Mistisizm
Mistisizm ya da gizemcilik, en genel anlamıyla, Tanrı ile ya da herhangi bir kutsal varlıkla içten ve kişisel bir bağ kurma arayışıdır. Mistikler, Tanrı düşüncesi dışındaki tüm düşüncelerden zihinlerini arındırarak Tanrı’ya ulaşılacağına inanırlar. Bazı mistikler, dünyadan ellerini eteklerini çeker ve yalnızlığı seçer. Öbürleriyse insanlardan kopmaz, ama onlarla birlikte yaşarken dünyasal düşüncelerden ve isteklerden uzaklaşmak için kendilerini eğitir.
Mistisizm’e bütün büyük dinlerde rastlanır. Hangi dinden olurlarsa olsun mistiklerin yaşantıları büyük benzerlikler gösterir. Assisili Aziz Francesco, San Juan de la Cruz ve Avilalı Azize Teresa Hıristiyan Mistisizm’inin önemli adlarındandır.
Müslümanlık’ta tasavvuf öğretisini benimseyen sofiler İslam mistikleri olarak tanımlanabilir. Sofiler, kendini Tanrı’ya veren, Tanrı ile insan arasında bir öz birliği olduğuna inanan, Tanrı dışında bir varlık tanımayan kişilerdir. Musevilik içinde Mistisizm’in en önemli temsilcisi Kabala Akımı’dır.
Kabala’nın amacı saflığını yitiren insanlara Tanrı’ya bağlılık duygusunu yeniden kazandırmakdır.
Mistisizm’in asıl yurdu, Hindu dini ve Budacılık’ın ortaya çıktığı Hindistan’dır. Her iki dinde de keşiş ya da kutsal kişiler zamanın, uzayın, değişimin ve ölümün ötesinde var olduğuna inandıklan gerçeğe ulaşmak için meditasyon yöntemleri kullanırlar. Yoga bu yöntemlerin en önemlilerindendir. Bedensel ve zihinsel alıştırmalarla solunum denetlenir, zihin tek bir konuda yoğunlaşır. Bu yöntemle sonunda ruhun Tanrı’yla birleşeceğine inanılır. Hindu için amaç, iç huzura kavuşmak ve sonunda Brahman’la birleşmektir. Budacılar ise, kişisel ayrımların ortadan kalktığı, esenlik ve dinginlik vaat eden Nirvana’ya ulaşmaya çalışırlar. Hindu dini ve Budacılık, Mistisizm’e tüm tapınma biçimleri arasında en yüksek yeri vermiştir. Mistik öğretilerin tüm dinlerde var olmasına ve onları etkilemesine karşın, Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık’ta katı dinsel kısıtlamaların dışına çıkan mistiklere bazen kuşkuyla yaklaşılmıştır.