Kastamonu
Kastamonu ili Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz bölümünde yer alır. Kuzeyde Karadeniz kıyısından güneyde İç Anadolu Bölgesi’yle doğal sınır oluşturan dağlık alanın kuzey yamaçlarına kadar uzanır. Çok eski bir yerleşim alanı olduğu saptanan il toprakları oldukça engebelidir. Bu engebeli alanda yer alan ve fazla yüksek olmamasına karşın kolay geçit vermeyen dağlarla yörenin tarihsel geçmişi arasında destanlara bile konu olan bir ilişki vardır. Küre (İsfendiyar) Dağları’nın adı
geçince eskiden Kastamonu ve Sinop yörelerine egemen olmuş Candaroğlu İsfendiyar Bey, Köroğlu Dağları denince de çeşitli söylencelere konu olmuş, türküleri hâlâ söylenen Köroğlu Ruşen anımsanır.
Kastamonu ilinin kuzeyinde Karadeniz, doğusunda Sinop, güneydoğusunda Çorum, güneyinde Çankırı ve batısında Zonguldak illeri yer alır.
Doğal Yapı
Akarsu vadileriyle parçalanan Kastamonu ili toprakları çok yüksek olmayan dağ sıralarıyla engebelidir. Karadeniz kıyısına paralel uzanan ve Kuzey Anadolu Dağları genel adıyla tanınan bu dağ sıraları, kıyı kesimiyle iç kesimler arasındaki ulaşımı güçleştirir. Bölgenin bu kesiminde üç sıra halinde uzanan bu dağlardan kuzeydeki Küre (İsfendiyar), ortadaki Ilgaz, en güneydeki de Köroğlu dağları adıyla anılır. Küre Dağları Bozkurt ilçesinin güneyinde yer alan Yaralıgöz Dağı’nda 2.019 metreye, Ilgaz Dağı Tosya’nın kuzeybatısında 2.587 metreye, Köroğlu Dağları da Tosya’nın güneyinde, doruğu il sınırları dışında kalan Geçmiş Dağı’nın bir tepesinde 2.044 metreye ulaşır.
Kıyının hemen ardında duvar biçiminde dağ sıraları yükselen il topraklarında geniş alanlar kaplayan ovalara rastlanmaz. Kıyıda ve vadi tabanlarının genişlediği kesimlerde bitkisel üretim açısından önem taşıyan küçük düzlükler vardır.
Kastamonu ili topraklarından çıkan suların tümü Karadeniz’e dökülür. Bu suların birleşmesiyle oluşan akarsulardan bazıları doğrudan, bazıları ise kol olarak katıldığı başka bir akarsu aracılığıyla Karadeniz’e ulaşır. Doğrudan denize dökülen akarsuların başlıcası Devrekâni Çayı’dır. Kastamonu ilinin orta ve doğu kesiminin sularını toplayan Gökırmak ile güney kesiminin sularını toplayan Devrez Çayı genellikle güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda akıp il sınırları dışında Kızılırmak’a katılır. İlin güney ve batı kesiminden kaynaklanan suları toplayan Araç Çayı, Zonguldak ili sınırları içinde Filyos Çayı’na katılır. Güneybatıda Çankırı iliyle doğal sınır oluşturan Filyos Çayı’na bu yörede Soğanlı Çayı denir. Ters yönlere akan Gökırmak ve Araç Çayı Küre Dağları ile İlgaz Dağı’nı, Devrez Çayı ise İlgaz Dağı ile Köroğlu Dağları’nın doğu kesimini birbirinden ayırır. Bir çöküntü alanı olan Devrez Çayı vadisi, çevresinde ülkemizin en hareketli deprem bölgesinden bazılarının bulunduğu Kuzey Anadolu kırık kuşağının üstünde yer alır.
Doğal göle rastlanmayan ilde bazı yapay göller vardır. Bunların başlıcası, Gökırmak’ın kollarından Karaçomak Deresi üzerinde sulama, taşkın önleme, içme ve kullanma suyu elde etme amacıyla il merkezinin güneyinde kurulan Karaçomak Barajı’nın ardında suların birikmesiyle oluşan yapay göldür.
Kastamonu ilinin Karadeniz kıyısında birçok doğal kumsal vardır. Bunların başlıcaları Abana, İnebolu ve Cide kıyılarındaki plajlardır. Oldukça düz olan bu kıyıdaki başlıca çıkıntı, İnebolu ve Cide arasında Karadeniz’e doğru uzanan Kerempe Burnu’dur.
İlin konumu ve doğal yapısı, iklimi ve bitki örtüsünün yayılışını büyük ölçüde belirler. Yağışın mevsimlere dengeli biçimde dağıldığı daha ılıman olan kıyıdan, güneydeki iç kesimlere doğru gidildikçe yağış azalır. Mevsimler arasındaki ve günlük sıcaklık farkları artar. Yağışlar, iç kesimin alçak ve kuytu yörelerine oranla bu kesimin Karadeniz’e bakan dağlık alanlarında daha çoktur. Kıyılar ile denize bakan kesimleri nemli ve ılıman Karadeniz ikliminin etkisinde olan Kastamonu ilinin iç kesimlerinde, bu yumuşak iklimden İç Anadolu Bölgesi’ni etkileyen kara iklimine geçiş özellikleri görülür.
İlin doğal bitki örtüsü de kıyı ile iç kesimlerde farklılıklar gösterir. Kıyı kesimindeki dağların alçak kesimlerinde daha çok meşe, gürgen ve kayınlardan oluşan ormanlar yükseklere çıkıldıkça yerini seyrekleşen çam ormanlarına bırakır. İç kesimlerdeki dağlann yüksek kesimleri sık köknar, kara çam ve sarı çam ormanlarıyla kaplıdır. Dağ sıralarının arasında yer alan alçak alanlardaki ormanlar yok edildiğinden, bu kesimlerin doğal bitki örtüsü yer yer yarı çölü andıran bozkır (step) görünümündedir.
Tarih
Yapılan kazılarda Kastamonu yöresinde günümüzden 100 bin yıl öncesinde kullanıldığı anlaşılan araçlara rastlanmıştır. Eski bir yerleşim alanı olduğu bilinen Kastamonu yöresi, İÖ 18. yüzyılda Kaşkalar’ın yurduydu. Savaşçı bir halk olan Kaşkalar, uzun bir süre Hititler için önemli bir tehlike oluşturdu. Sık sık Hititler’e saldıran Kaşkalar, İÖ 13. yüzyılda kendilerini sindirmek isteyen Hitit Kralı IV. Tuthalya’ya boyun eğmeyerek onunla savaştı. Daha sonra Frigler’in eline geçen yöre, İÖ 7. yüzyılda önce Kimmerler’in ardından Lidyahlar’ın egemenliğine girdi. 6. yüzyılda Pers topraklarına katıldı.
İÖ 3. yüzyılda Anadolu’da Pers egemenliğinin zayıflaması üzerine İlgaz Dağı yaylalarında Pontos Krallığı kuruldu. Önce Karadeniz Bölgesi’ndeki yöreleri, daha sonra da Anadolu’nun bazı kesimlerini egemenliği altına alan Pontos Krallığı, İÖ 1. yüzyılda Romalılar tarafından yıkıldı.
Romalılar’ın bu yörede kurduğu eyaletin merkezi Paflagonya’daki Pompeiopolis’ti (bugün Taşköprü). 11. yüzyıl sonlarında Selçukluların, Danişmendliler’in daha sonra da Haçlı Seferleri sırasında Bizanslılar’ın yönetimine giren bu yörede, 13. yüzyılda Çobanoğulları Beyliği kuruldu. 14. yüzyıl başlarında Candaroğulları, Çobanoğulları Beyliği’ne son vererek tüm yöreyi ele geçirdiler ve kendi adlarıyla anılan beyliği kurdular. 1392’de Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı Devleti’ne katılan bu topraklar Ankara Savaşı’ndan sonra Timur tarafından yeniden Candaroğulları’na verildi. Kastamonu yöresi 1461’de Fatih Sultan Mehmed tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Celali Ayaklanmalarından etkilenen yöre, 19. yüzyılın ortalarından sonra Kastamonu vilayetinin sınırları içindeydi.
Kurtuluş Savaşı tarihinde yöre halkının katkı ve çabalarının özel bir yeri vardır. İzmir’in ve daha sonra da İstanbul’un işgal edilmesi üzerine Kastamonu, İnebolu ve yöredeki bazı yerleşmelerde protesto mitingleri düzenlendi. Rumlar’ın Pontos Devleti’ni kurma çalışmalarına karşı İnebolu’daki gençler örgütlendi ve Kastamonu’da da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Müdafaa-i Hukuk Hanımlar Cemiyeti kuruldu. Bu sırada Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Ankara’ya gitmek isteyenlerin bir bölümü teknelerle İnebolu iskelesine geliyordu. İstanbul ve SSCB’den gelen savaş gereçlerinin Anadolu’ya giriş kapısı da İnebolu iskelesiydi. Bunu fark eden Yunanlılar Karadeniz’deki donanmalarıyla iskeleyi denetlemeye başladı. Bundan sonuç alamayan Yunan savaş gemileri 9 Haziran 1921’de İnebolu’yu bombaladı. Ama Yunanlılar Kurtuluş Savaşı’nm gereksinimi olan insan ve cephanenin Anadolu’ya giriş yeri olan bu iskeledeki etkinliği önleyemediler.
Ekonomi
Önemli bir bölümü kırsal kesimde yaşayan il halkı geçimini daha çok tarım, tarıma dayalı sanayi, ticaret ve ormancılıktan sağlar. Yetiştirilen başlıca ürünler şekerpancarı, buğday, arpa, patates, mısır, çavdar, kendir, elma, domates, kestane, erik, kiraz, ceviz, dut, üzüm, lahana, karpuz ve kavundur. Dar kıyı şeridindeki düzlüklerle alçak dağ eteklerinde de az miktarda fındık, zeytin ve mandalina üretilir.
Kastamonu ilinin iç kesimleri hayvancılık yapmaya oldukça elverişlidir. İlde en çok koyun, kıl keçisi, sığır ve manda yetiştirilir. Kıyı halkının bir bölümü de balıkçılıkla uğraşır.
Orman varlığı açısından zengin bir il olan Kastamonu’da, orman içi köylerinde yaşayan halkın bir bölümü mevsimlik işçi olarak bu ormanlarda çalışır.
İl sanayisi tarıma dayanır. Başlıca sanayileri şeker, un, dokuma, kâğıt ve yem fabrikalarıdır. Bunun yanı sıra hayvansal ürünlerin değerlendirildiği et kombinası ile bir süt ürünleri işletmesi de vardır. Ayrıca başta Cide olmak üzere ilin çeşitli yörelerinde orman ürünlerini işleyen birçok fabrika kurulmuştur. Kastamonu ilinin kıyı kesiminde bazı tekne yapım yerleri vardır.
Kastamonu, yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin bir ildir. Bu topraklarda taşkömürü, linyit, cıva, bakırlı pirit ve manganez yatakları vardır. Küre’den çıkarılan bakırlı pirit, burada kurulan tesislerde değerlendirilir.
Doğal değerler açısından da zengin olan Kastamonu ilinde birçok koruma alanı ayrılmıştır. Bunların başlıcası 1976’da İlgaz Dağı’nın 1.088 hektarlık bir bölümünde kurulan Ilgaz Dağı Milli Parkı’dır. Bu parkın bir köşesinde bir alabalık üretme istasyonu kurulmuştur. Ayrıca bazı koruma alanlarında da geyik ve karacaları üretme çalışması yapılır. İlde birçok orman içi dinlenme yeri de vardır.
Toplum ve Kültür
Tarihi boyunca Pers, Yunan, Roma kültürlerinden etkilenen Kastamonu ve çevresi günümüzdeki yapısını, yöreye Türkler egemen olduktan sonra kazanmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin uç bölgesini oluşturan Kastamonu’da göçebe Türkmenler çoğunluktaydı. Moğol istilası uçlardaki bu Türkmen kümelenmesini daha da artırdı.
Kastamonu ilinin başlıca el sanatları dokumacılık, yazmacılık, urgancılık ve dericiliktir. Günümüzde özgünlüğünü yitiren ünlü Kastamonu yazmaları daha çok kuş, horoz, geyik ve at motiflidir. İldeki başlıca eğitim ve kültür kurumlan Ankara Üniversitesi’ne bağlı Kastamonu Meslek Yüksekokulu ile Kastamonu Eğitim Yüksekokulu’dur.
Türkiye’nin çağdaşlaşma sürecinde Kastamonu’nun ayrı bir yeri vardır. Cumhuriyetin ilanından sonra ülkenin çeşitli yörelerine yaptığı gezilerden birinde Kastamonu ve İnebolu’ya gelen Mustafa Kemal 24 Ağustos 1925’te Kastamonu halkının karşısına Panama şapkasıyla çıktı. Böylece kıyafetteki çağdaşlaşmanın ilk adımı Kastamonu’da atılmış oldu. 1950’de ziyarete açılan Kastamonu Müzesi’nin bir bölümü Mustafa Kemal’in 1925’te Kastamonu’ya gelişiyle ilgili anıları belgeleyen fotoğraflara ayrılmıştır. Müzenin öteki bölümlerinde ise Kastamonu ile çevre illerde yapılan kazı ve araştırmalarda ele geçirilen arkeolojik buluntular sergilenmektedir.
İl Merkezi: Kastamonu
Kentin adının, Bizans hanedanlarından Komnenoslar tarafından burada yaptırılan bir kaleden geldiği ileri sürülmektedir. Latince Komnenos Kalesi anlamında Kastra Komneni olarak adlandırılan yerleşme, Bizans dönemi sonlarında Kastamonia ve Kastamon, Candaroğullan döneminde de Kastamoniya adıyla anılmış, bu ad daha sonra Kastamonu’ya dönüşmüştür.
Kastamonu kenti beylikler döneminde gelişerek önemli bir kültür merkezi oldu. Önce Çobanoğulları’nın ardından Candaroğulları’nın merkezi olan kentte camiler, medreseler, şifahaneler, hamamlar yaptırıldı. O dönemlerden kalan Atabey Camisi, Yılanlı Şifahane olarak da anılan Pervaneoğlu Ali Şifahanesi ve İsmail Bey Külliyesi anılmaya değer yapıtlardan üçüdür. Kastamonu kenti Osmanlılar döneminde de kültür merkezi olma özelliğini korumuştur. Bu kentte sancak beyliği yapan Cem Sultan çarşıya bir bedesten yaptırmış, daha sonra Mimar Sinan’ın yaptığı Ferhad Paşa Camisi, Sinan Bey Camisi ve Yakup Ağa Külliyesi Kastamonu’nun anıtsal yapılar dizisine katılmıştır.
İlin orta kesiminde yer alan kentin tarihsel çekirdeği ünlü Kastamonu Kalesi’nin sur içi ile yamaçlarındadır. Bu eski yerleşme alanı, Karaçomak Deresi’nin batı kesimindedir. 14. yüzyılda sur dışına taşmaya başlayan yerleşme, Osmanlı döneminin ilk evresinde ordunun bazı gereksinmelerini karşılamak amacıyla yapılan üretim etkinlikleri nedeniyle canlanarak büyüdü ve derenin doğu kesimine doğru gelişti. Daha sonra kale yamacındaki konutları terk edenler kentin düzlükteki yeni yerleşme alanlarına taşındı. Giderek güneye ve kuzeye doğru gelişen kentin genellikle batı yakasında ticarethaneler, doğu yakasında da yönetsel ve resmi yapılar yer alır. Eski kentte yer alan ve yörenin tipik mimari özelliklerini taşıyan bahçe içindeki eski evlerin korumaya alınması düşünülmektedir.
Kastamonu kenti ilin başlıca ticaret, hizmet, sanayi ve yönetsel merkezidir. İnebolu’ yu Ankara’ya, Sinop’u da Karabük’e bağlayan karayolları kentte kesişir.
Kentin nüfusu 46.986’dır (1985).
Kastamonu İline İlişkin Bilgiler
Yüzölçümü: 13.108 km2.
Nüfus: 450.353 (1985).
İl Trafik No: 37.
İlçeler: Kastamonu (merkez), Abana, Araç, Azdavay, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, Daday, Devrekâni, İhsangazi, İnebolu, Küre, Pınarbaşı, Şenpazar, Taşköprü, Tosya.
İlgi Çekici Yerler: İlgaz Dağı Milli Parkı; Kadı Dağı, Soğuksu, Açıkmaslak, Acısu, Kanlıgöl, Dipsizgöl, Üçoluklar, Yaralıgöz, Yeşilyuva, Karşıyaka, Ginoğlu, Masruf Deposu, Geriştepe ve Limanüstü orman içi dinlenme yerleri; Timonion ve Pompeiopolis ilkçağ kent kalıntıları; Kastamonu Kalesi; Pervaneoğlu Ali Şifahanesi (Yılanlı Şifahane); Atabey, İbn Neccar, Halil Bey, Mahmud Bey, Nasrullah, Sinan Bey, Şeyh Şaban-ı Veli, Kötürüm Bayezid, Hoca Şemseddin, Kasım Bey ve Abdurrahman Paşa camileri; İsmail Bey ve Yakup Ağa külliyeleri; Münire Medresesi; Atabey, Aşir Efendi, Deve, İsmail Bey ve Urgan hanları; Nasrullah Köprüsü ve Taş Köprü; Gökçeağaç'taki kervansaray; Kastamonu Müzesi.