Yılan
Yılanlar gözkapakları ve bacakları bulunmayan, ince uzun gövdeli sürüngenlerdir. Çok sayıda türden oluşan bu hayvanlar kutup bölgeleri dışında yeryüzünün hemen her yerinde yaşar. Ama büyük bölümü tropik bölgelere dağılmıştır. Hawaii, İrlanda ve Yeni Zelanda’ya özgü yılan ise yoktur.
Yılanın uzun ve dar gövdesi pullu bir deriyle kaplıdır. Alt yüzeyindeki özelleşmiş pullar yerde kıvrıla kıvrıla ilerlemelerine yardımcı olur. Geniş pullar ise arka kenarlarından yere bastırarak ve pürtüklü yüzeylerden destek alarak gövdeyi öne doğru itmeye yarar. Yılan bu hareket yöntemini hızlı gitmek istemediği zamanlar kullanır. Kayarcasına hızlı ilerleyişte, gövdesini yanlara doğru kıvırır ve pullarından da yardım alarak taş ve bitki gibi destek noktalarını kullanır. Yılanlar hızla ilerleyebilmekle birlikte, koşan bir insana yetişemez. Bu sürüngenler aynı zamanda iyi birer yüzücüdür.
Bütün yılanlar her yaşta deri değiştirir. Bu sırada gözlerini örten deri bile kopar. Derileri bir eldiven gibi tersyüz edilerek atılır ve altta yeni bir deri oluşur. Yılanlar yılda birkaç kez deri değiştirir.
Yılanların çoğu memeliler, kuşlar, kurbağalar, balıklar, kertenkele ve öbür kelerlerle beslenir. Bazıları besin olarak yumurtaları, pek azı böcekleri seçer. Ama hiçbiri bitkiyle beslenmez. Yılanlar başlarından iri hayvanları yutabilir. Bunu başlarındaki kemiklerin yapısı ve eklemlenme özelliği sağlar. Baş ve çene kemiklerinin geniş hareket yeteneğinin yanı sıra, altçeneyi önden birleştiren esnek bir bağ vardır. Böylece yılanın ağzı avının iriliğine göre genişleyebilecek bir özellik kazanmıştır. Keskin ve kıvrık dişleri avın hem yakalanmasına, hem de bütün olarak yutulup boğaza doğru gönderilmesine yardımcı olur.
Bazı yılanların üstçenelerinde bir çift zehir dişi vardır. Bunların ya içi bir kanal oluşturacak biçimde boş ve ucu delik ya da bir yanı olukludur. Zehir bezlerinden gelen zehir bu dişlerin içinden ya da dış yüzeyindeki oluktan akarak ısırmayla açılan yaraya akıtılır. Zehir bezleri genellikle gözlerin alt gerisinde yer alır ve bir kanalla zehir dişine bağlanır.
Zehirli yılanlar zehirlerini, avlarını öldürmenin yam sıra kendilerini korumak için de kullanır. Öbür yılanların çoğu avlarını ya canlı canlı yutar ya da önce boğarak öldürür.
Boğmak için kurbanlarının çevresine sıkıca dolanarak soluksuz kalmalarına yol açarlar. Yılanların birçoğu kurbanlarını ne sokabilen, ne de boğabilen, zehirsiz ve insanlar için zararsız hayvanlardır.
Yılanlar ancak tıslamaya benzer sesler çıkarır. Ayrıca çıngıraklı yılanların kuyruklarındaki kuru ve boynuzsu deri parçaları takırtılı bir ses yayar.
Yılan yumurtası parşömeni andıran yumuşak bir kabukla kaplıdır. Yum urtalar bazen çürümeye yüz tutan bitkisel maddelerin üzerine bırakılır. Burada oluşan ısı yumurtanın gelişmesine yardımcı olur. Bazı yılanlar çevresine çöreklendikleri yumurtalarını açılana kadar bekleyerek korur. Bazı türlerde ise yumurtalar dişinin içinde açılır ve yavrular kendi çabalarıyla dışarı çıkarlar. Kışları soğuk geçen bölgelerde yılanlar oyuklara ya da taş aralarına girerek kış uykusuna yatar.
Hindistan, zehirli yılanların büyük sorun oluşturduğu ülkelerden biridir. Burada kobralar ve iri engerekler yaşar. Kobralarla akraba olan küçük karait evlerin yakınına sokulduğundan en tehlikeli yılanlar arasındadır. Karaitler çıplak ayakla dolaşmanın yaygın biçimde görüldüğü Hindistan’da her yıl çok sayıda insanın ölümüne yol açar.
Yılan Türleri
Afrika’da bulunan zehirli yılanlar arasında kobralar, kobraların ağaçlarda yaşamaya uyarlanmış akrabalarından mambalar ve birçok engerek türü sayılabilir. Avustralya’da yaşayan yılanlardan taypanın zehri de çok güçlüdür. Piton ise avlarını boğarak öldürür. Pitonların akrabalarından boa daha çok Orta ve Güney Amerika’da yaşarken anakonda Amazon ormanlarındaki bataklıklarda ve akarsu boylarında görülür. Piton ve anakonda en iri yılan türleridir. Çıngıraklı yılanlar ise Amerika’nın en tanınmış zehirli yılanları arasında yer alır. Bu paragrafta sözü edilen yılanlara ilişkin ayrıntılı bilgiyi sitemizdeki kendi sayfalarında bulabilirsiniz.
Güney ve Güneydoğu Asya’da bütün yılan familyalarının üyelerine rastlanır. Bu yılanların birçoğu Asya’nın öbür bölgelerinde ve Avrupa’da da bulunur. Avrupa zehirli yılanların en az rastlandığı kıtadır. Avrupa’da görülen zehirli yılanların hepsi engerek grubundandır ve 10 kadar türden oluşur. Türkiye’de ise yedisi zehirli 30 dolayında yılan türü vardır.
Deniz yılanı, yılanlar için pek akla gelmeyen bir ortam olan denizlerde yaşar. 50’yi aşkın deniz yılanı türü vardır. Bunların zehir dişi kobra ve mambalarda görüldüğü gibi önde bulunur. Gövdeleri yassı, kuyrukları kürek biçiminde, burun delikleri kapaklıdır. Gövdelerini yanlara doğru dalgalandırarak yüzerler. Büyük bölümü yumurtlamak yerine gelişmiş yavrular doğurduğundan üremek için kıyıya çıkma gereksinimi duymaz. Uzunlukları genellikle 1 metre dolayındadır. İçlerinde en irisi olan büyük deniz yılanı (Laticauda semifasciata) 2 metreyi aşabilir. Çoğu Doğu Afrika, Hindistan, Güneydoğu Asya ve Avustralya kıyılarında yaşar. İçlerinden bir tür Madagaskar’dan Büyük Okyanus’a ve Orta Amerika’nın batı kıyılarına kadar yayılmıştır. Genellikle balıklar ve balık yumurtalarıyla beslenirler. Bazılarının zehri kobranınkinden güçlüdür. Deniz yılanları derileri ve Japonya gibi bazı Uzakdoğu ülkelerinde eti için de avlanmaktadır.
Su Yılanı. Tatlı sularda yılanlara daha sık rastlanır. Ama bu yılanlar karada da kolayca hareket edebilir ve avlanabilirler. Eski dünya’da yaşayan türler yumurtlayarak ürediklerinden karaya daha çok bağımlıdır. En iyi bilinen tür olan bayağı su yılanı (Natrix natrix) Avrupa ve Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar yayılmıştır. Uzunluğu bazen 1,5 metreyi aşsa bile genellikle 1 metre dolayındadır. Su yılanları zehirsizdir. Tehlike karşısında başını şişirir ve dışkılık bölgesindeki bezlerden kötü kokulu bir sıvı salgılar. Balık ve kurbağa gibi avlarını ısırarak öldürürler.
Kara Yılan. Birçok yılan türüne tümüyle ya da büyük ölçüde kara renkli olmasından ötürü kara yılan denmiştir. Türkiye'deki dağılımı İzmir yöresinden başlayarak Akdeniz Bölgesi’ne ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ nin batı, Doğu Anadolu Bölgesi’nin güney kesimlerine kadar uzanan bayağı kara yılanın (Coluber jugularis) genel coğrafi dağılımı Kıbrıs ile Ortadoğu’nun büyük bir bölümünü kapsar. Uzunluğu 2 metreyi aşabilir. Türkiye’ de yaşayan yılanların en uzun türüdür. Zehirsiz olmakla birlikte insandan genellikle kaçmaz ve tıslayarak kendini korumaya çalışır. Avustralya kara yılanı (Pseudeschis porphyriacus) akrabası olan kobra gibi zehirlidir.
Sıçan Yılanı. Besinlerini büyük ölçüde sıçan gibi kemiricilerden sağlayan 50 dolayında zehirsiz yılan türü sıçan yılanı adı altında toplanır. Sıkıca sarıldıkları avlarını boğarak öldüren bu yılanlar Asya, Avrupa’nın güneyi, Orta ve Kuzey Amerika’da yaşar, kendilerini savunurken kuyruklarını titretir, su yılanları gibi kötü kokulu bir sıvı çıkarır ve ısırmak üzere birden saldırıya geçebilirler. Hepsi de yumurtlayarak ürer. Genellikle güzel renk ve desenlerle bezelidirler. Uzunluğu 1,8 metreye ulaşabilen sarı sıçan yılanı (Elaphe quatuorlineata) Avrupa’nın en iri yılanıdır. Bu tür İtalya’dan Türkiye, Kafkaslar ve İran’a kadar yayılmıştır.
Değişik adlarla tanınan birçok sıçan yılanı vardır. En iyi bilinenlerinden Asklepios yılanı (Elaphe longissima) adını Eski Yunan ve Roma’da hekimlik tanrısı Asklepios’tan alır. Asklepios’un kutsal hayvanı sayılan bu yılan sağlık merkezi olarak kullanılan asklepieionlarda besleniyor, yaladığı hastaları iyileştirdiğine inanılıyordu. Anadolu'daki yerleşim alanlarında sıkça görüldüğünden ev yılanı (Elaphe situla) denen tür de bir sıçan yılanıdır.
Kral yılan, Kanada’nm güneydoğu kesimlerinden Ekvador’a kadar uzanan bölgede yaşayan yedi yılan türünden oluşur. Yılan zehrinden etkilenmediği anlaşılan ve adını zehirli yılanları bile yiyebilmesinden alan bu yılanlar avlarını genellikle boğarak öldürür. Kral yılanların bazı türleri kırmızı, sarı ve siyah halkalarından ötürü yalancı mercan yılanı olarak da tanınır.
Mercan yılanı denen türler parlak ve yan yana gelen zıt renkleriyle dikkat çeker. Bu yılanların Amerika’da yaşayan bütün türleri kobrayla aynı familya içinde yer alır. Kobradan farklı olarak, avlarını sokmak yerine, başından yakalayarak yutarlar. Bazılarının zehri soktuğu insanı yarım saatte öldürecek ölçüde güçlüdür. Mercan yılanlarının renk ve desenlerinin yırtıcılara karşı bir uyarı işlevi gördüğü sanılmaktadır. Ama bu hayvanların geceleri, düşmanlarının ise gündüzleri etkinlik göstermesi nedeniyle bazı bilim adamları ortaya çıkan renklenmenin bir uyarı işareti değil, yılanın tipik gövde çizgilerini bozan bir çeşit kamuflaj olduğunu öne sürmektedir.