Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Mardin

  • Okunma : 434
Mardin Resim

Hemen tümü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sınırları içinde kalan Mardin ili topraklarının yalnızca doğudaki küçük bir bölümü Doğu Anadolu Bölgesi’nin sınırları içindedir.

    Anadolu’yu Mezopotamya’ya bağlayan yolların geçtiği Mardin yöresi, çok eski bir yerleşim alanıdır. Bu yerleşim yerlerinden en önemlilerinden biri, Artuklular’dan kalma tarihsel yapılarıyla ünlü Hasankeyftir, Hasankeyf eskiden suyolu olarak da yararlanılan Dicle Irmağinın kıyısında kurulmuştur ve günümüzde Mardin ilinin Gercüş ilçesine bağlı bir bucak merkezidir. Korunmaya alınmış olmasına karşın, Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) alt projelerinden Ilısu Barajı’nm yapımı gerçekleştirildiğinde bu tarihsel yerleşim yeri baraj gölünün suları altında kalacaktır. Oysa buradaki tarihsel yapılar ve kalıntılar yeterince araştırılıp değerlendirilememiştir.

Doğal Yapı

Yüksekliği hiçbir kesimde 1.500 metreyi aşmayan Mardin ili topraklarının büyük bölümü orta yükseklikteki bir eşik alanın üstünde yer alır. Diyarbakır havzasını Mezopotamya’nın kuzeyinde yer alan düzlüklerden ayıran bu engebeli alan, Mardin-Midyat Eşiği adıyla anılır. Doğuda Dicle Irmağı vadisinden, batıda Karacadağ’a kadar uzanan bu eşik alan jeolojik açıdan çok eski topraklardan oluşur. Mardin-Midyat Eşiği’nin kuzeydoğusunda yer alan Akçadağ’ın 1.416 metreye ulaşan doruğu ilin en yüksek noktasıdır. Mardin ilinin doğu kesimini Cudi Dağı, kuzeybatı kesimini de Karacadağ’ın güney uzantıları engebelendirir.

    Mardin ili topraklarından kaynaklanan sular Dicle ve Fırat ırmakları aracılığıyla Basra Körfezi’ne ulaşır. Dicle Irmağı’na katılan başlıca akarsular Bağlıca, Savur ve Habur çaylarıdır. Büyükdere, Gümüş Çayı ve Çağçağa Suyu ise Suriye topraklarına geçtikten sonra birleşerek Fırat Irmağı’na katılır. Konumu kabaca bir çekici andıran il topraklarının darlaşan doğu kesiminin doğusunda Hezil, güneyinde Habur çayları, batısında Dicle Irmağı doğal sınır oluşturur. Habur Çayı’nın Dicle’ye katıldığı noktada Türkiye, Irak ve Suriye birbirine komşu olur. İlin bu uç kesimi dışındaki büyük bölümünün doğu ve kuzeydoğusunda Dicle Irmağı, batısında da Büyükdere doğal sınır oluşturur. İl sınırları içinde önemli doğal ya da yapay göller yoktur.

    Hava sıcaklığı bazı yazlar 40°C’nin üstüne çıkan, bazı kışlar da — 10°C’nin altına düşen Mardin ili, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kara ikliminin etkisi altındadır. Orta yükseklikteki bir eşik alanın üstünde yer alması nedeniyle kuzey ve batısındaki illere oranla daha çok yağış alır. Bu özelliği nedeniyle Mardin-Midyat Eşiği’nde nüfus yoğunluğu çevresindeki alanlardan daha fazladır. Mardin
ilinin doğal bitki örtüsü bozkır (step) görünümündedir. Kuzey kesiminde ve özellikle Mazı Dağı’nda (1.252 metre) meşe topluluklarına rastlanan ilin güney kesiminde yer yer zeytinlikler vardır.

Tarih

İÖ 3000’lerde Hurriler’in yurdu olan Mardin yöresinde İÖ 14. yüzyıl başlarında Mitanniler bir devlet kurdu. Daha sonra Hititler’in denetimine giren bu topraklar, İÖ 13. yüzyılda Asurlular’a bağlandı. İÖ 12. yüzyılda güneyden gelen Aramiler’in yerleştiği yöre, Medler’in eline geçtikten sonra İÖ 6. yüzyıl başlarında Babil, bu yüzyılın sonlarında da Pers egemenliğine girdi. İÖ 4. yüzyılda Makedonya Krallığinın sonra da Selevkos Krallığı’nın sınırları içinde kalan yöredeki başlıca yerleşim yerlerinden biri olan Nisibis’te (Nusaybin) Partlar İÖ 3. yüzyılda bir ticaret kolonisi kurdu. Mardin yöresinde yaşayan Aramiler, İS 38’de Hıristiyanlık’ı ilk olarak kabul eden halk topluluğudur. İS 2. yüzyılda Roma’ya bağlanan Mardin, Roma ve Bizans dönemlerinde 7. yüzyıla kadar sık sık Sasani saldırısına uğradı. Mardin yöresi bu yüzyılda Araplar’ın egemenliğine girdi ve daha sonra Hamdaniler ile Mervaniler tarafından yönetildi. 12. yüzyılda Hasankeyf’i ele geçiren ve bir kolu daha sonra Mardin’i, bir kolu da Harput’u merkez edinen Artuklular’ın yöredeki yönetimi Selçukluların,
Eyyubiler’in, Harezmşahlar’ın, Anadolu Selçuklularinın ve Timur’un denetimine karşın 15. yüzyıl başına kadar sürdü. Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevi egemenliklerinden sonra Mardin yöresi, 1517’de Osmanlı topraklarına katıldı.

Ekonomi

Mardin ilinde ekonomik yaşam tarımsal üretime bağlıdır. Başlıca ürünler buğday, kırmızı mercimek, üzüm, arpa, karpuz, kavun, domates, patlıcan, pamuk ve nohuttur. Türkiye kırmızı mercimek üretiminin yaklaşık yüzde 33’ü Mardin ilinde gerçekleştirilir. Çok miktarda küçükbaş hayvan yetiştirilen Mardin ilinde hayvancılık başlıca gelir kaynakları arasında yer alır. Koyunun yanı sıra kıl keçisi ve yöreye özgü bir çeşit Ankara keçisi de yetiştirilen ilde bu hayvanlardan elde edilen yün, kıl ve tiftik gibi hayvansal ürünler dokumacılıkta kullanılır. İlin iç kesimlerindeki bazı yörelerde sığır yetiştiriciliği de yapılır.

    Sanayinin gelişmemiş olduğu Mardin ilinde un, yem, şarap, çimento, boru, çırçır, bitkisel yağ, yün ipliği, pamuk ipliği ve hah fabrikaları vardır. Et ve süt ürünlerini işleyen, dericilikle uğraşan işyerlerinin yanı sıra ilde küçük sanayi atölyeleri de bulunur.

    Mardin ili demiryolu ve gelişmiş karayolu ulaşım olanaklarıyla ülkenin öteki yörelerine bağlanır. İlin güney kesiminden geçen E-24 Karayolu ile bu yolun ulaştığı Irak sınırındaki Habur sınır kapısı, karayolu taşımacılığı ve ticaret açısından Türkiye çapında önem taşır.

    Yeraltı kaynakları açısından zengin olmayan il topraklarında asfaltit ve fosfat yatakları vardır. Mazıdağı ilçesindeki fosfat yatakları Etibank’a bağlı bir kuruluş tarafından işletilir.

Toplum ve Kültür

Hıristiyanlık’ın ilk dönemlerinden 1932’ye kadar Mardin kenti Süryaniler için önemli bir dinsel merkez olma özelliğini korudu. Aziz Petrus aracılığıyla Hıristiyanlık’ın yayılması sırasında bu dini ilk benimseyen topluluk olan Mardinli Aramiler, puta tapan soydaşlarından ayırt edilmek için “Suriyeli” anlamında Süryani adını aldılar. Mardin'deki Deyrü’z- Zafaran Manastırı 493’te yaptırıldı. Bu manastırla birlikte Midyat yakınındaki Kartmin Manastırı da Süryaniler için önemli bir dinsel merkezdi. Baskılar nedeniyle yüzyıllarca yer değiştirmek zorunda kalan Süryani Patrikliği 1293’te Deyrü’z-Zafaran Manastırina taşındı. 18. yüzyılda Katoliklik’i benimseyen Süryaniler’in dinsel merkezi de Mardin’deki Meryem Ana Kilisesi’dir. Mardin’deki Deyrü’z-Zafaran Manastırinın bir özelliği de 52 Süryani patriğinin mezarlarının burada bulunmasıdır. Süryaniler açısından önemli kültürel merkezlerin yer aldığı bu yöreye daha sonra gelen Artuklular, Mardin, Hasankeyf ve Kızıltepe’yi önemli mimari yapılarla süslediler. Artuklular döneminin zenginliğini ortaya koyan bu yapılardan birçoğu günümüzde de ayaktadır. Mardin ili yöresinde elde edilen arkeolojik buluntular ile çevreden derlenen etnografik yapıtlar, 1385 tarihli bir Artuklu yapısı olan Zinciriye Medresesi’nde 1945’te oluşturulan Mardin Müzesi’nde sergilenir.

    Mardin iline özgü başlıca geleneksel el sanatları dokumacılık, bakırcılık ve kuyumculuktur. Osmanlı döneminde saraya ipekli, tül ve kumaş gönderecek kadar gelişmiş olan dokumacılık günümüzde önemini yitirmiştir. Bakırcılık ve kuyumculuk günümüzde de önemini koruyan uğraşlardır. Mardin’in bakırdan yapılan başlıca ürünleri “Mardin atkılı ibriği” , “Musul ibriği” ve “Barzani ibriği” gibi adlar alan değişik biçimli ibrikler, hamam gereçlerinin taşınmasında kullanılan ve “kildan” denen kutular, “mırra” adıyla anılan acı kahvenin kaynatılmasında kullanılan güğümler, cezveler ve mangallardır. Kuyumculuk daha çok Süryaniler’in uğraştığı bir el sanatıdır. Bu uğraşın merkezi sayılan Midyat’ta özellikle gümüşün işlenmesiyle üretilen birçok hediyelik eşya ve ziynet eşyası büyük kentlere satılır.

İl Merkezi: Mardin

Kesin olarak ne zaman kurulduğuna ilişkin yeterli bilgiye rastlanmayan kentin adı Roma kaynaklarında Maride olarak geçer. Persler’in Marde, Bizanslılar’ın Mardia dediği kent, Süryaniler tarafından “kaleler” anlamında Merdo adıyla anılırdı. Bu adın, kentin yaslandığı tepede yer alan kaleden kaynaklandığı sanılmaktadır. Araplar’ın Maridin olarak andığı kentin adı zamanla Mardin’e dönüştü.

    Tarihi boyunca önemli bir konaklama, ticaret ve kültür merkezi olan kentten Diyarbakır’ı E-24 Karayolu’na bağlayan yol geçer. Bu yol aracılığıyla Şenyurt (eskiden Derbesiye) ve Nusaybin’deki sınır kapılarıyla da ilişki kuran Mardin kenti, kısa bir demiryolu hattıyla Bağdat Demiryolu’na bağlanır. Mardin, Nusaybin’den sonra ilin ikinci büyük kentidir.

    Kentin nüfusu 44.085’tir (1985).

Mardin'e İlişkin Bilgiler

Yüzölçümü: 12.760 km2.

Nüfus: 652.069 (1985).

İl Trafik No: 47.

İlçeler: Mardin (merkez), Cizre, Dargeçit, Derik, Gercüş, İdil, Kızıltepe, Mazıdağı, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Savur, Silopi.

İlgi Çekici Yerler: Germiab Kaplıcası; Mardin ve Hasankeyf kaleleri; Deyrü'z-Zafaran, Mar Behnam ve Mar Mihail manastırları; Hatuniye, Marufiye, Şehidiye, Melik Mansur, Altunboğa, Zinciriye, Kasımiye, Şah Sultan Hatun, Savurkapı ve Harzem Taceddin Mesud medreseleri; Firdevs Köşkü; Hasankeyf Sarayı; Mardin, Hasankeyf ve Kızıltepe ulucamileri; Eminüddin ve Necmeddin külliyeleri; Kale, Hızır (Akkoyunlu), Babü's-Sur (Melik Mahmud), Abdüllatif (Latifiye), Molla Hari (Süleyman Paşa), Şeyh Çabuk, Hamid, Şeyh Mahmud Türki (Şeyh Ali), Pamuk, Kıseyri, Reyhaniye, Arap (Azap), Zairi, Hacı Ömer (Halife), Camiü'r-Rızk ve Koç camileri; Kayseriyye Çarşısı ve Revaklıçarşı; Kervansaray; Hasankeyf İmam Abdullah Zaviyesi; Zeynel Bey Kümbeti; Hasankeyf ve Kızıltepe köprüleri; Mardin Müzesi.

Mardin Resimleri