Şamanlık
Doğaüstü varlıklarla ilişki kurabilme yeteneğine ve hastalıkları iyileştirme gücüne sahip olduklanna inanılan din adamları (şamanlar) çevresinde oluşmuş bir inanç sistemidir. Şamanlık Asya’da yaygın olmakla birlikte, aynı temele sahip inançlara Kuzey ve Güney Amerika’da, Afrika’da, Avustralya’da ve Hindistan’ın bazı kesimlerinde de rastlanmaktadır. Şaman sözcüğü bir Ural-Altay dili olan Tunguzca’dan gelmedir. Türk topluluklannda ise “kam” sözcüğü kullanılmıştır.
Üstün özellikleri olan kişiler sayılan şamanlarda görülen fiziksel ve ruhsal olağan dışılıklar çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde ortaya çıkar. Cin, peri, dev görme, baş dönmesi, sık sık bayılma gibi belirtileri yemeden içmeden kesilme, insanlardan uzaklaşma, ormanda ya da kırda yaşama gibi gelişmeler izler. Buralarda ruhlarla ilişki kurulduğuna inanılır. Artık şaman adayı durumuna gelmiş bu kişi (erkek ya da kadın olabilir) usta bir şamanın yanma verilir. Ondan kendinden geçme, ruhlarla ilişki kurma yöntemlerini, duaları, büyüleri, törenleri öğrenir. Bu eğitim süresi adayın yeteneğine bağlı olmakla birlikte genellikle üç dört yıldır. Sürenin sonunda adaya yakınlarının da katıldığı bir törenle “Şamanlık asası” verilir.
Şamanların en önemli uygulamaları hastaları iyileştirmeleri ve ölülerin ruhlarının öbür dünyaya yaptıkları yolculuğa eşlik etmeleridir. Şamanlık’a göre hastalık ruhun bedenden ayrılıp kaybolmasından dolayı ortaya çıkar. Şaman kaybolan ruhu bulup getirir ve hastanın bedeniyle bütünleştirir. Şamanlık’ta ölülerin ruhlarının öbür dünyaya giderken çeşitli tehlikelerle karşılaşacaklarına inanılır. Bu yüzden şaman ruha eşlik eder, tehlikeleri önler. Şamanlar ayrıca topluma kötülük getiren bütün ruhlarla da savaşırlar.
Şamanların uygulamaları sırasında giydikleri giysinin ve boyunlarına astıkları davulun özel anlamı vardır. Üstü hayvan motifleriyle süslü giysi şamanın koruyucusu sayılır. Bir yüzü deri kaplı, öbür yüzü boş olan davulun üstündeki motiflerin de şamana uygulamaları sırasında yardımcı olduğuna inanılır. Örneğin, at motifi şamanın uzaklara kolayca gitmesini, merdiven motifi ise göğe tırmanmasını sağlar. Bazı topluluklarda şamanın davula binerek göğe çıktığına ya da yeraltına indiğine inanılır. Şaman eğer görevini bırakırsa giysisi ve davulu bir ağaca asılır. Ölümünde de bütün eşyalarıyla birlikte mezara konulur. Şamanlar ezberledikleri dualar, ilahiler, büyüye yardımcı olan öyküler dolayısıyla toplumun yazınsal dağarını hem korumuşlar, hem de katkıda bulunmuşlardır. Gelenek ve görenekleri iyi bilen kişiler olmalarıyla da toplumsal değerlerin sürekliliğini sağlamada önemli rol oynamışlardır. Şamanlık çeşitli Türk toplulukları arasında da yaygınlık kazanmış olmakla birlikte, Türkler’in büyük bölümü doğa güçlerine, atalarına ve gök tanrıya tapmıştır. 7. yüzyıldan sonra Türkler arasında sırasıyla Budacılık, Manicilik ve Müslümanlık yayılmış, ama özellikle halk arasında Şamanlık’ın bazı öğeleri bu inançlara karışarak varlığını sürdürmüştür.