Örgü ve Tığ İşi
Örgü ve Tığ İşi, tek bir ipliğin şiş ve tığ gibi araçlarla ya da örgü makinesinde, ilmekler birbirinin içinden geçirilerek örülmesidir. İplik, dokumada olduğu gibi gergin tutulmayıp ilmekler atkı atılarak tek tek işlendiğinden, örülmüş giysiler daha gevşek ve esnektir; bu nedenle vücudu sarar. Pamuk ve yün ipliğinden örülerek yapılan iç çamaşırı, çorap ve kazak türünden giysiler hafif, kullanışlı ve sağlıklıdır. İlmekler arasında kalan hava sıcak ve soğuğa karşı yalıtıcı bir katman oluşturur. Ayrıca bu gibi giysiler nemi emerek derinin hava almasını sağlar.
Tığ işine başlarken önce, iplik sürekli olarak tığın ucundaki çengelle alınarak kesintisiz bir zincir yapılır. Sonra tığ bu zincire batırılıp çıkarılarak ikinci ve daha sonraki sıralar örülür. Tığla örülen örgüler şişlerle örülenler kadar esnek değildir ve vücudu iyi sarmaz. Bu nedenle tığ işiyle yapılan giysiler pek kullanışlı değildir. Tığ işi daha çok süsleme amacıyla kullanılır.
Örgü ve tığ işinde pamuk, yün, ipek, naylon ve her çeşit yapay iplik kullanılabilir. Sert keten ipliği, esnek olmadığı için pek sık kullanılmaz. Çoğu zaman da değişik nitelikte iplikler karıştırılır. Örneğin çorap örerken yün ve naylon birlikte kullanılır. Yün yumuşaktır, sıcak tutar, ama naylon eklenince örgü daha dayanıklı olur.
El Örgüsü
Atkı ve çözgü olmak üzere başlıca iki tür örgü vardır. Atkı türü örgüler şişle ve makineyle yapılır. Şişin üzerine bir sıra ilmek atılır. İkinci şişle bu ilmeklerin içinden atkıyla iplik geçirilerek ikinci ilmek sırası örülür. Böylece örgü ikinci şişe geçirilmiş olur. Bu işlem her sırada tekrar edilir. Çok ince iplik ve ince şişler kullanılırsa örgü sıkı olur, daha kalın yün ve şişlerle daha gevşek ve elek gibi bir örgü üretilir. Yalnızca iki temel ilmek vardır: Ters ve yüz. Haraşo, lastik ve çeşitli desenli örgüler bu iki ilmeğin bileşimleridir. Örgü desenlerinin binlerce çeşidi vardır. Bunlar elişi dergilerinde yayımlandığı gibi, kuşaktan kuşağa geçirildikleri için kolay kolay kaybolmaz. Örülen parça bittiği zaman ilmekler birbirinin içinden geçirilip “kapatılarak” düzgün bir kenar oluşturulur. Örme işlemi sırasında kaçan bir ilmek tüm örgü boyunca aşağı kadar iner. Örgü uzunluğuna değil, daha çok enine esner. Örgüyü genişletmek ya da daraltmak için ilmek eklenip çıkarılabilir. İki şişle örülen örgü bir parça oluşturur. Bu öbür parçalarla birleştirilerek bir giysi haline getirilir. Çorap ve eldiven gibi boru şeklindeki giyim eşyalan beş şişle döne döne örülür.
Makine Örgüsü
Örgü makineleriyle hem atkı, hem de çözgü türünde örgüler yapılır. Bir örgü makinesinde her ilmek için bir iğne bulunur. Her iğnenin ucunda, ipliği sonraki ilmeğe geçirecek bir çengel vardır. Dikiş gerektirmeden, silindir biçiminde ören ilk makinenin Fransa’da 1789’da geliştirildiği sanılmaktadır. Parçaya biçim vermek için iğneler eklenip çıkarılabilir.
İlk kez 1775’te kullanılan başka çeşit bir örgü makinesinde ise her iğne için ayrı bir iplik kullanılır. Çözgü adı verilen bu çeşit örgüde iplikler örgü boyunca çaprazlama ilmeklenir. Aslında tığ işine benzeyen bu örgüyle örülen parçalara makinede örerken biçim verilemez. Bu örgüde ilmekler kaçmazsa da, el örgüsü kadar esnek değildir. Çözgü örgüsünde ipek, naylon ve başka yapay iplikler kullanılabilir. Giysi, iç çamaşırı ve eldivenlerde kullanılan bu örgüyle dantel gibi örnekler yapılabilir.
Evlerde kullanılabilen örgü makineleri de vardır. Böylece giyim eşyaları elle örüldüğünden çok daha çabuk üretilebilir. Ne var ki, el örgüsü hâlâ zevkli bir uğraş olarak değerini ve yaygınlığını korumaktadır. El örgüsünde makinelerde kullanıldığından daha çeşitli iplikler kullanılabilir ve daha karmaşık örnekler çıkarılabilir.
Örgü ve Tığ İşinin Tarihçesi
Doğal bir lif olan koyun yünü örgü için çok uygun bir gereçtir. Bu nedenle insanlar koyun yetiştirmeye başlayalı beri, eğirerek ipliğe dönüştürdükleri yünden, örme giysiler yapmayı başarmışlardır. İÖ 1000 dolaylarında Arabistan Yarımadası’nda yaşayan göçebelerin bu işi başlattıkları, daha sonra el örgüsünün Mısır’a geçtiği sanılmaktadır. İÖ 4. yüzyıldan kalma Mısır mezarlarında örgü çoraplar bulunmuştur. Mısır’dan İspanya’ya, oradan Fransa ve İtalya’ya yayılan örme sanatı ortaçağda tüm Avrupa’da biliniyordu. İngiltere’de de el örgüsü çok yaygındı. Bu işi
önceleri, belki de balık ağı örme alışkanlığından, daha çok balıkçılar yapıyordu. Giydikleri, kaim yünden örülmüş lacivert balıkçı kazakları sonradan moda oldu. Yumuşacık ince bir yün olan Shetland yününden yapılmış el örgüsü kazaklar, şallar ve battaniyeler ise İngiltere’nin en çok aranan ürünlerindendir.
İlk basit örgü makinesi, bir İngiliz din adamı olan William Lee tarafından 1589’da yapıldı. Bu bir defada bir sıra ilmeğin örülmesini sağlayan bir makineydi. Lee, Kraliçe I. Elizabeth’e bu makinede örülmüş bir çift ipek çorap sundu. Kraliçe, elle örgü örenleri işsiz bırakmak istemediği için ona patent vermeyi reddetti. Bunun üzerine Lee buluşunu Fransa Kralı IV. Henri’ye gösterdi. Bu makinenin kullanıma girmesiyle el örgüsü bir süre için geriledi. Modern örgü sanayisi bu ilk basit örgü makinesinden esinlenilerek gelişti. 1657’de bu makineler İngiltere’de de kullanılmaya başladı. 1816’da İngiliz Marc Brunel çorap örmeye yarayan bir makine yaptı.
Tığ işi, dantel yapımının taklidi olarak gelişti. 16. yüzyıldan sonra genç kızlara resim ya da müzik öğretildiği gibi, tığ işi de öğretiliyordu. Bu yüzden tığ işi, örgünün tersine, her zaman yalnızca bir kadın işi olarak görüldü. 1743’te İrlanda tığ işi ün kazandı ve 1846-47’deki patates kıtlığından sonra ABD’ye göç eden İrlandalılar bu sanatı Yenidünya’ya taşıdılar.