Steno
İnsanlar sözcükleri konuşma hızıyla kâğıda geçirmek istediklerinde “işaret yazısı” da denen stenoyu kullanırlar. Steno, harf, sözcük ve terimleri özel işaret ve çizgilerden yararlanarak daha hızlı yazma yöntemidir. Stenonun nokta, daire, yarım daire, daire parçaları, kısa ve uzun düz çizgilerden oluşan özel işaretlerine monogram adı verilir.
Bazı tarihçilere göre, steno ilk kez Eski Yunan tarihçisi Ksenophon (İÖ yaklaşık 431- 350) tarafından ünlü düşünür Sokrat’ın anılarını yazarken kullanılmıştır. Ama stenonun yaygınlaşması Roma İmparatorluğu dönemine rastlar. Roma’da parlak konuşmalarıyla ünlü devlet adamı Cicero’nun söylevlerini yazıya geçiren azatlı köle Marcus Tullius Tiro’nun bulduğu sistem kısa sürede yaygınlaştı, okullarda okutuldu ve Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra da birkaç yüzyıl kullanıldı. İlk Hıristiyanların yargılandığı mahkemelerin
çoğunda tutanaklar steno ile yazıldı.
Modern steno İngiltere’de 1588’de doktor Timothy Bright tarafından geliştirildi. Sonraki 250 yılda başka sistemler de kullanıldı. Bunlardan biri de 1626’da Thomas Shelton’ın bulduğu sistemdir. Samuel Pepys ünlü güncesini tutarken bu sistemi kullandı.
Isaac Pitman’ın 1837’de bulduğu yeni sisteme kadar steno yaygın biçimde kullanılmadı. Seslere dayanan bu yazı sisteminde Pitman sözcükleri yazıldıkları gibi değil, söylendikleri gibi kâğıda geçirdi. Gregg stenosu, İrlandalı John Robert Gregg tarafından 1888’de geliştirildi. ABD’ye göç eden Gregg, sistemini burada da tanıttı. Bugün dünyada yaygın olarak kullanılan Pitman ve Gregg steno sistemleri İngilizce dışındaki dillere de uyarlanmıştır. İngilizce konuşulan yerlerde daha çok Pitman ve Gregg, Fransızca konuşulan yerlerde ise Duploye sistemleri yaygındır.
Türkiye’de steno cumhuriyetin ilanından sonra gazetecilik ve sekreterlik okullarında, özel sekreterlik kurslarında ders olarak okutulmaya başlandı. Yukarıda stenonun özel işaretleri olan monogramlar kullanılarak yazılmış sözcüklerden örnekler verilmiştir.