Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Sanayi Tasarımı

  • Okunma : 423
Sanayi Tasarımı Resim

Bir şeyin tasarımını yapmak onu zihinde canlandırmak ya da onun planını çizmektir. Sanayi tasarımı ise, sanayinin üreteceği ürünleri hem yararlı, hem de çekici olacak biçimde planlanma yöntemi anlamına gelir. Bu kavram ilk kez 19. yüzyılda, el yapımı ürünlerin tasarımının yanı sıra, sanayinin kitlesel olarak ürettiği ürünlerin tasarımını da anlatmak amacıyla kullanılmıştır.

Sanayi Tasarımının Tarihçesi

İnsanların, gereksinmelerini karşılayacak çeşitli aygıt ve eşyaları yapması insanın tarihiyle başlar. Dolayısıyla tasarım da bu kadar eskidir. Binlerce yıl boyunca her şey elle yapılmış ve bu nedenle de elle yapılacak biçimde tasarlanmıştır. İnsanlar yaklaşık 200 yıl önce, gereksinim duyduğu şeyleri buhar enerjisi, elektrik enerjisi gibi çeşitli enerjilerle çalıştırdığı makineleri kullanarak yapmaya başlamıştır. Böylece, makineyle yapılan ürünlerin tasarlanması için sanayi tasarımı denen yeni bir tasarım biçimi ortaya çıkmıştır.

    1800’den önceki yüzyıl güzel tasarım çağıdır. Ama gittikçe daha fazla şeyin makineyle üretildiği 19. yüzyılda durum tam tersine döndü. Elle üretim yöntemlerinden makineyle üretim yöntemlerine geçiş, iyi tasarımdan kötü tasarıma geçişi getirdi; çünkü üreticiler artık yüksek kaliteli mal üretmek yerine, çok ve ucuz mal üretmeyi düşünüyorlardı. Kötü bir başlangıcı olan sanayi tasarımını iyileştirmek için çok fazla çaba gösterilmesi gerekti.

    İngiltere’nin dışarı sattığı cam, seramik, mobilya ve dokuma gibi ürünlerin tasarımını geliştirmek için 1836’da Londra’da bir tasarım okulu açıldı. 1851’deki I. Dünya Sergisi’nden sonra Londra’da yeni bir tasarım okuluyla birlikte bir de müze kuruldu. Sonunda bu müze günümüzdeki Victoria ve Albert Müzesi'ne dönüştü. Çok geçmeden Fransa, Almanya ve ABD’de de benzer okullar açıldı.

    İngiltere’de iyi tasarımın gelişmesinde en çok katkısı olanlardan biri ressam ve el sanatları ustası William Morris’dir. İyi tasarlanmış ürünlerin ancak elle yapılabileceğine inanan Morris, 1861’den sonra geleneksel yapım yöntemlerini canlandırdı. Ama elle yapılan bu ürünler az sayıda ve pahalıydı.

    Sonraki tasarımcılar çelik, alüminyum ve çimento gibi yeni malzemeler kullanılarak makineyle üretilecek ürünlerin tasarımını yapmaya başladılar. Bunlardan Alman Peter Behrens, Almanya’da elektrikli aygıtlar üreten Allgemeine Elektrizitâts-Gesellschaft (AEG) şirketinin sanayi ve grafik tasarımcısıydı. Birçok başka Alman tasarımcı da el sanatçılarının ve ressamların kitlesel sanayi üretimiyle ilgilenmelerini yüreklendirmeye çalıştı. Weimar’daki Bauhaus’un (yapı evi) müdürü Walter Gropius, sanayi tasarımında günümüzde de geçerli olan ilkelerin belirlenmesine yardımcı oldu.

    Bu hareketin etkileri 1920’lerde ve 1930’larda ABD’de de görüldü. Sanayi şirketleri günlük ev eşyalarının ve makinelerin yapımında yeni malzemelerin en uygun biçimde kullanılabilmesini sağlamak için tasarımcılar çalıştırdılar.

    Meslek yaşamına tiyatroda sahne tasarımcısı olarak başlamış olan Norman Bel Geddes, General Motors Şirketi’nin 1939 Dünya Fuarı’ndaki gösterisinin tasarımını yaptı. Sahne tasarımından sanayi tasarımına geçen bir başka tasarımcı olan Henry Dreyfuss, Amerikan Sanayi Tasarımcıları Derneği’nin kurucusudur. Dreyfuss telefonların, buzdolaplarının, elektrikli süpürgelerin, transatlantiklerin ve tarım makinelerinin biçiminde ve görünümünde köktenci değişiklikler gerçekleştirmiştir. Sanayi tasarımının bir başka öncüsü de, Kodak Baby Brovvnie fotoğraf makinesinin tasarımını yapan ve daha sonra demiryolu ve havayolu donanımı, büro makineleri ve eşyaları tasarımı üzerinde çalışan Walter Teague’dir.

İyi Tasarımın İlkeleri

Bir ürünün tasarımını değerlendirirken onun yapıldığı dönemdeki yaşam ve çalışma biçimleri göz önünde tutulmalıdır. İster eski, ister yeni bir tasarımı değerlendirelim şu üç soru karar vermemize yardımcı olacaktır: İşini yapıyor mu? İyi yapılmış mı? Güzel görünüyor mu?

    Önce, işini yapıyor mu? Çayı dökerken ağzı damlatan çaydanlıklar ya da ayakları dengesiz masalar tasarımcıların bu basit, ama temel soruya her zaman yeterince dikkat etmediklerini gösteren ve günlük yaşamda sık sık karşılaştığımız can sıkıcı durumlardan yalnızca ikisidir. Bu tür hatalar genelde tasarımcının, o ürünün yapması gereken işin yalnız bir bölümünü düşünmüş olmasından kaynaklanır.

    İkinci olarak, iyi yapılmış mı? Birkaç ay kullanıldıktan sonra parçalanan sandalyenin kötü yapılmış olduğu çok açıktır; ama bu soru gerçekte daha kapsamlıdır. Her malzemenin kendine özgü nitelikleri vardır ve iyi bir tasarımcı bir malzemeyi bir başkasına benzetmeye çalışmaz. Örneğin bir plastik ürün ahşap görünümünde olmamalıdır. Aynı biçimde, iyi bir tasarımcı herhangi bir ürüne tümüyle bir başka amaçla yapılmış bir başka ürünün biçimini vermeye çalışmaz; örneğin bir televizyon kutusuna bir dizi kitap görünümü vermeye uğraşmaz.

    Üçüncü olarak, güzel görünüyor mu? İyi tasarlanmış bir ürün biçimiyle, rengiyle ve yüzeyinin görünümüyle gözü okşar; ama güzel bir tasarım o ürünün hangi amaçla tasarlandığına göre değişir. Bir dikiş makinesi ya da bir bisiklet pompası da düzgün ve hoş görünümlü olmalıdır; ama onların güzelliğinden çok, kullanışlı olmaları önemlidir. Öte yandan porselen fincanlar kullanışlı olduğu kadar zarif de olmalıdır. Süssüz bir fincan da göze güzel gözükebilir; ama çoğu insan fincan seçerken bundan daha fazlasını bekler; fincanların bezemeli olmasını ister. İyi bir tasarımda doğru kullanılmış bir bezeme çok önemlidir.

    Ne yazık ki, insanlar hâlâ bezemeyi tasarımdan ayrı olarak düşünme eğilimindedir ve bezeme sanki sonradan akla gelmiş bir şey gibi ürüne eklenir. Oysa iyi bir bezeme ürünün bir parçası olarak düşünülmeli ve bir bitkinin çiçekleri gibi ürünün doğal bir parçası olmalıdır. Ürünün yüzü ister bir halıdaki gibi düz, ister bir çaydanlıktaki gibi eğri olsun, bezeme ona uymalıdır. Eğer bir halı yaprak ve dal desenleriyle filizlenmiş gibi gözüküyorsa bu bezeme kötü tasarlanmıştır. Çünkü bu tür bir desen halının doğal düzlüğüyle uyuşmaz. Bu durumda ürünün biçimi ve deseni birbirini tamamlayacağına birbiriyle çelişir.

    Kalem yazı yazmak, bardak bir şey içmek, bisiklet bir yerden bir yere gitmeyi kolaylaştırmak içindir. Bu biçimde düşünerek bir ürünün hangi amaçla üretileceğini gözümüzde canlandırırsak onun biçimi konusunda daha doğru bir karara varabiliriz. Ama bir ürünün biçiminin belirlenmesinde göz önünde tutulması gereken başka etkenler de vardır.

    Bunlardan biri kullanılan malzemedir. Örneğin hamur gibi yumuşak olan çömlekçi kilinden doğal olarak eğrisel biçimler ortaya çıkar; oysa meşeden yapılacak bir mobilya genellikle düz çizgiler taşıyacak biçimde tasarlanır; çünkü meşe düz damarlı sert bir malzemedir.

    Ürünün biçimi, üretim biçimine de bağlıdır. Örneğin tornada işlenen ağaç, çömlekçi çarkı üzerinde biçimlendirilen kil ve üflenerek yapılan cam şişe,  üretimi sırasında kendi ekseni çevresinde sürekli olarak döndürüldüğü için yuvarlak bir biçim alacaktır.

Sanayi Tasarımı Resimleri