Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Orta Oyunu

  • Okunma : 332
Orta Oyunu Resim

Orta Oyunu, geleneksel Türk seyirlik oyunlarının başlıcalarından biridir. Karagöz, meddah, kukla gibi öbür geleneksel seyirlik oyunlarla ortak ya da benzer yönleri vardır. Bugün bilinen biçimini 19. yüzyılda almışsa da, başlangıcı hayli geriye gider. Anadolu Selçukluları döneminde karşılıklı konuşmaya dayalı oyunların varlığı bilindiği gibi, Osmanlılar döneminde de çalgılı, danslı, taklitli, gülünç oyunlar özellikle büyük kentlerde yaygındı. Bu oyunların da yer aldığı şenlikleri betimleyen birçok minyatür vardır. Önceleri meydan oyunu, kol oyunu gibi adlarla anılan orta oyunu son biçimini aldığı 19. yüzyılda daha çok zuhuri kolu (sonradan ortaya çıkan oyun) adıyla tanınmıştır.

    Adının da çağrıştırdığı gibi, orta oyunu bir açık alan oyunudur. Ama mevsimine göre kapalı yerlerde de oynanmıştır. “Palanga” denen orta oyunu alanı daire ya da elips biçiminde olur, izleyiciler bu alanın çevresinde sıralanırdı. Kadın izleyicilerin bulunduğu bölüm kafeslerle çevrilirdi. Oyun alanı ip gerilmiş kazıklarla belirlenir, izleyicilerin hemen önündeki bir köşede çalgı takımı yer alırdı. Orta oyununun başlıca dekoru, “yeni dünya” denen ve evi simgeleyen iki üç kanatlı, kafesli bir paravan ile dükkânı simgeleyen iki kanatlı daha küçük bir paravan ve arkalıksız bir iskemleydi. Oyuncular sandık odası adı verilen soyunma odalarından çıkıp bir yanda bırakılan küçük bir aralıktan alana girerlerdi.

    Klasik bir orta oyunu Karagöz oyunundakine benzer biçimde mukaddime (giriş), muhavere (karşılıklı konuşma), fasıl ve bitiş bölümlerinden oluşurdu. Alana önce çalgı eşliğinde oyunun iki ana tipinden biri olan Pişekâr girer, baş çalgıcı sayılan zurnacıyla kısa bir konuşmanın ardından, o gün oynayacakları oyunun adını söyleyerek gösteriyi başlatırdı. İkinci ana tip olan Kavuklu’nun gene çalgı eşliğinde alana girmesiyle başlayan muhavere bölümü kendi içinde ikiye ayrılırdı. Kavuklu ile Pişekâr’ın birbirleriyle tanış çıkmalarıyla sonuçlanan ilk bölüm “arzbâr” adıyla anılırdı. Bunun ardından Kavuklu’nun, sonunda rüya olduğu ortaya çıkan bir öykü anlattığı “tekerleme” bölümü gelirdi. Karagöz oyunundaki gibi asıl oyunla ilgisi olmayan muhavere bölümü izleyicileri gösteriye ısındırmayı amaçlardı. Asıl oyunun yer aldığı fasıl bölümünde Kavuklu sürekli olarak alanda kalır, oyunun konusuna göre sahneye çıkan çeşitli tiplerle güldürücü konuşmalar yapardı. Bu bölümde zaman zaman Pişekâr da alana gelerek ya yeni tipleri Kavuklu’yla tanıştırır ya da oyunun akışını yönlendirirdi. Oyundaki düğüm genellikle, Karagöz oyununda olduğu gibi sarhoş tipinin ortaya çıkmasıyla çözülürdü. Çok kısa olan bitiş bölümünde Pişekâr ile Kavuklu karşılıklı birkaç söz söyledikten sonra, Pişekâr’ın oyunun son bulduğunu açıklaması, işlemiş oldukları kusurlardan ötürü özür dilemesi, gelecek oyunun adını, yerini ve zamanını açıklamasıyla oyun son bulur, Kavuklu ve Pişekâr müzik eşliğinde alandan çıkarlardı.

    Orta oyununda yer alan bütün tipler Karagöz oyununun tipleri gibidir. Ama Karagöz perdesinde gösterilme olanağı olan doğaüstü yaratıklarla, hayvanlar, sandal, araba gibi binek araçları orta oyununda yer almaz. Orta oyunun iki ana tipi olan Pişekâr ile Kavuklu da Hacivat ile Karagöz’ün karakter olarak aynısıdır. Ama Pişekâr ile Kavuklu canlı kişiler olduklarından sözlerini vücut hareketleriyle, yüz mimikleriyle güçlendirmek olanağına sahiptirler. Bu durum öbür tipler için de geçerlidir. Ayrıca bütün tipleri tek kişi tarafından canlandırılan Karagöz oyunu metne daha çok bağlı kalmak zorundayken orta oyunu oyuncuları oyunun akışına göre metinde çeşitli değişiklikler yapabilirler, yeni espriler üretebilirlerdi.

    Orta oyununun oyun dağarcığı da Karagöz oyunuyla büyük benzerlik gösterir. Karagöz’ün dağarcığında 40 kadar oyun yer alırken, orta oyununda saptanabilen oyun sayısı 80’in üstündedir. Bunların büyük bölümü orta oyununun yaygınlık kazandığı 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında oluşturulmuş, nev-icad (sonradan çıkmış) olarak adlandırılan oyunlardır. Cumhuriyetten sonra değişen sanat anlayışına uymayan, gittikçe yaygınlaşan modern tiyatro ile baş edemeyerek yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutan orta oyunu bu gelenekten yetişmiş son oyuncu olan İsmail Dümbüllü’nün ölümüyle (1973) tarihe karışmıştır.

Orta Oyunu Resimleri