Kanalizasyon
Evlerdeki ve öbür yapılardaki atık suların toplanıp istenen yerlere akıtılmasını sağlayan boru ve kanallara kanalizasyon denir. Birleşik ve ayrı olmak üzere iki tip kanalizasyon sistemi vardır.
Birleşik sistemde çatılardan, yaya kaldırımları ve yollardan toplanan yağmur suları, yapılardan gelen atık sularla aynı borulardan akar. Böylece oluşan çok fazla miktardaki atık suyun arıtılması için çok büyük arıtma tesislerinin kurulması gerekir. Ayrıca çok yağmur yağdığı zaman kanalizasyon sistemi taşabilir; pis sular yolları kaplar ve evlerin alt kat tuvaletlerinden taşar. Bu nedenle atık sularla yağmur sularının ayrı ayrı sistemlerle akıtılması daha yaygın bir uygulamadır. Bu sistemin kullanıldığı kanalizasyonlarda yağmur suları arıtılmadan ırmak ve göllere akıtılabilir ve yalnızca atık sular arıtılacağı için arıtma tesisleri daha küçük ve ucuz olur.
Eskiden insan atıkları evlerin arkalarına atılırdı. Köylerde zararı az olan bu uygulama, kentlerde yolların iğrenç bir pislikle kaplanmasına yol açardı. O zamanlar atıklar ya ırmak ve dere kıyılarındaki yamaçlara dökülür ya da çukurlarda birikir, pis kokulu bataklıklar oluşurdu. Atıkların, yolların altından geçen kanalizasyon borularıyla taşınması ileriye doğru atılmış bir adım oldu. Ama bunlar arıtılmadan akarsulara boşaltıldığı için tifo, dizanteri, kolera ve çocuk felci gibi salgın hastalıklara neden oluyordu. Çünkü genellikle içme suyu, hastalık mikroplarını taşıyan atıkların karıştığı bu akarsulardan sağlanırdı.
Modern Kanalizasyon Sistemleri
Gelişmiş ülkelerde, denize uzak kentlerde atıklar kanalizasyon borularıyla arıtma tesislerine gönderilir; burada katı ve sıvı maddeler birbirinden ayrılır ve zararsız duruma getirilir.
Arıtma tesisine gelen atıklar önce metal çubuklardan oluşan süzgeçlerden geçirilerek içindeki paçavra, tahta gibi maddeler ile başka büyük parçalar ayrılır. Daha sonra atıklar, düşük bir hızla kanallardan akıtılarak yollardan ve bahçelerden atık suya karışmış olan kum ve taş gibi maddelerin çökmesi sağlanır. Böylece bunların tesisteki pompalara zarar vermesi önlenir. Bu birikinti daha sonra taraklarla kanallardan toplanır ve yıkandıktan sonra yol onarımmda kullanılır.
Atıklar üstü açık, geniş çökeltme tanklarına alınarak katı ve sıvı maddelerin birbirinden ayrılması sağlanır. Katı maddelerin büyük çoğunluğu sulu bir çamur halinde dibe çöker ve bunlar mayalanma tanklarına pompalanır.
Ayrılan sıvı atıklar filtrelere gönderilir; taş ya da klinkerle hazırlanmış daire biçimindeki yataklar olan filtrelere döner fıskiyelerle serpilir. Filtredeki taşları saran ince balçık katmanında yaşayan bakteriler serpilen bu sıvı atıklardaki katışkılarla beslenir. Bakteriler yaklaşık sekiz saat içinde, atık su içindeki katışkıların büyük bir bölümünün ayrılmasını sağlar. Filtreden geçen sıvı, başka bir çökeltme tankından da geçirildikten sonra hemen hemen saf su olarak akarsulara bırakılır.
Sıvı atıkları arıtmanın başka bir yöntemi de, bir tanka alman bu sıvının içine hava püskürtmektir. Tankta üreyen bakteri kümeleri, sıvıda bulunan ve bir çamur biçiminde dibe çöken katışkılarla beslenir. Sıvının içine hava püskürtülürken bakteriler sıvıda bulunan organik maddeleri oksitler. Dipteki çamur öbür yöntemde olduğu gibi mayalanma tanklarına gönderilir. Ama tanktaki bakteriler de bu çamurla birlikte gittiği için, atık suyun tanka her alınışında, bakterilerin varlığını sürdürmek amacıyla, önceki çamurun bir bölümü de yeniden tanka alınır.
Mayalanma tanklarında bulunan başka bir tür bakteri, bu tanklara alınmış olan çamurla beslenir ve onu mayalar. Mayalanma sırasında oluşan metan gazı genellikle, arıtma tesisindeki pompalar ve öbür makineler için gerekli olan enerjiyi sağlamakta kullanılır. Üç ya da dört hafta sonra tanklardan çıkarılan çamur daha yoğunlaşmıştır ve artık kötü kokmaz. Bunun bir bölümü kurutularak tarla ve bostanlarda gübre olarak kullanılır. Kalanı tankerlerle taşınıp denize dökülür; suyosunlarına besin olur. Bu yosunları yiyen küçük deniz canlıları da balıkların besin kaynağıdır.
Kentlerin dışındaki bazı büyük evlerin kendi atık su sistemleri vardır. Fosseptik denen bu sistemde atıklar yeraltında bulunan kapalı bir tanka akıtılır. Burada dibe çöken katı artıkları yüzeydeki köpük içinde üreyen milyonlarca bakteri sıvı ve gaz haline dönüştürür. Oluşan sıvı, tanktan çıkarak kollara ayrılan bir boruyla toprak düzeyinin 1 metre altında toprağa verilir. Toprağa sızan suyun içinde kalmış olan son katı artıkları da toprağın alt katmanlarında yaşayan bakteriler tüketir. Bu sistem^ kanalizasyon sistemine bağlı olmayan bazı evlerde kullanılan lağım çukurlarıyla karıştırılmamalıdır. Lağım çukuru, zaman zaman pompayla boşaltılması gereken kapalı bir çukurdur.
Çevre Kirliliğinin Önlenmesi
Bir kent deniz kıyısına ya da büyük bir ırmağın ağzına yakın olduğu zaman, kanalizasyon atıkları, bir arıtma işlemi uygulanmadan, ağzı kıyıdan oldukça uzağa açılan bir boruyla denize boşaltılabilir. Bu boşaltma işlemi genellikle, suların gelgitle çekildiği sırada yapılır. Bu yöntem, arıtma tesisi kurmaya göre çok ucuzdur; ama her zaman istenen sonucu vermez. Bazen atıklar rüzgâr ve gelgitle kıyıya gelir, bütün kumsal ve kıyılar pislikle kaplanır. Eğer arıtılmadan göle ya da denize dökülen atık miktarı çok fazlaysa, doğal olarak üreyen bakteriler bunları tüketemez ve ciddi bir çevre kirlenmesi ortaya çıkar.
Eğer bir fabrika kimyasal artıklarım kentin kanalizasyon sistemine boşaltırsa, arıtma tesisinin çalışması ciddi ölçüde aksayabilir; çünkü kimyasal artıklar arıtmayı sağlayan bakterileri zehirleyip öldürebilir. Günümüzde bu tür zararlı artıkların kanalizasyon sistemine boşaltılması yasaklanmıştır.