Muz
Muz, en çok tropik bölgelerde yetiştirilen çok lezzetli ve sevilen bir meyvedir. Anayurdunun Asya olduğu sanılan muz bitkisi (Musa sapientum) ilk kez 16. yüzyılda misyonerler aracılığıyla Orta Amerika’ya götürülmüş, oradan da birçok yere yayılmıştır. Günümüzde Meksika, Jamaika, Kosta Rika, Honduras, Brezilya, Ekvador, Kolombiya, Etiyopya, Gine, Nijerya, Güney Afrika ve Avustralya başta olmak üzere birçok ülkede muz tarımı yapılır. Elde edilen ürünün büyük bir bölümü Batı Avrupa ülkelerine satılır. Ülkemizde de yurtdışından muz satın alınması son yıllarda giderek artmıştır. Türkiye’nin güney kesiminde Antalya, Alanya, Anamur, İçel ve Adana yörelerinde de muz yetiştirilmektedir. Ortalama yıllık üretim 30-35 bin ton dolayındadır.
Muz tıpkı bir ağaca benzese de çoğu kişinin sandığı gibi gerçek bir ağaç değil dev bir otsu bitkidir. Ortalama 3-6 metre arasında boylanan bitkinin gövdesi birbiri üzerine sıkıca sarılmış yaprak saplarından oluşan “yalancı gövdedir”. Gövdenin tepesinde bir buket gibi yanlara doğru açılan iri yapraklar yer alır, bu da bitkiye palmiye ağaçlarını andıran güzel bir görünüm verir. Yaprakların boyu 3 metre, eni 60 santimetredir. Muz meyveleri ortak bir sap üzerine birkaç sıra halinde, yan yana dizilerek iri salkımlar oluşturur. “Hevenk” denen bu sarkık salkımlarda meyveler yukarı doğru kıvrık olarak bulunur. Her meyve kalın, derimsi bir kabukla örtülüdür ve içinde hoş kokulu, yumuşak eti vardır.
Muz aşırı sıcak ve nemli iklimlerin yanı sıra, derin, gevşek ve iyi akaçlanmış toprakları sever. Bu yüzden en iyi tropik bölgelerde yetişir. Muz kök parçalarından çoğaltılır. Bitkisel artıklarla karıştırılarak zenginleştirilen topraklara dörder metre arayla dikilen fideler bir iki yıl sonra ürün vermeye başlar. Her bitki ilk olarak yaklaşık 45 kg ağırlığında tek bir hevenk verdikten sonra ölür. Yerine ertesi yıl yeni bir sürgün fışkırır.
Muz henüz olgunlaşmadan, yani yeşilken hasat edilir. Olgunlaşması için dalında bekletilecek olursa sıcak havanın etkisiyle kabukları kolayca yarılıp içi çürümeye başlar. Bunun için de erkenden toplanan hevenkler serin depolarda bekletilerek olgunlaştırılır. Muz bu sayede özel soğuk hava donanımlı gemilerle tropik bölgelerden denizaşırı ülkelere bozulmadan taşınabilmektedir.
Muz bol miktarda karbonhidrat, potasyum, A ve C vitaminleri içeren değerli bir besin kaynağıdır. En çok çiğ olarak yenir; ama büyük çapta yetiştirildiği bölgelerde ayrıca pişirilir, kurutulur, hatta öğütülerek unundan yararlanılır. Bazen de mayalandırılarak alkollü içki yapılır. Yaprak sapları ise Yerliler’ce saz gibi çatı örtüsü olarak kullanılır.
Muza çok yakın bir tür (Musa paradisiaca) daha vardır ki, bunun bol nişasta içeren iri ve yeşil meyveleri kesinlikle çiğ olarak yenmez; genellikle hindistancevizi sütü ve şekerle birlikte haşlanarak ya da kızartılarak tüketilir. Kurutulup öğütülerek un elde edilen bu muz türü başta Uganda olmak üzere bazı Doğu Afrika ülkelerinin temel besin ürünlerinden biridir.