Kılıç
Kılıç, 20. yüzyılın ilk yarısına kadar göğüs göğüse savaşta kullanılan başlıca silahtı. Kılıç tarih boyunca yalnız silah olarak değil bir güç ve egemenlik simgesi olarak da önem taşıdı, pek çok kavram ve deyimin kaynağı oldu. Osmanlı padişahlarının törenle kılıç kuşanması Türkler’de kılıca verilen önemin bir göstergesidir. Şövalyelik sanının kılıçla verilmesi de batıda kılıca verilen değere örnek olarak gösterilebilir. Kılıç savaşçılık onurunun simgesi olmuş; yenilen komutanın yenene kılıcını teslim etmesi geleneği yüzyıllarca sürmüştür.
Kılıçlar, kesici ve dürtücü olmak üzere iki biçimde kullanılır ve bu amaçlara uygun özellikleri vardır. İlk kılıçların Tunç Çağı’nda yapıldığı sanılmaktadır. Bakır ve tunçtan yapılan bu kılıçlar basit bir kesici gövde ile onun uzantısı olan bir kabzadan (sap) oluşuyordu. Daha sonraları kılıçlar demir ve çelikten yapılmaya başlandı ve kabzaya kullananın elini koruyan bir siperlik eklendi. Demire su verme yoluyla çelik elde edilmesi kılıç yapımının önemli bir zanaat dalı olmasına ve gizemli bir ustalık olarak görülmesine yol açtı. Böylece bazı düşsel ya da gerçek kahramanların kılıçları da kendileriyle birlikte efsaneleşti. Hz. Ali’nin çatal uçlu kılıcı Zülfikâr ile Kral Arthur’un Excalibur’u en çok sözü edilen kılıçlar oldu.
Ortaçağda Avrupalı şövalyelerin iki elle tutarak kullandıkları ağır kılıçları vardı. Doğuda ise hem kesici, hem de dürtücü olarak kullanılan eğri ağızlı kılıçlar yaygındı. Ateşli silahların ortaya çıkışıyla vücut zırhlarının işlevini yitirmesi Avrupa’da da kılıçların incelip hafiflemesine yol açtı. Türkler ’in akınları sırasında Avrupa’ya giren pala denen eğri ağızlı kılıçlar da biçim değiştirerek süvari kılıcına dönüştü. Bu kılıçlar günümüzde eskrimde kullanılan kılıcın atasıdır. Bir başka eskrim silahı olan epe de 16. yüzyılda İtalyanların yaptığı rapier’den geliştirilmiştir.
Ateşli silahların gelişmesi kılıcın askeri önemini azalttı, I. Dünya Savaşı’nda süvarilerin kılıç taşıdıkları ve ara sıra kullandıkları görüldüyse de, II. Dünya Savaşı’nda yalnız Japon subayları kılıç kullandı. Onlar için kılıcın kutsal bir değeri vardı. Samurayların gözde silahı olan kılıç babadan oğula miras kalırdı. Nepalli Gurkhalar’ın geleneksel silahları ise eğri ağızlı büyük bir bıçak olan kukri'du.
Pek çok halkın kültüründe geleneksel kılıç dansları vardır. Bu dansların en ilginçlerinden biri Bursa’nın kılıç kalkan oyunudur. İskoçya’nın dağlık kuzey bölgelerinde yaşayanların da ünlü bir kılıç dansı vardır. Bu dansta iki ağzı da kesici uzun ve geniş kılıçlar kullanılır.