Tonoz
Tonoz, salon, oda, koridor gibi herhangi bir mekânın üstünü örtmek amacıyla taş, tuğla ya da beton kalıpla oluşturulan, kavisli tavan örtüsüdür. Dilimize, Yunanca’da "kubbe" anlamına gelen tholos sözcüğünden geçmiştir.
Tonoz yöntemi bulunmadan önce tavan ağırlığını taşıması için yapılarda çok sayıda sütun ve kemer kullanılırdı. Tonozun ilk biçimi olan yarım silindir biçimindeki beşik tonoz Eski Mısır’da, Mezopotamya'da, Ege ve Akdeniz uygarlıklarında biliniyordu. Günümüzden 3.000 yıl önce Asurlular saraylardaki uzun koridorları örtmek için, pişmiş tuğladan örülmüş beşik tonozdan yararlandılar.
Tonoz tarih boyunca değişime uğradı ve çeşitli biçimler kazandı. Avrupa'da orta çağdan başlayarak manastır, kilise ve katedrallerde yaygın olarak uygulandı. Başlangıçta tonozlar kalıp kurmadan, tuğla ya da taşları birbiri üzerine bindirerek örülürdü. İlk kez Romalılar kalıp kurarak, kendi buluşları olan özel bir betonla ve tuğlayla kalın tonozlar yaptılar.
Tonoz, tek eksenli ve çift eksenli olmak üzere iki çeşittir. Yuvarlak kemerlerin art arda dizilip eklenmesiyle oluşan beşik tonoz tek eksenlidir. Birbirine paralel iki duvar boyunca uzanır ve demiryolu tüneline benzer. Kavisli biçimi tavanın ağırlığının yan duvarlara aktarılmasını sağlar. Birbirini dikine kesen iki tonozun iç içe geçmesiyle oluşan çapraz tonoz (haç tonoz) çift eksenli tonozun en yaygın örneğidir.
Çapraz tonozu ilk uygulayan Romalılar saray, tapınak ve hamamların tavanlarını çapraz tonozla ördüler. Çapraz tonozlu tavanın ağırlığı duvarların üzerine değil, taşıyıcı sütunlarla desteklenmiş dört köşenin üzerine biner. Bir başka deyişle duvar örmek gerekmez. Çapraz tonozlar birbiri ardına sıralanarak mekânlar istendiği kadar büyütülebilir. Büyük tonozlu bazı yapılarda destek olarak payandalardan yararlanılır.
Avrupa’da 11. yüzyılın ortalarında gelişen romanesk üslupta beşik tonozlar ve çapraz tonozlar yaygın olarak kullanıldı. 1200’lerde gotik üslupla birlikte sivri kemerli çapraz tonozlar ortaya çıktı. Zamanla daha büyük kiliseler ve katedraller yapılmaya başlanınca daha karmaşık düzenli yeni tonoz türleri geliştirildi. Tonoz yüzeyi taş ya da tuğladan örülen kaburgalarla desteklenerek sağlamlaştırıldı. Kaburgalı tonoz olarak adlandırılan bu tavanların daha zarif bir görünümü vardı. Kaburgalı tonozların kaburga sayısı artırılarak daha karmaşık görünümlü yelpaze tonozlar geliştirildi.
Tonoz 18. yüzyıl ortalarına kadar yapıların önemli bir öğesi olarak varlığını korudu. Sanayi Devrimi sırasında yeni inşaat gereçlerinin ve tekniklerinin ortaya çıkmasıyla birlikte eski önemini yitirdi. Yapılarda çelik iskelet kullanılmaya başlandı. Buna bağlı olarak tonozun yerini düz, betonarme tavan örtüsü aldı.