Tıraş Aletleri
İnsanların sakal tıraşı olmaya ilk kez ne zaman başladıklarını tam olarak bilmiyoruz; ama İÖ 3400’lerde Mısırlıların sakal tıraşı olduğunu, Eski Yunan’da da sakal tıraşı olmanın bir görgü kuralı sayıldığını biliyoruz.
Thames Irmağı kıyısındaki Syon Reach’te yapılan kazılarda, İÖ 1000-İÖ 500 arasında İngiltere’de sakal tıraşı olmak için kullanılan tunçtan yapılmış kaba bıçaklar bulunmuştur. Eskiden dünyanın birçok yerinde sakal tıraşı olmak için kenarları keskinleştirilmiş denizkabukları ve çakmaktaşları kullanıldığını, günümüzde bunların hâlâ kullanıldığı yerler olduğunu biliyoruz.
17. yüzyıl ortalarından sonra İngiltere ve Fransa’da sakal tıraşında ustura kullanımı yaygınlaştı. Günümüzde de özellikle berberler sakal tıraşında ustura kullanırlar. En eski ustura türleri kama biçiminde bıçaklardı. Bıçağın düz kenarları inceltilerek kesici ağızlar oluşturulurdu. Sağlam bir yapısı olan bu bıçaklar genellikle ömür boyu kullanılırdı. 19. yüzyıl başlarında tıraş bıçağının kenarları çukurlaştırılmaya başlandı. Bu biçim bıçağı bilemeyi kolaylaştırdı ve bıçağın kesici kenarının daha keskin olmasını sağladı.
Ustura yapımı büyük ustalık gerektirir; iyi bir usturanın orta bölümü ağzına yakın bölümlerinden daha ince olur.
Tehlikeli bir alet olan bu tür bir usturayı daha güvenli bir biçime getirebilmek için birçok değişiklik yapılmıştır. Bıçağın yüzü kesmesini önlemek için koruyucu parçalar yapılmış ve ustura sapı geliştirilmiştir. 1771'de Jean Jacques Perret (1730-84) adlı bir Fransız, günümüzün tıraş makinelerine çok benzeyen yeni bir tıraş aleti geliştirdi. Bu alette tıraş bıçağı üstteki bir kep ile alttaki bir koruyucu parça arasına yerleştiriliyor ve kesici ağzın ancak en uç kenarı açıkta kalıyordu. Ama Perret’nin bu buluşu çok az ilgi uyandırdı ve 1895’te, King Camp Gillette’in emniyetli tıraş makinesi ortaya çıkana kadar bu tür tıraş makineleri yaygınlaşmadı. Gillette’in tıraş makinesinde de. bir kep ile bir koruyucu parça arasına iki yüzü keskin çok ince bir bıçak yerleştiriliyordu. Jilet denen bu çok ince bıçaklar gerektiği zaman değiştirilebiliyordu. Tıraş olurken, makinenin koruyucu parçası jiletin keskin kenarıyla yüz arasında kaldığı için, deride herhangi bir pürüzle karşılaşınca koruyucu parça o pürüzü bastırıyor ve jilet deriyi kesmeden tıraş makinesi oradan geçiyordu. Gerektiği zaman jileti değiştirilebilen bu tıraş makinelerinin yerini günümüzde kartuşlu tıraş makineleri almıştır. Bunların yapısı da jiletli tıraş makinelerine benzer. Ama bunlarda, plastik bir kartuş içindeki tıraş bıçağı kullanıldıktan sonra değiştirilemez; kartuş atılıp yerine yenisi alınır.
Günümüzde birçok kişi elektrikli tıraş makinesiyle sakal tıraşı olur. Bir elektrik motorunun hareket ettirdiği küçük bıçakları olan bu makinelerin pille çalışanları da vardır. Elektrikli tıraş makinesiyle tıraş olurken yüzün kesilmesi kaygısı olmaz, çünkü hareketli bıçaklar bir metal eleğin altında hareket eder ve eleğin deliklerinden geçen sakal tellerini keser. Başarıyla kullanılan ilk elektrikli tıraş makinesini yapan ABD’li emekli albay Jacob Schick 1928’de bu buluşunun patentini almıştır.