Çağatay Hanlığı
Cengiz’in oğlu Çağatay’ın (1185-1241) kurduğu, Maveraünnehir’ den Doğu Türkistan’a kadar uzanan topraklarda 1227-1370 yılları arasında varlığını sürdürmüş bir devlettir. Başlangıçta Moğol Büyük Kağanlığı’na bağlı iken Algu (Aluğu) döneminde (1261-66) bağımsızlığını kazanmaya başlamış, Duva döneminde (1291-1306) tam anlamıyla bağımsız bir devlet olmuştur.
Moğol devlet geleneğine göre Cengiz fethettiği toprakları daha sağlığında oğulları arasında paylaştırmıştı. Çağatay da babasının 1227’de ölümünden sonra kendisine verilen topraklan büyük kağan olan ağabeyi Ögedey’e bağlı olarak yönetti. Çağatay yeni fetihlere girişmedi. Göçebe geleneklere bağlı olarak yaşadı. Moğollar’ın temel kanunu yasa'yı en iyi bilen kişi olması dolayısıyla bütün Moğol beylerinden büyük saygı gördü. Ama Çağatay’ın 1241’de ölümünden sonra çocuklan ve torunları Moğol büyük kağanlarıyla sürekli mücadele içine girdiler. Çünkü Moğol büyük kağanları da Çağatay’ın yönettiği topraklara egemen olmak istiyorlardı. Sonunda Çağatay’ m torunu Algu rakiplerini 1261’de yenerek egemenliğini herkese kabul ettirdi. Harezm, Batı Türkistan ve Afganistan’ı da ele geçiren Algu’dan sonra da taht kavgası sürdü. Duva döneminde tam olarak bağımsızlığını kazanan Çağatay Hanlığı Kebek döneminde (1318- 26) en güçlü çağını yaşadı. Kebek aynı zamanda kendi adına para basan ilk Çağatay hükümdarıdır. İslam dinini kabul eden ilk Çağatay hükümdarı da Kebek'in 1326-34 yılları arasında hüküm süren kardeşi Tarmaşirin’dir. Çağatay hükümdarları daha önce Şaman dinindeydiler. Tarmaşirin’den sonra devlet doğu ve batı olarak ikiye bölünmüşse de 1359-70 yılları arasında hüküm süren son büyük Çağatay Hükümdarı Tuğluk Timur batı bölgesini yeniden denetimi altına almayı başarmıştı. Ama oğlu Türkistan Valisi İlyas Hoca’ya vezir ve danışman olarak atadığı Timur kendisine baş kaldırarak 1370’te yönetimi ele geçirdi. Hanedanın batı kolu Timur İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, 15. yüzyılda bir süre daha Maveraünnehir’e egemen oldu. Doğu kolu ise Yedisu ve Tanm bölgesinde, sonralan da Turfan’da 17. yüzyıl sonlanna kadar varlığını sürdürdü.
Çağatay Hanlığı hanedam bakımından bir Moğol devleti olmakla birlikte, yayıldığı geniş alanda büyük ölçüde Türk nüfus barındırmıştı. Bu Türkler’in konuştuğu dile de Çağatayca ya da Çağatay Türkçesi denmiştir. Çağatay Hanlığı egemen olduğu topraklarda ekonomik bakımdan değişim ve canlılık yaratamamış, daha önce bu bölgede egemen olan Karahanlılar döneminde tarımda ve ticarette görülen gelişmeler bile göçebeliğe, dolayısıyla hayvancılığa bağlılık yüzünden büyük ölçüde yavaşlamıştır.