Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Hümanizm

  • Okunma : 662

Hümanizm, İnsanın kişi olarak değerini, insana özgü değerleri bütün öbür değerlerden üstün gören eğitim ve felsefe anlayışı. Eski Yunan ve Latin edebiyatları ile felsefesinden esinlenen hümanizm, dinsel inançlara karşıt bir görüş olarak, Rönesans döneminde Avrupa'da gelişmiştir. Hümanizm, hıristiyan öğretisiyle çelişen Eskiçağ'ın din dışı değerlerini öğretmeyi temel alan eski Yunan ve Latin edebiyatı ve felsefesi eğitimiyle başlar. Rönesans hümanistleri çoğunlukla dinlerine bağlı hıristiyanlar olmakla birlikte, din dışı değerleri ve Eskiçağ felsefesine saygıyı savunmuşlardır.

Rönesans hümanizmi. Rönesans hümanizminin temellerini atan, Eskiçağ değerleri ile Eskiçağ edebiyatı ve felsefesinden çıkarılacak dersleri, yaşadığı dönemin hıristiyan inançlarına ve ahlâk anlayışı sorunlarına uygulayan, İtalyan şairi ve edebiyatçısı Petrarca'dır(1304-74). XIV. yy. sonunda Studia humanitatis ("hümanizm öğretimi"), Eskiçağ yazarlarının Latin metinlerini temel alan, gramer, belagat, tarih, şiir ve ahlâk felsefesini içeren, sınırları kesin biçimde belirlenmiş bir eğitim anlamına gelmeye başladı. Petrarca'nın ilk başarılarının ardından, hümanizmin sürekliliğini sağlamakta temel rol oynayan Floransak Coluccio Solutati (1331-1406) birçok bilimsel yapıt (alegorilerin kullanımı, dinsel incelemeler, ahlâkla ilgili incelemeler) yazdı ve döneminin aşağı yukarı bütün edebiyatçılarıyla yazıştı. Öğrencisi Leonardo Bruni'yle (1369-1444) birlikte, Studia humanitatis'i devlete ve topluma etkin hizmet yolunda temel öğreti olarak tanımladı. Floransa cumhuriyetçi geleneğine yeni bir tanım getiren Bruni, şiirlerinde ve mektuplarında Floransa devletini yüceltti.

XIV. yy. hümanistleri daha çok Latin geleneğine bağlı kaldılar. Buna karşılık, XV. yy. başında öğretimin temelini eski Yunanca'nın oluşturması, bilim adamlarının Eskiçağ uygarlığını daha kapsamlı ve doğru biçimde tanımalarını sağladı. Eflatun'un yapıtları, Homeros'un destanları, çeşitli yazarların trajedileri, Plutarkhos ve Ksenophon'un anlatısal yapıtları temel kaynak sayıldı. Floransalı Poggio Bracciolini (1380-1459), Roma yıkıntıları ve yazıtlarıyla ilgili incelemeler yaparak, klasik arkeoloji incelemelerine yeni bir anlayış getirdi; ayrıca, yaşadığı dönemin yozlaşmışlığını ve ikiyüzlülüğünü yergi şiirlerinde ve sağlam mantıklı söyleşilerinde eleştirdi. Dönemin en büyük Eskiçağ uzmanlarından ve yayıncılarından Lorenzo Valla (1407-57), papanın din dışı naipliği (Mısır'dayken halveti tarikatine girdi) yaptı. Bursa Ferhadiye medresesinde müderrisliğe atanıp (1573), bayramiye şeyhlerinden Üftade'ye bağlandı (1577). Şeyhine üç yıl hizmet ettikten sonra halifelik verilerek Sivrihisar'a gönderildi. Bir süre sonra İstanbul'a gelerek Fatih, Üsküdar Mihrimahsultan ve Sultanahmet camilerinde vaazlar verdi.

Celvetiye tarikatının kurucusu olan Hüdayi'nin, Arapça ve Türkçe otuz yapıtı vardır. Aruzla ve heceyle şiirler yazmış, ilahilerinin, nefeslerinin çoğu bestelen-miştir(Divan'ına eklenen notlara göre, ilahilerinin bazılarını kendisi bestelemiştir). Şiirlerinde, özellikle de, ilahilerinde Yunus etkisi görülür. Yapıtlarından dördü (Muhammediye, Tarikatname, Necat ül-Garik ve Divan), Mehmet Gülşen tarafından Külliyatı Hazret-i Hüdayi adıyla, bastırılmıştır (1919-1921). Vakıat-i Üftade adlı, şeyhi Üftade'nin sözlerinden oluşan, Arapça yapıtı, tarihsel olaylara ve kişilere yer verildiği için ayrıca önemlidir.