İğne
İlk iğne ve toplu iğnelerin kemik ya da bitkilerin dikenlerinden yapıldığı sanılmaktadır. İlk iğneler ayakkabı yapımı ve onarımında kullanılan ve biz denilen iri, deliksiz iğneler gibiydi. Gözleri yoktu ve yalnızca deriyi delmeye yarardı; açılan delikten sırım denilen ince meşin şerit geçirilirdi. Bugüne kadar edinilen bilgilere göre, gözleri olan iğneleri ilk kullananlar Avrupa’da, yaklaşık 50 bin yıl kadar önce yaşamış Taş Devri avcılarıydı. Bu avcıların izlerine Fransa ve İspanya’da rastlanmıştır. O zamanlar kullanılan iğneler kemiktendi, ama yuvarlak bir delikleri vardı ve cilalanmışlardı.
Metal İğneler
İlk metal iğneleri yapanlar Tunç Çağı insanlarıydı. Hem tunç, hem de demir iğneler Romalılar’ca biliniyordu. Bugün kullanılmakta olanlara benzer çelik iğneleri ilk kez Çinliler’in yaptığı ve Magripliler aracılığıyla Avrupa’ya geldiği sanılmaktadır. Avrupa’da ilk çelik iğneler, 14. yüzyılda, Almanya’da Nürnberg’de yapıldı.
Ortaçağda iğneler çoğunlukla manastırlarda üretilirdi. Galler’deki Tintern Manastırı’nda yaşayan keşişler demir işlerinde, özellikle de tel çekmedeki ustalıklarıyla ünlüydüler. Gereçleri ise Worcestershire’da, Redditch’ten sağlanırdı. Burası, İngiltere’de sanayinin başlıca merkezlerinden biri durumuna geldi ve Kral VIII. Henry, 1530’larda manastırları kapattığı zaman, pek çok keşiş bu bölgede kalarak iğne yapımını sürdürdü. Redditch bugün de İngiliz iğne ticaretinin merkezidir. ABD’de iğne yapımı küçük bir sanayi dalı olarak kalmıştır. Bu yüzden ABD, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere, başka ülkelerden çok miktarda iğne satın alır.
İğneler çok çeşitlilik gösterir. Örneğin, döşemecilikte, dericilikte ya da yelken yapımında birbirinden değişik özellikleri olan iğneler kullanılır. Ameliyat dikişleri için de özel iğneler yapılmıştır. Şırıngaların ise değişik kalınlıkta ve boyda iğneleri vardır.
İğnelerin çoğu tel halinde çekilmiş Sheffield çeliğinden yapılmaktadır. Çelik tel, iki iğne uzunluğunda parçalara ayrılır, bu parçalar donuk kırmızı bir renk alıncaya kadar ısıtılır; merdaneler arasından geçirilerek doğrultulur ve düzgünleştirilir. Parçanın her iki ucu bir zımpara taşında sivriltilir, tam ortasıysa düzleştirilir ya da yassılaştırılır. Göz yerleri işaretlenir ve zımbayla delinir. Her iki gözden birer tel geçirilir ve parça ortadan kesilerek iki iğneye ayrılır. İğne başları yuvarlatılır ve düzgünleştirilir. İpliği yıpratmamaları için iğne gözlerinin iç yüzeyleri taşlanır. Daha sonra iğnelerin yüzeyleri parlatılır ve büyüklüklerine göre sınıflandırılır.
Yün örmekte kullanılan şişler plastik ya da alüminyumdan, pikap iğneleri safir ya da elmastan yapılır.
Topluiğneler
Bugünkü bilinen biçimleriyle ilk topluiğnelerin yapımı 14. yüzyıl dolaylarında Fransa’da başladı. 1840’lara gelinceye kadar, topluiğne ve başı ayrı ayrı yapılırdı. İnce bir telin bir gövde çevresine sarılmasıyla biçimlendirilen baş, yerine lehimle tutturulurdu. Bir adet topluiğne yapmak için, her biri ayrı işlevde bulunan 18 kişinin çalışması gerekirdi. Daha sonraları makineler ortaya çıkınca, yapım yöntemi bütünüyle değişti. Bu makinelerde topluiğneler telden ve tek parça halinde yapılmaya başlandı. Günümüz makineleri bir dakikada yüzlerce iğne üretebilmektedir.
Topluiğneler genellikle pirinç telden yapılır. Bir makaraya sarılı olan pirinç tel bir topluiğne boyu kadar açılıp mengeneye benzer bir aracın ağızları arasına kıstırılır. Ne var ki, bu kıstırma sırasında telin ucu ağzın dışında, açıkta bırakılır. Çıkan bu uç, düzleştirilerek ya da yassılaştırılarak topluiğnenin başı oluşturulur. Daha sonra topluiğne kesilerek ana telden ayrılır ve ince bir kanaldan geçirilir. Kanalın genişliği telin geçebileceği kadardır, baş dışarıda kalır. Böyle, asılı durumdayken, bir döner bıçağın yardımıyla ucu sivriltilir. Daha sonra temizlenir, parlatılır ve kalayla kaplanır. Son olarak da, bütün bu işlemlerden geçirilmiş topluiğneler, otomatik olarak kutulara doldurulur ya da kâğıt şeritlere iliştirilir.
Çok değişik büyüklüklerde topluiğneler vardır. Örneğin böcekler üzerinde çalışan bilim adamlarının kullandığı altın kaplı, minik toplu iğneler ancak 0,006 gr ağırlığındadır.