Lehçe
Ülkemizin değişik yörelerinde dolaştığımızda insanların aynı dili kullanmalarına karşılık farklı biçimlerde konuştuklarını fark edersiniz. Sözcükleri farklı seslendirip, farklı dilbilgisi kullanan, dahası konuşma sırasında anlayamadığınız sözcükler söyleyen insanlarla karşılaşacaksınız.
Lehçeler, birlikte yaşayıp, birbirleri ile aynı dili konuşan insanların değişik koşullar yüzünden birbirlerinden ayrılmaları sonucunda oluşur. Bir grup insanın öbürlerinden dağ ya da akarsu gibi doğal engellerle ayrılması aynı dilde farklı konuşma biçimlerinin doğmasına yol açabilir. Dil, aile ortamında bile değişikliğe uğrayabilir. Anne ve babanın kullandığı dil ile çocukların dilleri arasında farklılaşmalar olabilir. Bu değişiklikler sonuçta yeni bir lehçeyi oluşturur.
Lehçeler, aynı zamanda, aynı coğrafi alanda yaşayan insanların birbirleri ile çok az iletişim içinde olmaları sonucunda da oluşur. Genellikle toplumdaki en güçlü grubun konuşma türü yaygınlık kazanır ve böylece belirli bir lehçe oluşur.
Dilbilimin lehçeleri inceleyen dalma lehçebilim denir. Lehçelerin oluşum biçimlerini, bölgelere göre dağılışlarını ve özelliklerini inceleyen lehçebilim 19. yüzyılda doğmuştur.
Lehçeler anadilden çok değişiklikler gösterir ve kendi içlerinde yeni birer dil oluşturabilir. Sözgelişi Fransızca, İspanyolca, İtalyanca dilleri Latince’nin lehçeleriydi. Bu durum bizim dilimiz için de geçerlidir. Türkçe’nin tarihsel lehçeleri arasında Karahanlıca, Uygurca ve Göktürkçe’yi sayabiliriz. Azeri Türkçesi, Kırgızca, Türkmence ise Türkçe’nin çağdaş lehçeleri arasındadır.