Üflemeli Çalgılar
Üflemeli Çalgılar, müzik aletlerinin en eski örneklerindendir. Kökeni, eskiçağlarda işaretleşme amacıyla kullanılan ilkel aletlere dayanır. İnsanlar daha tarihöncesi çağlarda içi boş kamışları, hayvan kemiklerini ya da boynuzları üfleyerek ses çıkarmayı, zamanla müzik yapmayı öğrendiler.
Üflemeli çalgılar başlangıçtan bu yana geçirdiği değişiklikler ve yenilikler sonucunda bugünkü biçimine kavuştu ve modern orkestraların önemli bir üyesi durumuna geldi. Üflemeli çalgılar, tahta üflemeli ve bakır üflemeli çalgılar olmak üzere kabaca iki gruba ayrılır. Klarnet, flüt ve obua aileleri tahta üflemeli çalgılar grubuna girer. Flüt ve klarnetin metal alaşımından yapılmış olanları da vardır. Borazan, trompet, trombon ve tuba aileleri bakır üflemeliler grubuna girer ve hepsi metal alaşımından yapılır.
Üflemeli Çalgılarda Sesin Oluşması
Herhangi bir nesneden ses elde etmek için, o nesnede bir titreşim oluşturmak gerekir. Örneğin, davul bir tokmakla ya da çubukla vurularak, keman teli yayı sürterek ya da parmakla çekerek titreştirilir. Üflemeli çalgılar, temel olarak içi boş, silindir biçimli bir gövdeden oluşur. Ağızlık bölümünden üflendiğinde gövdenin içindeki hava sütununun titreşmesiyle ses elde edilir.
Üflemeli çalgılarda ses üç değişik biçimde oluşur. Örneğin flütte, üflenen hava üfleme deliğinin karşı tarafındaki yüzeye çarparak, borunun içindeki hava sütununda uyumlu titreşim dizileri oluşturur. Aşağı doğru tutularak çalman blok flütün ağızlık bölümünde, gövde içinde titreşim dizileri oluşturan bir dil vardır.
Trompet ya da korno gibi bakır üflemeli çalgılarda hava sütunu, aleti çalanın soluğuna ve dudak hareketlerine bağlı olarak titreşir. Çalan kişi dudaklarını bir kamış gibi kullanarak, titreşimin gövde içindeki hava sütunu boyunca yayılmasını sağlar.
Değişik Notaların Elde Edilmesi
Titreşen hava su tununun uzunluğu, aletin gövdesini oluşturan borunun uzunluğuna bağlıdır. Titreşimler kısa bir hava sütununda çok daha hızlı yol alır. Sesin perdesi, yani sesin pesliği ya da tizliği titreşimlerinin hızına bağlı olduğundan, kısa gövdeli, dolayısıyla içinde daha az hava bulunan bir üflemeli çalgının sesi uzun gövdeli çalgıların sesinden daha tizdir.
Her aletin, gövde uzunluğuna göre değişen kendine özgü bir ses perdesi ve belirli bir ses aralığı vardır. Özellikle korno türündeki ilk üflemeli çalgılar yalnızca belirli bir nota dizisi çıkarabiliyordu. Doğal armonikler (kısmi sesler) adı verilen bu nota dizisi portede renkli notalarla gösterilir. Doğal armonikler dizisinin notaları matematiksel olarak, aletin gövdesindeki hava sütununun tümü titreştiğinde elde edilen temel sese göre belirlenir. Öteki nota dizileri ise gövdenin içindeki hava sütununun belirli bölümlerinin titreşmesiyle oluşur. Çalan kişi hava sütununun ne kadarının titreşeceğini, üflerken yarattığı hava basıncıyla ya da dudak gerginliğini ayarlayarak belirler. Dudaklarını gevşek tutarak yavaş üflerse pes sesler, dudaklarını gerip kuvvetle üflerse tiz sesler elde eder.
Besteciler, beste yaparken yalnızca doğal armoniklerle sınırlı kalmaz, öteki nota dizilerini de kullanırlar. Üflemeli çalgılara ses zenginliği kazandırmak gerektiğini düşünen yapımcılar farklı notalar elde etmek amacıyla aletlerin yapısına çeşitli değişiklikler ve yenilikler getirdiler. Tahta üflemeli çalgılara uygulanan ilk değişiklik aletin gövdesinin üzerine açılan bir dizi delikti. Parmakların uzanabileceği biçimde dizilen deliklerin hepsi kapatıldığında, borunun içindeki havanın tümü titreşiyor, dolayısıyla en kalın (pes) sesler elde ediliyordu. Delikler aletin alt bölümünden yukarı doğru tek tek açıldığında, hava sütununun hacmi küçülüyor, bu da daha tiz seslerin çıkmasını sağlıyordu. Bugün kullanılan modern üflemeli çalgıların bazıları aynı ilkeye dayanır. Daha sonraları parmakların yetişemediği bölümdeki delikleri açıp kapamak için basit bir anahtar düzeneği eklendi.
Ses aralığını geliştirmeye yönelik ikinci değişiklik 19. yüzyılda bakır üflemeli çalgılara eklenen piston düzeneğiydi. Bugün kullanılan modern trom pet ve kornoların ses genişliği aslında yalnızca doğal armoniklerle sınırlı olmakla birlikte, gövdeye eklenen kıvrımlı borular ve piston düzeneği bu aletlere yeni ses olanakları sağladı.
Trompette olduğu gibi gövde üzerindeki her borunun, uzunluğuna göre değişen, kendine özgü doğal armonikleri vardır. Piston düzeneği boruları istenilen biçimde açıp kapayarak pes seslere ulaşmayı sağlar. Değişik ses tonları elde etmek için uygulanan bir başka düzenek de trombonda olduğu gibi piston yerine gövdeye eklenen hareketli akort sürgüsüdür. Sürgü çekilip itildiğinde gövdenin boyu uzayıp kısalır ve farklı ses tonları elde edilir.
Bazı üflemeli çalgıların ağızlık bölümünde, inceltilmiş bambu kamışından yapılmış bir dil bulunur. Üflendiğinde hava basıncıyla titreşen dil, titreşimin gövde içindeki hava sütunu boyunca yayılmasını ve böylece uyumlu sesler çıkmasını sağlar. Klarnet türü üflemeli çalgılarda tek, obualarda çift kamış bulunur. Tulum ve gayda da kamışlı çalgılardır.
Tahta Üflemeli Çalgılar
Flüt dışında, bu gruba giren çalgıların tümü tahtadan yapılmıştır. Flütün ise hem tahtadan, hem metal alaşımından yapılmış olanları vardır. Tahta üflemeli çalgılara ilişkin ayrıntılı bilgiyi FLÜT AİLESİ, KLARNET AİLESİ ve OBUA AİLESİ sayfalarında bulabilirsiniz.
Öteki Üflemeli Çalgılar
Saksofon bazı bakımlardan klarnet, obua ve korno ile benzerlikler gösteren bakır üflemeli bir çalgıdır. En çok caz topluluklarında ve askeri bandolarda kullanılır. Okarina küre biçimli bir flüt türüdür. Hem Güney Amerika’da, hem de Orta Avrupa’da yaygın olarak kullanılan panflüt, farklı sesler çıkaran değişik boylarda kamışlardan oluşur. Dilli düdük metal alaşımından yapılmış, oldukça tiz sesli, basit bir çalgıdır. Delikli bir borudan oluşan flajole düz flüte benzer. 18. yüzyılda orkestralarda yaygın olarak kullanılan bu çalgının yerini bugün pikolo flüt almıştır.