Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

İngilizce

  • Okunma : 784

İngilizce, Hint-Avrupa dillerinin Germen dilleri öbeğinden dil. Özellikle Büyük Britanya ile Kuzey Amerika'da konuşulmasının yanı sıra, İngilizce günümüzde dünyanın hemen her yerinde ikinci dil olarak kullanılmaktadır. Özellikle anadilleri farklı kişiler, iletişim kuramadıklarında, iletişim aracı olarak İngilizce'ye başvurmaktadırlar.

İngilizce'nin Kökeni. İngilizce (English) sözcüğünün Engl kökeni, V. ve VI. yy'larda Britanya'nın büyük bir bölümünü istila edip sömürgeleştiren Germen kavmi Angllara dayanır. ish ekiyse "... ait,...ın" anlamı katar; sonuç olarak, English-Anglish, "Angllara ait dil", "Anglların dili" anlamındadır.

Angllar, Kuzey Almanya'da, birbirine yakın yerleşmiş, aralarında akrabalık bağları bulunan kabileler halinde yaşarlardı; Saksonlar ve Jutlar (ya da Jütler) de bu kabilelerdendi. Yaklaşık 450 yıllarından başlayarak bu üç halk, Batı Roma İmparatorluğu'nun sona ermesine yol açan büyük akınlara katılarak, yeni topraklar aramak amacıyla Kuzey denizini aşıp Britanya adalarına ulaştılar. Sonra, 50 ya da 60 yıl içinde, adanın yerli halkı Bretonlarla (Britanniler) savaşarak, onları kuzeydeki ve batıdaki, günümüzde İskoçya'ya ve Galler Ülkesini oluşturan topraklara doğru püskürttüler. Anglların, Sak-sonların ve Jutların ele geçirdikleri, topraklar, "Anglosaksonların" toprağı ya da Angle-land, England (İngiltere) adıyla anılmaya başladı. Dillerine de "Anglesakson" dili ya da "Eski İngilizce" dendi.

Bretonların dili Kelt dillerine çok yakındır. Günümüzde konuşulan Kelt dilleri arasında yer alan İrlanda dili (İrlanda Gaelcesi), Galler ülkesi dili, İskoçya Gaelcesi gibi dillerin tümü, Büyük Britanya'da konuşulurken, Britannilerin anadili olan Bretonca, Fransa'nın kuzeybatı kıyılarında konuşulur. Anglosaksonların dili, Germence'nin bir biçimidir. Keltçenin de, Germen dilinin de ortak kaynağı Hint-Avrupa dilleridir. Bununla birlikte V. yy'da Hint-Avrupa dillerinin bu iki dalı birbirinden iyice farklılaşmıştır.

Britanya adalarına yerleşen Anglosaksonlar, başlangıçta, kuzey Almanya'da bıraktıkları akrabalarıyla aynı dili konuşmayı sürdürürlerken, gelip geçen her kuşakla birlikte, günümüzde Kuzey deniziyle birbirinden ayrılan bu iki halkın dil yapıları arasındaki fark gün geçtikçe büyümüştür.

Bir süre sonra, aynı dilin iki farklı lehçelerini konuşur duruma gelmişler, bu gelişme sonucunda Anglosaksonlar ile Germenler birbiriyle ortak iletişim kuramaz hale gelince (VII. yy'a doğru), İngilizce ayrı bir dile dönüşmüş, Anglosaksonlar İngilizce (Eski İngilizce) konuşurlarken, Germen halkı Almanca'nın eski biçimlerini konuşmayı sürdürmüştür.

Eski İngilizce. Günümüzün İngilizce'si, doğrudan doğruya Anglosaksonların konuştukları dilden kaynaklanmakla birlikte, İngilizce son bin yıl içinde öylesine değişikliğe uğramıştır ki, günümüzde Eski İngilizce konuşulsa, duyan biri yabancı bir dil duyduğunu sanabilir.

Normanların fetihleri, Anglosaksonlar döneminden bu yana gerçekleşen sözcük dağarcığındaki değişmeleri açıklar. 1066'dan önce Fransızca'dan alınma yalnızca bir avuç sözcük varken, o tarihten sonra İngilizce'ye onbinlerce Fransızca sözcük girmiştir. Sözgelimi, Germence rice (günümüz Almanca'sındaki Reich sözcüğüne yakındır) yerine Fransızca'da, toprak mülkiyeti kavramını akla getiren ve İngilizce'ye XIII.- XIV. yy'larda geçmiş, realm, dominion, region ya da possession sözcükleri kullanılır.

Fatih William (William I) ve Fransızca konuşan çevresi, İngilizce'yi köklü biçimde etkilemekle birlikte, İngiltere'nin yerli halkının büyük çoğunluğu, istilalardan sonra da İngilizce konuşmayı sürdürmüştür. 1399'da Richard II'nin yerine tahta çıkan Henry IV, Harold ll'den sonra, anadili Fransızca değil İngilizce olan ilk kraldır. Günümüz İngilizce'sinde, "dana", "sığır", "kuzu" ve "domuz eti yemeği" anlamında kullanılan veal, beef, muttorı ve pork sözcüklerinin tümü Fransızca kökenlidir ve Normandların şatolarında yenilen yemeklerden kaynaklandıkları sanılmaktadır. Buna karşılık İngilizce'de aynı hayvanların adları olan calf, celf, ox, sheep ve swine sözcükleri, Norman. derebeylerinin şatoları dışındaki arazilerde yaşayan İngilizce konuşan çiftçilerin dilinden gelen Anglosakson kökenli sözcüklerdir.

Bununla birlikte, Fransızca'dan geçmiş pek çok sözcüğe karşın, İngilizce kimliğini korumuş, Fransızca'nın bir lehçesi olmaktan kurtulmuştur. Özellikle, sözcük dağarcığının tersine, İngilizce'nin dilbilgisi Fransızca'dan neredeyse hiç etkilenmemiş ve dilbilgisinde Anglosakson döneminden çok önce başlamış gelişmeler, sonra da varlığını, kesintisiz sürdürmüştür. Dolayısıyla, günümüzün İngilizce'sinin dilbilgisi yapısı Fransızca'dan çok Almanca'ya benzer.

Orta İngilizce. 1066 yılı, İngiltere halkı için hiçbir biçimde dil değişikliğini vurgulamasa da, bu tarih, en azından İngilizce'nin iki dönemi (Eski İngilizce ile Orta İngilizce) arasında bir sınır oluşturur. Orta İngilizce, Fransızca sözcük dağarcığında sayısal bir artışla nitelenir; ama asıl ayırıcı özellik, bükümlenmenin bu dönemde yok olmasıdır.

Basımcılığın İngilizce'ye etkisi. 1066 gibi kolay anımsanmayan bir tarih olan 1476 da, İngiliz dili için 1066 kadar önemlidir. 1066 yılı Eski İngilizce ile Orta İngilizce arasında ayrıntılı bir çizgi oluştururken, 1476 yılı, Orta İngilizce'yi, "Modern İngilizce" denilen yakın dönem dilinden ayırır. 1476'da İngiliz basımcı William Caxton Londra'da ilk basımevini kurmuş, o tarihten önce yazım, telaffuzdaki değişiklikleri yansıtırken, baskı yazımı dondurup, kalıplaşmaya götürmüş ve İngilizce, bu evreden sonra, Caxton'un yazıya geçirdiği biçimde telaffuz edilmeye başlanmıştır.

Baskının söyleyiş biçimi üstünde etkisi gerçekten çok önemlidir; çünkü basımcılığın gelişmesine kadar kitaplar elle kopya edilerek çoğaltılmış ve çoğaltıcıların telaffuzları birbirine benzemediğinden, kitabın her kopyası ötekilerden farklı olmuştur. Caxton aynı kitabın özdeş kopyaları olduğu varsayılan yüzlerce kopyayı saf dışı bırakınca, yazım sistemi de bir anda İngiltere'nin her yanında geçerli olmuş, okuyucular bu yazım sistemine alışınca, Caxton'dan sonraki basımcılar da, yayınladıkları kitaplarda onun yazım biçimlerine uymuşlardır. Rastlantısal değişikliklerle yazımda ortaya çıkan yenileşmeler bir yana, basımcılar Caxton'un XV. yy. Londra'sında ortaya koyduğu yazım sistemini kullanmayı sürdürmüşlerdir.

Günümüzde İngilizce. Modern İngilizce'nin başlangıç döneminin, İngiltere'de ilk kitabın basılış tarihi olan 1476 olduğu kabul edilirse de, günümüzdeki İngilizce'nin tam anlamıyla biçimlenmesinin, Graham Bell'in telefonu, Thomas Alva Edison'un gramafonu bulduğu 1876 ya da 1877'den sonra başladığı söylenebilir. Bu buluşlar ile onları izleyen buluşlar (radyo, sinema, televizyon) konuşma dili üstünde etkili olmuş, yazılı basın da aynı etkiyi yazımda gerçekleştirmiştir. 1876'dan önce dili konuşanlar, yalnızca çevrelerindeki kişiler tarafından işitilirken, günümüzde bir radyo ya da televizyon spikerinin "karşısında", dünyanın dört bir köşesine uzanan sonsuz bir dinleyici kitlesi vardır.

İngiliz İngilizcesi'yle (Büyük Britanya'da konuşulan İngilizce) Amerikan İngilizcesi (ABD'de konuşulan İngilizce) daha XVII. yy. başında, Amerika'daki İngiliz sömürgelerinin kurulmasıyla farklılaşmaya başlamış, dünyanın her yöresinde, giderek birbirine daha çok benzeyen Kanada İngilizcesi, Avustralya İngilizcesi, Güney Afrika İngilizcesi gibi İngilizce'nin farklı biçimleri ortaya çıkmıştır.

Dört yüzyıldan kısa bir süre içinde, Elizabeth döneminde İngilizce Kuzey denizinin küçük adalarından birinin bir köşesinde ancak birkaç milyon kişinin konuştuğu bir dilken, günümüzde yüz milyonlarca kişinin konuştuğu bir dile dönüşmüştür; bir o kadar kişi de ikinci dil olarak İngilizce'yi konuşmaktadır. Öbür diller, sözgelimi İspanyolca da İngilizce kadar hızlı bir yayılma göstermiş olmakla birlikte, İngilizce günümüzde, iş dünyasında, diplomaside, bilim ve sanatlarda evrensel bir dil olma yolundadır.

İngilizce'nin bu üstünlüğü dilbilgisi ya da yapı olarak üstün olmasından gelmez. Tersine İngilizce, sayısız kuraldışı yönleriyle, dilbilgisi kurallarındaki istisnalarla, zor bir dil sayılır. Sözcük dağarcığı herhangi bir dilinkinden çok fazladır; üstelik her gün yeni sözcükler eklenmektedir. Bunun son örneklerinden biri, Fransızca kökenli detente (siyasette yumuşama) sözcüğüdür.

AMERİKANCA

ABD'de konuşulan İngilizce'ye Amerikan İngilizcesi, Amerikan dili ya da Amerikanca denir. Amerikan ingilizcesi'nin de ayrı lehçeleri vardır (ABD'nin Güney eyaletlerinde konuşulan lehçe gibi). Amerika Amerikancası'nın her lehçesinin de, İngiltere İngilizcesi'ne göre ayırıcı nitelikleri bulunur.

İki dil arasındaki farklılaşmanın görünürdeki temel nedeni, görsel medyanın olağanüstü etkisidir; ancak iki ülke de birbirlerinin dilsel özelliklerini almaya gün geçtikçe daha eğilimli görünmektedirler. Günümüzde Amerikanca ve İngiltre İngilizcesi arasındaki fark, özellikle vurgulamadadır: Ses tınısı, tonlama, vb.