Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Antika koleksiyonculuğu

  • Okunma : 1135

Antika koleksiyonculuğu, Eski nesnelerin çeşitli amaçlarla toplanması. Antika koleksiyonculuğu, eski nesnelerin, güzelliklerinin yanı sıra, tarihsel önemleri için de toplanmaya başladıkları XIX. yy. başından bu yana önemli bir uğraştır.

Antika sözcüğü, Batı dillerinde eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile dönemlerini belirtmek için kullanılan antik sözcüğünden kaynaklanmaktadır. Bir nesnenin antika sayılması için, en az 100 yıllık olması gerekir.

KOLEKSİYONCULAR VE KOLEKSİYON

Çağdaş koleksiyoncular, süsleyici değeri olan ve günümüzde üretilmeyen çok sayıda ve birbirinden farklı nesneleri toplayan, ilgi alanları değişik kişilerdir. Antika koleksiyoncuları bu tür nesneleri resim ve heykel gibi yaygın sanat yapıtlarına yeğleseler de, bazı önemli koleksiyoncular, her tür sanat yapıtıyla ilgilenirler. Koleksiyoncular için bir antika, Tarih öncesi'nden kalma ya da çok kısa süre önce yapılmış olabilir. Antika yalnızca işlevsel bir amaçla yapılmış olabilir: Yüzyıllık bir ayakkabıcı tezgâhının günümüzde bir kahve masası ya da süsleyici bir eşya işlevi görmesi gibi. Birçok koleksiyoncu, bir nesnenin eski olmasına önem verir, doku ve renkte aşınma izleri taşıyan nesneleri yeğlerler. Bazı koleksiyoncular için tasarımın niteliği ön planda olsa da, birçok koleksiyoncu eski, geçmişe özlem duygusu uyandıran nesneleri toplar.

Geçmiş yüzyıllarda yapılmış mobilya, metal eşya, seramik, cam gibi süsleyici sanat yapıtlarının, tasarımları, ciddi koleksiyoncular için oldukça önemlidir. Bu koleksiyoncular genellikle XVII., XIX. yy'larda yapılmış eşyaları yeğler: Bunun istisnaları, 1920 ve 1930 yıllarının Art Nouveau ve Art Deco yapıtları gibi, yüzyılımızın başındaki üslupların ürünleridir. Bu ürünler, yüksek nitelikli daha eski antikalar gibi, üsluplarının tanınması, değerli maddelerden yapılmaları ve kültürlü bir insan grubu tarafından aranmaları nedeniyle, sıradan antika toplayıcıları için oldukça pahalıdır.

En yaygın antikaları, süsleme için kullanılabilecek modası geçmiş eşyalar grubu oluşturur. Eski şişeler, aletler, kurabiye kutuları da, daha yaygın süsleyici sanat ürünleri gibi, birer antika olarak düşünülebilir. Bunlardan bazıları, tasarımları güzel olduğu için beğenilirler; bazıları da güzel olmasalar da, geçmiş yaşamı anımsattıkları için yeğlenirler. Bu tür eşyalar birçok Batı ülkesinde küçük antikacı dükkânlarında ya da bit pazarlarında satılırlar; antikadan hoşlanan, ama hırslı koleksiyoncular kadar maddi kaynağı bulunmayan insanlar tarafından satın alınırlar.

Zengin koleksiyoncular, özel üsluplara yöneldikleri gibi, mücevher, cam, metal işi, seramik, mobilya, vb. kendi sınıfları içinde titizlikle sınıflandırılan antikaları toplarlar.

En çok aranan parçalan, bu koleksiyoncular tanımlayabilirler; ama ender bir parçayı ancak uzmanlar ayırdedebilir. Önemli koleksiyoncular günümüzde ünlü antika dükkânlarının ve müzayede salonlarının müşterisidirler; çünkü aradıkları eşyalar, gün geçtikçe daha aranır duruma gelmekte ve fiyatları artmaktadır.

Özgünlük ya da gerçeklik önemli olduğundan, antika koleksiyoncusunun gerçek antikayı, geç tarihlerde yapılmış, sahte ya da taklit olabilecek örneklerinden ayırdetmeyi bilmesi gerekir. Taklitler, aldatma amacı taşımayan, olabildiğince aslına benzetilmeye çalışılmış kopyalardır. Sahtelerse, aslı kadar eski gösterilip insanları aldatma amacıyla yapılırlar.

Bazı durumlarda, eski üslupların canlanması taklitlere yol açar ve koleksiyoncuları yanılgıya düşürebilir. Çünkü taklitler de, yüzyıl içinde eski bir görünüş alırlar.

Cam: Tek bir tür üstünde yoğunlaşan koleksiyoncular, en çok cam eşya koleksiyonu yaparlar. Bunun birçok nedeni vardır: Gerecin niteliği, şeffaflığı, rengi, yıllar boyunca dokusunun çok az değişmesi. Erken dönem cam eşyalara önem verilirse de, cam pek yıpranmadığı için, yapıldığı tarih önemsenmeden de toplanabilir.

Son yıllarda, özellikle XX. yy. başında usta camcılar tarafından yapılmış eserler moda olmuş ve fiyatları yükselmiştir. Fransa'da Emile Gallé ve Daum kardeşlerin, İngiltere'de Thomas Webb'in, ABD'de Louis Comfort Tiffany'nin ürettiği cam eşyalar, günümüzde en iyi Roma ya da Venedik cam eşyalarından daha pahalıdır.

Saatler: Koleksiyoncuların sayısı açısından ikinci en çok sevilen eşya saattir. Özellikle mekanizma ve dolap niteliğinin yüksek olduğu XVII. ve XVIII. yy ların saatleri daha değerlidir.

Seramik: Seramik çok geniş bir kitleyi ilgilendirir. Arkeoloji ve antropoloji meraklıları, Eski Çağ'da üretilmiş örneklerle ilgilenseler de, antika koleksiyoncularının asıl ilgisini çeken, genellikle 1500'e doğru ve sonrasında üretilmiş seramiklerdir. Bu seramikler kalın gövdeleri sırlanıp, sır üstüne desen çizilerek graffiti denen teknik le ya da son fırınlamadan önce sulu kile desen çizilmesiyle yapılmışlardır. Sonraki dönemlerde yapılan daha ince yapılı seramikler de günümüzde çok değerlidir. Ayrıca doğunun egzotik porselenleri do koleksiyoncuların büyük ilgi gösterdikleri yapıtlardır. Son yıllarda koleksiyoncular, 1710'dan sonra Batı'da yapılmış porselen çeşitlerine de gün geçtikçe daha çok ilgi duymaktadırlar. Bu arada, 1860'tan sonra başlayan Arts And Crafts akımının seramik sanatçıları tarafından gerçekleştirilen yapıtlar da, nispeten yeni olmalarına karşın, büyük ilgi görmektedirler. Seramik koleksiyoncuları genel olarak ikiye ayrılırlar: Eski ve basit yapıtları sevenler ve daha gelişmiş yapıtları yeğleyenler; yani ya porselen toplayan ya da çömlek tipi yapılmış seramiklerden hoşlananlar. Her iki türü de toplayan koleksiyoncuların sayısı çok azdır.

Metal işleri: Seramik ve cam koleksiyoncuları için bir parçanın yapılış tarihi bazen önemli olmasa da, metal işlerinde moda ve eskilik büyük önem taşır. Bakır, pirinç, vb. temel metallerde üretim teknikleri, yaklaşık 1800'den sonra köklü bir değişiklik geçirmiştir ve koleksiyoncuların çoğu, 1800'den önce yapılmış metal işlerini yeğlemektedir. Altın ve gümüş işleri, mücevherler dahil, değişen moda ve teknikleri bir arada yansıtma özelliği taşırlar; geç dönemlerde elle yapılan şeyleri makine üretmeye başladığından, tasarımlar daha karmaşık ve daha ayrıntılı olmuştur. Gümüş kaplama XVIII. yy'da kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle 1870 sonrasında üretilmiş gümüş parçalar aranmaktadır. Altın, ender bir metaldir ve koleksiyonunu yapmak güçtür: Pahalı bir metal olduğunu, genellikle modası geçmiş parçalar eritilerek yeniden değerlendirilir.

Mobilya: Mobilya, özellikle de fabrika üretiminin yaygınlaştığı 1830'dan önce yapılan örnekler, antika komüzde XVIII. yy.mobilyalarının daha eski mobilyalara yeğlenmesinin nedeni, boyutların iç mekânlara daha uygun olmasıdır.

Mobilyanın durumu, koleksiyoncuların önem verdikleri bir öğedir. Tutucu koleksiyoncular, bir parçanın dokunulmamış olmasını, yani yüzeylerin cilalanmadan temizlenmesini ve gerekli parçaların yenilenmemesini istemektedirler. Mobilya koleksiyonculuğunda en önemli sorun, taklitleri gerçeklerinden ayırmaktadır. Taklitlerin boyutları genellikle özgün mobilyadan farklı da olsa, deneyimsiz koleksiyoncular, özgün ile taklidi birbirinden ayırmakta genellikle zorluk çekmektedirler.

KOLEKSİYON MODALARI

Koleksiyon modaları, dönemin beğenisine uygun olarak, zaman zaman değişir. Sözgelimi ülkemizde son yıllarda, padişahlık dönemi tuğralarını, fermanlarını, el yazmalarını toplamak moda olmuştur.

Antika koleksiyonculuğu günümüzde büyük ilgi görmektedir. Koleksiyondan çeşitli biçimlerde zevk alınabilir; bazı kişiler özellikle ödedikleri para miktarıyla öğünürlerken, bazıları koleksiyonu kişisel bir beğeninin yansıtıcıları olarak görür.

Antika koleksiyonculuğu, modern bir olgu değildir; belgeler, güzel ve eski nesnelerin, çağlar boyunca her zaman ilgi çektiğini göstermektedir. Eski Roma'da yeni ve eski süsleyici eşyaların aynı satış tezgâhında birlikte sergilendikleri bilinmektedir.

XVII. yy'da Batı'daki "sanat tüccarları" hem yeni, hem de eski resimleri, heykelleri ve değerli gümüş eşyaları alıp satarak, yüzyıllar boyu süren bir geleneğin temsilcisi olmuşlardır. Antika koleksiyonculuğuyla ilgili ilk kitaplar 1870 yıllarında ortaya çıkmış, o tarihten bu yana koleksiyonculuk, bilgi ve ilginin incelmesiyle ve toplumsal katılımın genişlemesiyle, süregelmiştir.