında yoğunluk kazandı.

    1990’da yeni bir terör dalgasıyla düşün ve hukuk adamı, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Muammer Aksoy (1917-90), gazeteci Çetin Emeç (1935-90), yazar Turan Dursun (1934- 90) yaşamlarını yitirdiler. Türk-İslam tarihi uzmanı, eski senatör ve milletvekili Bahriye Üçok (1919-90) bombalı bir paketin elinde patlaması sonucu öldü.

    Günümüzde iletişim araçlarında görülen büyük gelişme, terörist eylemlerle ilgili haberlerin dünyanın her yanında hızla duyulmasını sağladığı için terörizmin etkisini artırmıştır. Terörizme karşı mücadelede yalnızca güvenlik önlemlerinin yeterli olmadığı görülmektedir. Uluslararası terörizme karşı kalıcı bir zafere ancak, hiçbir ayrım gözetmeden terörizmin her türüne karşı çıkmak ve terörü anlaşmazlıkların çözümünde geçerli bir araç olarak kabul etmemek ilkesinin uluslararası düzeyde yaygınlaşmasıyla ulaşılabilir.

Terörizm Resimleri