Gözetim
Gözetim, bir suçtan dolayı mahkûm olmuş kişinin cezaevine konmasına, para cezasına ya da başka türden cezalara çarptırılmasına alternatif olarak getirilen hukuksal bir düzenleme ve kişiyi topluma kazandırma yöntemidir.
19. yüzyılın başlarında birçok suç için uygulanan cezalar çok ağırdı. Bu nedenle bazı reformcular özellikle genç insanların ve ilk kez suç işleyenlerin cezaevine konmalarını önlemek ve suçlu sayısını azaltmak için çaba gösterdi. Bazı durumlarda yargıçlar, suçluyu ceza süresinin son gününe kadar ailesinin ya da ondan sorumlu olacak birinin denetim ve gözetimine bırakabiliyordu. Bazen de para ödenerek suçlunun salıverilmesi sağlanıyordu.
Gözetim ilk olarak 1841’de uygulandı. ABD’de, Boston’da içki karşıtı kampanya yürütenlerden John Augustus, aşırı sarhoşluktan ceza alan bir kişinin sorumluluğunu üzerine almayı kabul etmişti. Pek çok kişiye yardım eden John Augustus 1878’de Boston ceza mahkemesine ilk gözetim görevlisi olarak atandı. Daha sonra gözetim sistemi bütün Avrupa’da yaygınlaştı.
Suçu kanıtlanan kişinin bu türden bir denetimi ve iyileştirme çabalarını benimseyerek, işbirliğinde bulunması önemlidir. Bu nedenle gözetime alınacak kişiye, belirlenen koşullara razı olup olmayacağı sorulur. Kişinin gidebileceği yerlerin ve görüşeceği kimselerin belirlendiği durumlar da vardır.
Gözetim sisteminin yararları, suçlunun cezaevinde yatmış olma damgasını taşımaması ve toplum içinde olağan yaşantısını sürdürebilmesidir. Üstelik, devlet açısından suçluları cezaevinde barındırmak yerine, onlara bu türden ilgi göstermek çok daha insancıl bir yoldur.
Eğer suçlu gözetim koşullarına uymaz ya da yeniden suç işlerse, gene mahkeme önüne çıkarılır ve yargıç onun hakkında yeni bir karar verir. Ama iyi davranışlar gösterirse gözetimden erken kurtulur.
Gözetim cezası, erteleme (tecil) ya da koşullu (şartlı) salıverme sistemleriyle karıştırılmamalıdır. Erteleme, birçok Avrupa ülkesi ve İngiltere’de uygulanan ve hapis cezası verilmesine karşın, bu cezanın hemen uygulanması gerekmeyen durumlarda başvurulan bir yöntemdir. Eğer hükümlü erteleme süresi içinde başka bir suç işlemezse artık cezaevine gönderilmez. Ne var ki, bu uygulamada gözetim cezalında olduğu gibi bir denetleme yoktur. Kişi, yeniden bir suç işlerse mahkeme önüne çıkarılır, eski cezasını çekeceği gibi, ikinci suç için de ayrı bir ceza alır. Koşullu salıverme ise suçlunun cezasının bir bölümünü cezaevinde çekmiş olması durumunda uygulanır. Hükümlü, hapiste geçirdiği sürede iyi davranışlar göstermişse erken salıverilebilir. Ama, salıverilen kişi denetim altındadır ve kurallara aykırı bir davranış göstermesi ya da yeni bir suç işlemesi durumunda, cezasının kalan bölümünü çekmek üzere yeniden cezaevine götürülür.
Araştırmalar yüzde 70’in üstünde gözetim cezalısının gözetim süresi sonunda serbest bırakıldıklarını ve ancak çok az sayıda gözetim cezalısının, serbest kaldıktan sonra başka suçlara karışmış olduklarını ortaya koymaktadır.
Türk hukukunda koşullu salıverme ve ertelemeye ilişkin genel düzenlemeler yer almakla birlikte, gözetim ancak belirli koşullarda ve akıl hastası olan kişiler ile suç işleyen çocuklar için öngörülmüş bir uygulamadır.
Türk Ceza Kanunu’nun 46. maddesine göre, suçu işlediği zaman akıl hastası olan kişiye ceza verilemez. Bu kişinin denetim ve tedavi altına alınmasına ancak mahkeme karar verebilir.
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesine göre de suç işleyen bir çocuk 11 yaşını bitirmemişse hakkında kovuşturma yapılamaz ve ceza verilemez; ama suçu bir yıldan fazla hapis cezasını gerektiriyorsa, savcının istemi üzerine mahkeme başkanı çocuğun devletin denetiminde bulunan bir kuruluşa yerleştirilmesine ya da ana, baba ya da vasiye teslimine karar verebilir. Suçu işlediği zaman 11 yaşını bitirmiş olup da 15 yaşını doldurmamış olan çocuklardan yaptıkları eylemin bir suç olduğunun ayırdında olmayanlar cezalandırılmazlar. Ne var ki, yapılan eylem bir yıldan fazla hapsi gerektiriyorsa, bu çocukların da gene gözetimde tutulmalarına karar verilir.