Kum ve Çakıl
Kum ve Çakıl, yerkabuğunun parçalanmasıyla ortaya çıkan, küçük kayaç kırıntılarıdır. Çapı 0,06 mm ile 2 mm arasında olan kırıntılara kum, çapı 2 milimetreden daha büyük olan kırıntılara çakıl denir. Çapı 0,06 milimetreden daha küçük olan kırıntılara ise kil denir. Kum ya da çakıl taneleri bir arada gevşek bir malzeme oluştururlar, yani birbirlerinin üzerinden kolayca kayarak dökülürler. Kum taneleri, irilik bakımından tozşeker tanelerine benzer ve büyütece gerek olmaksızın çıplak gözle kolayca görülebilir. Mil ve kil parçacıkları ise çıplak gözle görülemez. Çakıl taneleri bezelye tanesi iriliğindedir, bundan daha büyük de olabilir. Çakıl taneleri büyüklüklerine göre ince çakıl, koca çakıl ve kocataş olarak üçe ayrılır. Halk arasında “çakıl” olarak bilinen genellikle ince çakıldır. Kocataş tanelerinin çapı 250 milimetreden daha büyüktür.
Kum çoğunlukla kuvars minerali tanelerinden oluşur; kumun sertlik ve kimyasal ayrışmaya karşı dayanıklılık özellikleri de bu mineralden gelir. Ama kum tanımı, malzemenin kimyasal bileşiminden çok, tane iriliğine bağlı olduğundan, bu tane büyüklüğündeki bütün malzemelere kum denir. Hawaii Adası’nı çevreleyen kumsallardaki kumun büyük bölümü mercan taneciklerinden oluşur, ama gene Hawaii’deki Kalapana’nın ünlü siyah kumsalını lav kumu oluşturur. Öte yandan ABD’de New Mexico eyaletindeki Beyaz Kum Ulusal Parkı’na adını veren beyaz renkli kum örtüsü, alçıtaşı olarak da bilinen jips minerali taneciklerinden oluşur. Önemli bir demir cevheri olan magnetit mineralinin yanı sıra, zirkon, rutil, monazit ve altın minerallerinden oluşan kumlar da vardır. Öte yandan Güney Afrika kumsallarındaki eski kum ve çakıl çökelleri, önemli birer elmas kaynağıdır.
Yüzeyden toplama ve ayıklama yöntemiyle işletilen maden yataklarına “plaser çökelleri” denir. Bazı çakıl plaser çökelleri, değerli mineral kırıntıları içerir; bu mineraller, akarsuların kayaçları aşındırmasıyla sürüklenmiş ve çakılların arasında birikmiştir. ABD’deki California ve Alaska ile Avustralya’daki Yeni Güney Galler ve Victoria’da, altın içeren çakıl yatakları bulunur.
Platin içeren çakıl yataklarına Rusya’daki Ural Dağlarinda, kalay içeren çakıl yataklarına ise Malezya ve Nijerya ile Avustralya’nın doğusunda rastlanır. Öte yandan Güney Afrika’daki Vaal Irmağı’nın çakılları arasından elmas, Sri Lanka’daki çakıl yataklarından ise safir, yakut ve grena gibi değerli taşlar çıkartılır.
Kum ve çakıl taneleri ana kayaçtan koptuklarında köşeli ve keskin kenarlıdır. Taneler rüzgâr ya da suyla sürüklenirken birbirlerine sürtünerek yuvarlaklaşırlar. Akarsuların taşıdığı kum ve çakıl taneleri denizlere dökülerek kıyılarda birikir; burada dalgaların etkisiyle ileri geri hareket ederek iyice yuvarlaklaşır ve tane iriliklerine göre ayrılır. Rüzgârların sürüklediği kumlar da iyice yuvarlaklaşır ve bunların yüzeyi sürtünme sonucunda aşınarak son derece düzgün bir görünüm kazanır. Eski çökellerdeki kumların yuvarlaklık ve tane iriliğine göre ayrılma yönünden incelenmesi, bunların hangi biçimde çökeldiğinin anlaşılmasını sağlar.
Dünyadaki büyük kum çökellerinin önemlice bir bölümü göl ve akarsuların kıyılarında yer alır; buralarda, rüzgârların sürüklediği kumlar dev kumullar oluşturmuştur. Örneğin, Akdeniz Bölgesi’nin batı kesiminde yer alan Patara kumsalı, bu tür bir kumulu andırır. ABD’nin orta kesimlerinde bir kuşak halinde uzanan yarı çorak arazilerde, geniş alanlara yayılmış durumdaki kumullar akarsu boylarında bulunur. Deniz kıyılarının pek çok kesiminde de, rüzgârın kumsallardan içeri taşıdığı kumlardan oluşmuş kumullara rastlanır; içerilere doğru ilerleyen kum, çoğu verimli araziyi çoraklaştırmıştır. Kurumuş çok eski deniz ve göl çanakları da bugün büyük kumullarla kaplıdır. Dünyadaki büyük çöller, sürekli yer değiştiren geniş kum alanları içerir; bu kumlar, genellikle rüzgârın, daha önceki jeolojik dönemlerdeki kayaçları aşındırması sonucunda oluşmuştur.
Kumların büyük bölümü açık renklidir, çünkü kuvars genellikle beyazdır. Bazı yerlerde demir oksitle örtülmüş kumlar ise sarı ya da kırmızı renklidir. Glaukonit mineralinden oluşan kumların rengi ise yeşildir.
Sanayide en çok kuvars kumundan yararlanılır. Taş ve tuğladan yapılmış binaların duvarları, basınçlı kum püskürtülerek temizlenir. Anıtların üzerine yazı ya da şekil oymak ve bunların üzerindeki boyaları temizlemek için de bu yöntem uygulanır. Bazı zımpara kâğıtları, tutkalla kaplı kâğıt üzerine keskin kenarlı kum taneleri serpilerek hazırlanır. Birçok kentte içme suyu kum filtrelerinden geçirilerek süzülür ve katışkılardan arındırılır. Kum, harç ve betonun temel malzemesidir. Betonda çakıl da kullanılabilir. Kuvars kumunun kullanıldığı en önemli alanlardan biri de cam üretimidir.