Fransız müziği
Fransız müziği, Fransız dilinin etki alanı içindeki bütün coğrafi alanlar ile Fransız kökenli olmayan, ama çalışmalarını Fransa'da yapan bazı bestecileri de içine alan müzik terimi. Batı müziği üstündeki ilk Fransız etkisi, hıristiyan kilisesinin düz şarkısında (pleine-chant) görülür. Günümüzdeki adıyla gregoryen müziğinin, Roma müziğinin VII ya da IX yy'da Galya'da gelişmiş bir yorumu olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte, Galya süslemesini Roma kökünden ayırt etmek güçtür.
Fransa, Ortaçağ'da Avrupa müziğinin bütün müzik bilimlerinin gelişmesine önderlik etti: Chartre, Montpellier. Fleury, Tours, vb. kentlerde X. yy'dan başlayarak en erken çokseslilik biçimi olan organumu içeren elyazması metinler bulunmuştur. X. ve XI. yy'larda Limoges' daki St Martial manastırında çalışan müzikçiler topluluğu özellikle etkili oldu. XII. yy. sonunda, Paris'te Notre Dame katedraliyle ilintili parlak bir besteciler grubu ortaya çıktı. Başlıcaları çalışmalarını Fransa'da yapan Leonini ile Perotin olan bu besteciler topluluğu, ilk motetleri bestelemesinin yanısıra, müzikle ilgili bazı kuramsal ncelemeler de gerçekleştirdi. Ortaçağ'da Fransa'da din dışı müziği aşağı yukarı bütünüyle, XI. yy. sonlarından XIII. yy'a kadar, bir tür halk şairleri olan "troubadour'lar ve "trouvere"ler oluşturdu. En ünlü temsilcileri Adam de la Halle olan bu şair-müzikçier, lai ve balad (her dörtlüğün sonunda bir nakaratı bulunan şiirler) gibi müzik biçimlerini yarattılar. XIV. yy'da Fransa'da müziğe, Ars Nova adlı yapıtında ilerlemiş bir müzik notalama sistemi düzenleyen Philippe de Vitry damgasını vurdu (bazı araştırmacılara göre, yüzyılın en önemli müzik biçimlerinden biri olan eşritimli moteti de Vitry bulmuştur). Bütün XIV. yy. müzik biçimlerinin ustası ve döneminin başlıca şairi Guillaumede Machaut (1300'e d.-l 377), Ortaçağ motetini, doruk noktasına ulaştırdı.
XV. yy'da Rönesans üslubunun ortaya çıkmasıyla birlikte, müzik etkinliğinin merkezi Paris'ten, o dönemde ayrı bir devlet olan Bourgogne'a kaymaya başladı. Bourgogne da etkinlik gösteren Guillaume Dufay, Gilles Binchois ve İngiliz John Dunstable yeni, anlatımcı bir üslup geliştirdiler. Dönemin başlıca müzik biçimleri motet ve çevrimsel missaydı; ama motet, artık Ortaçağ'daki biçiminden büyük ölçüde farklılaşmıştı. XV. yy. sonlarında müzikte Avrupa'da üstünlüğü, Flaman müzikçiler ele geçirdiler ve o tarihten sonra Fransız müziği hiçbir zaman. Ortaçağ'daki kadar ağır basamadı. Rönesans döneminde Jean Mouton (1475'e Ö.-1522), Pierre Certon (1510'a d. - 1572), vb. birçok Fransız bestecisi etkinlik gösterdiyse de, Fransız müziği Flaman ve İtalyan müziklerinin gölgesinde kaldı. Rönesans'a Fransız müzikçilerinin en büyük katkısı, din dışı, çok sesli ve genellikle hafif üslupta bir şarkı biçimi olan şansonun ("chanson") geliştirilmesi oldu. Bu biçim İtalyanlar tarafından daha sonra klavyeli çalgı canzonasına uygulandı.
Fransa'da calvincilik biçiminde gelişen Reform hareketi sırasında (calvincilik yalnızca mezmurların ölçülü teksesli çevirilerinin söylenmesine izin veriyordu) Louis Bourgeois (1510'a d.- 1561'e d.), vb. müzikçiler tarafından bestelenen mezmurlar İskoçya'ya geçerek, oradan da, İngiliz ilahilerine girdiler (bu ilahilerin birçoğu günümüzde hâlâ söylenmektedir). Claude Goudimel (1505'e d.-1572) ve Claude Le jeune (1528-1600), Mezmurlar Kitabı ezgilerinin din dışı amaçlarla kullanımları için çoksesli besteler yaptılarsa da, besteleri genel olarak kilise müziği üstünde çok az etkili oldu. XVII., XVIII. ve XIX. yy'larda Avrupa müziğine İtalyan ve Alman müzikçileri egemen oldu. XVII. yy'ın en yaygın müzik biçimi operaydı ve Fransız bestecileri, öbür ülkelerdekine benzemeyen "Fransız tarzı" operalar bestelediler. Balthasar de Beaujoyeaux'nun Ballet Comique de la Reine 'inden (Kraliçe'nin Komik Balesi) başlayarak (1580), Fransız bestecileri opera, bale ve sözlü dram öğelerini opera-bale diye de adlandırılan bir biçim içinde birleştirdiler. Bu opera-balelerin aryaları, İtalyan müziğinin uzun, son derece süslü aryalarının tersine, basit, şarkı benzeri aryalardı ve İtalyan reci-tativosunun etkisini pek az yansıtıyorlardı. XVII. yy'da Jean Baptiste Lully, XVIII. yy'da Jean Philippe Rameau, "Fransız operaları"nın en güzel örneklerini ortaya koydular. XIX. yy. boyunca Fransız komik-operalarının başlıca özellikleri, önceki yüzyıllardaki gibi, İtalyan üslubu recitativonun bulunmaması, bale ve sözlü diyaloglar içermeleri oldu.
Fransa'da barok müzik döneminde klavsen müziği yüksek nitelikli bir müzik oldu. Almanların geliştirmiş oldukları uzun prelüdler ve fügler, toccatalar ve fantezilerin yerine, çoğunlukla danslı bölümler (genellikle tanımlayıcı başlıklı) ve karakter parçalarından (belirli bir ruhsal durumu ileten, çoğunlukla piyano için yazılmış kısa besteler) oluşuyordu. Bu müziğin en güzel örneklerini veren Jacques Champion de Chambonnieres, Louis Couperin, François Couperin ve Rameau gibi bestecilerin tümü, klavye tekniğinin gelişmesinde etkili oldular. Teknik incelemeler yazan Rameau, armoni kuramıyla bu konunun öğretimini günümüze kadar etkilerken, aynı zamanda da klarnete orkestrada yer veren ilk besteci oldu. François Joseph Cossec, Fransa'nın, senfoni bestecilerinin öncülüğünü yaptı.
Devrim'in ve Napolyon Savaşları'nın neden olduğu altüst oluş dönemi, sanat etkinliklerine pek elverişli olmamakla birlikte, Paris Konservatuvarı ve Ulusal Opera bu dönemde kuruldular. XIX. yy. başlarında Paris, Frederic Chopin ve Franz Liszt gibi başka ülkelerden gelen müzikçilerin toplandığı bir merkeze dönüştü; buna karşılık Fansız bestecilerinin müziği, çoğunlukla aşağı nitelikte operalardan ya da boş, virtüözlük gösterili salon parçalarından öteye gitmedi. Orkestrayı büyüten ve görkemli üslubuyla Richard Wagner'i etkileyen en büyük Fransız romantik bestecisi Hector Berlioz, bunun tek istisnası oldu.
XIX. yy. sonunda, Fransız müziğinin niteliği yükseldi. Camille Saint-Saens, klasik gelenek üstüne dayalı bir Fransız çalgı müziği üslubunun kurulması için uğraşırken, Cesar Franck da Fransız org müziği ve kilise müziğinin eski niteliğini kazanmasına katkıda bulundu. Ge-orge Bizet,Charles Gounod ve Jules Massenet'nin yapıtları, Fransız operasına yeni bir özgünlük ve renk kazandırdı. Claude Debussy'nin müziğinin ve Maurice Ravel'in erken dönem yapıtlarının temsil ettiği izlenimcilik, yüzyılın sonuna doğru gelişmeye koyuldu. Fransız izlenimci ressamlarının ve şairlerinin çalışmalarından esinlenen bu müzik akımında, ince, "pastel renkli" etkilerle müziğe daha doğaçlamak bir özellik vermeye çaba gösteren Debussy, Ravel, Gabriel Faure ve Heri Du-parc, seçkin "sanat şarkıları" ürettiler.
İki dünya savaşı arasında Fransız müziği, Albert Roussel'in son dönem yapıtlarında olduğu gibi, çoğunlukla "yeni klasik" üslupta yazılmış, dolaysız, yalın, erişilebilir bir müzikti. Dönemin önde gelen bestecisi Eric Sa-tie ve çevresindeki Arthur Honegger, Darius Milhaud, Francis Poulenc, Georges Auric, Germaine Tailleferre, Louis Durey, etkili yapıtlar ortaya koydular.
Çağdaş Fransız müziğinin dizisellikten, elektronik müzikten ve rastlantısal tekniklerden olduğu kadar, Doğu'dan ve Batılı olmayan başka modlardan yararlanan seçmeci yanı, büyük ölçüde Olivier Messiaen'den kaynaklanır. Messiaen, savaş sonrası bestecilerinin çoğunun, özellikle de bu bestecilerin en ünlüsü Pierre Bo-ulez'nin öğretmenidir.