Kibrit Otu
Dünyanın hemen her yerinde yaygın olan, ama en çok tropik bölgelerdeki dağlık ve ormanlık kesimlerde bulunan kibrit otlarının (Lycopodium) 200 kadar türü vardır. Çoğu toprakta bazıları ise başka bitkilerin üzerinde epifit olarak (yani başka bitkilerden yalnızca destek sağlayan ama, asalak olmayan) yaşayan bu çokyıllık bitkilerin genellikle sürünücü özellikteki gövdeleri çatallı bir dallanma gösterir. Gövdeler ara ara yukarı doğru dik sürgünler (dallar) uzatır. İyice küçülerek iğne ya da pul biçimini almış yapraklar gövdelere sarmal olarak dizilmiştir. Çoğunlukla dal uçlarında toplanan sporkeseleri kozalağı andıran başaklar (strobil) oluşturur. Başaklardan çevreye saçılan sporlar toprağa düştüğünde çimlenerek gametofit denen bir bitkiciğe, bu da ürettiği sperma ve yumurta hücrelerinin döllenmesiyle yeni bir kibrit otuna dönüşür. Yani kibrit otlarının yaşam çevriminde önce spor, sonra gamet (sperma ve yumurta hücresi) üretilen evreler dönüşümlü olarak birbirini izler. Kibrit otlarına yaygın olarak “kurtpençesi” de denir.
En yaygın türlerden biri olan adi kibrit otu (Lycopodium clavatum) Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da, Türkiye’de ise Kuzeydoğu Anadolu’nun özellikle dağlık kesimlerinde yetişir. Sürünücü gövdesinin uzunluğu bazen 3 metreye erişebilen bitkinin olgun sporları kurutularak bazı deri hastalıklarının, özellikle de bebeklerdeki pişiklerin tedavisinde kullanılır. Bu toz Anadolu’da “göbektozu” adıyla anılmaktadır. Kuzey Amerika’nın nemli ormanlarında ve kayalık bölgelerinde yetişen bir türün (Lycopodium lucidulum) sporkeseleri başaklar oluşturmayıp dallara dağınık olarak yerleşmiştir.
Kibrit otları 300 milyon yıl öncesinden, yani Karbonifer Dönem’den günümüze ulaşan en eski bitkilerdendir. Bunların o dönemde yaşamış olan akrabalarının pek çoğu günümüzdekilerle kıyaslanamayacak ölçüde iri hatta ağaç boyutunda bitkilerdi.