Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Satranç

  • Okunma : 316
Satranç Resim

Satranç, iki oyuncu arasında, eşit büyüklükte 64 küçük kareye bölünmüş bir oyun tahtası üstünde, özel taşlarla oynanan bir oyundur. Oyuncular tahtayı aralarına alıp karşılıklı oturduklarında boyuna uzanan karelere sütun, enine uzananlara ise sıra denir. Böylece satranç tahtası üzerinde sekiz sütun ve sekiz sıra vardır. Sütun ve sıralardaki kareler sırayla bir açık ve bir koyu renklidir. Bunlar siyah ve beyaz olarak tanımlanır. Satranç tahtasında çaprazlamasına uzanan aynı renkteki karelere de çapraz denir. Açık ve koyu renkli olan satranç taşlarından beyazları bir oyuncu, siyahları ise öbürü alır. Her oyuncunun, bir şah, bir vezir, iki kale, iki fil, iki at ve sekiz piyon olmak üzere 16’şar taşı vardır.

Oyun Tahtasının Yerleştirilmesi

Oyun başlamadan önce, tahta her iki oyuncunun da sağındaki köşeye beyaz kare gelecek biçimde yerleştirilmelidir. Bundan sonra taşlar dizilir. Beyaz taşları alan oyuncuya en yakın sıranın en sağındaki köşeden başlayarak sırayla kale, at, fil, şah, vezir, fil, at ve kale yerleştirilir. Sekiz piyon ise bu taşların hemen önündeki sıraya dizilir. Siyah taşlar da öbür oyuncuya en yakın sıraya, siyah ve beyaz şah ve vezirler aynı sütunda olacak biçimde sıralanır. Oyuna her zaman beyaz başlar. Bundan sonra, oyunculardan biri öbürünün şahını mat edene ya da oyun berabere bitene kadar sırayla oynanır.

Taşların Hareketi ve Rok

Şah her yönde (sütunlar ve sıralar üzerinde ya da çapraz) bir kare ilerleyebilir. Vezir ise her yönde (sütunlar ve sıralar üzerinde ya da çapraz) istediği kadar çok kare ilerleyebilir. Kale sütun ve sıralar üzerinde istediği kadar çok kare üzerinde ilerleyebilir, ama çapraz hareket edemez. Fil ise çapraz olarak istediği kadar çok kare üzerinde ilerler, ama sütun ve sıralar yönünde hareket edemez. Atın hareketi düz değildir. Sütun ya da sıra üzerinde bir kare, sonra çapraz yönde bir kare olmak üzere ara vermeden iki bölüm halinde hareketini tamamlar. Piyon, öbür oyuncunun bir taşını almadığı sürece, yalnızca sütunlar üzerinde öne doğru ilerleyebilir. İlk hareketinde bir ya da iki kare ilerleme tercihini yapma hakkına sahiptir, sonraki hareketlerinde yalnızca bir kare ilerleyebilir. Satranç taşlarının en güçsüzü olmasına karşın, eğer tahta üstündeki en uzak sıraya ulaşırsa, oyuncunun seçimine göre vezir, kale, fil ya da atın yerine geçebilir. Satranç taşlarının birbirine göre değeri koşullara göre değişir. Ama genelde şöyle değerlendirilebilir: Piyon 1, at ya da fil 3, kale 4, vezir 9. Şah ise en değerli taştır, çünkü mat olduğu zaman oyun biter. Satranç taşlarının bu hareketlerine bazı sınırlandırmalar getirilmiştir. At dışında hiçbir taş kendi renginde ya da öbür renkte rakip taşlardan birinin üzerinden atlayamaz. İki taş hiçbir zaman aynı karede duramaz, yani bir taş kendi renginden bir taşın bulunduğu bir kareye gelemez. Ama, rakip taşlardan birinin bulunduğu kareye hareket edebiliyorsa onu alıp yerine geçer. Alman taş bir daha oyuna dönmemek üzere satranç tahtasından çıkarılır. Piyon dışında tüm taşlar kendi hareket yönlerindeki taşları alırlar. Piyon ise tam önündeki karede duran taşı alamaz (ama boşsa bu kareye ilerleyebilir). Bunun yerine, yalnızca bulunduğu karenin sağ ya da sol çaprazındaki komşu karelerden birinde duran bir taşı alabilir.

    Her taşın normal hareketlerinden başka, her oyunda yalnız bir kez olmak üzere şah ve kale birlikte hareket ettirilerek “rok” yapılabilir. Şah ilk sıra üzerinde sağa ya da sola iki kare ilerletilir; kale de şahın öbür yanındaki kareye geçirilir. Rok, at dışında hiçbir taşın öbürlerinin üstünden atlayamayacağı kuralının dışında kalan ve şahın tek kareden fazla ilerlediği bir harekettir. Eğer şah ya da kale daha önce ilk yerlerinden oynatılmışsa, şah ve kale arasında başka bir taş varsa, şah bulunduğu karede tehdit altındaysa, üstünden geçeceği ya da konacağı karede tehdit altında olacaksa rok yapılmaz. Bir de piyonlar için özel bir hareket vardır. Eğer bir piyon başlangıç yerinden iki kare ilerleyerek çıkış yaptığında, geçtiği birinci kare rakip piyonun taş alma yerine rastlıyorsa, rakip piyon atlanan kareye hareket ederek bu piyon sanki bir kare ilerlemiş gibi onu alabilir. Geçerken alma denen bu hak kullanılmadığında yitirilir.

Şahın Tehdit Altında Kalması ve Mat

Şah dışında tüm taşlar alınabilir. Eğer rakip taşlardan biri şahı alabilecek konuma gelirse şah tehdit altında demektir ve “şah” ya da “kış” terimleriyle belirtilir. Bu durumda ya şah ve rakip taş arasına başka bir taş getirilir ya tehdit eden rakip taş alınır ya da şah tehdit altında olmayan bir kareye ilerletilir. Bu hareketlerden hiçbirine olanak yoksa şah “mat” olur ve mat eden oyuncu oyunu kazanır. Oyuncuların birbirlerini mat edememeleri, sürekli şah çekilmesi, bir oyuncunun aynı hamleyi art arda üç kez yinelemesi, şahın tehdit altında olmamasına karşın oyuncunun hiçbir kurallı hareket yapamaması gibi durumlarda ise oyun berabere sonuçlanır.

Satrancın Tarihçesi

Nerede ve ne zaman ortaya çıktığı bilinmeyen satranç çok eski bir oyundur. Eski İran ve Hint kaynakları satrancın her iki ülkede de en azından 7. yüzyılın ilk yarısından beri bilindiğini göstermektedir. Şah Farsça’da kral demektir, ama satrancın İran’a asıl doğduğu yer olan Hindistan’dan geldiği sanılmaktadır. Buradan yavaş yavaş dünyaya yayılan satranç Avrupa’ya birkaç yüzyıl sonra gelmiştir.

    Büyük bir olasılıkla Kral Canute zamanında (11. yüzyıl) İngiltere’ye ulaşmıştı. Kral Canute’un satranç yüzünden bir rakibini öldürttüğü kayıtlara geçmiştir. Satranç en eski zamanlardan beri ünlü insanların boş zamanlarını değerlendirdiği bir oyun olmuştur. Örneğin, Harun Reşid, I. Richard (Aslan Yürekli), Korkunç İvan ve Napolyon Bonapart’ın satranç oynamaya çok meraklı oldukları bilinmektedir.

    Günümüzde satranç her ülkede oynanmaktadır. Satranca en çok önem verilen ülke ise Rusya’dır. Bu ülkede ve başka bazı Avrupa ülkelerinde devlet yardımı sayesinde satranç önemli ilerlemeler kaydetmiş ve birçok ünlü satranç şampiyonu yetişmiştir. Uluslararası Satranç Federasyonu’nca (FİDE) 1886’dan bu yana bireysel dünya şampiyonası, dünya bayanlar şampiyonası ve 21 yaşın altındakiler için dünya gençler şampiyonası düzenlenmektedir. Yakın geçmişte, ABD’li Bobby Fischer dışında (1972-75) dünya şampiyonlarının hepsi Rusya’lı oyunculardır.

    Satranç, rakiplerin karşı karşıya oturup oynamalarını gerektirmeyen birkaç oyundan biri olduğu için, satranç maçları telgraf, radyo, telefon ve bilgisayar yardımıyla da yapılabilmektedir. İlk kez 1896’da İngiltere ile ABD arasında okyanusun altından geçen telgraf kablosu aracılığıyla satranç maçı yapıldı. Radyo ile yapılan ilk maç ise 1946’da SSCB ile ABD arasında oldu.

    Satranç oyuncularının öbür oyunları oynayanlara göre bir avantajı vardır. Önemli karşılaşmalarda yapılan hamleler kaydedilerek yayımlanır. Usta oyuncuların oyunları kitap halinde basılır. Bunları öğrenmek, yıllardır en iyi satranç çalışma yolu olmuştur. Herhangi bir satranç oyuncusu bunlardan yararlanarak büyük oyuncuların yöntemlerini karşılaştırabilir. Bu öbür oyunların hiç birinde olanaklı değildir. Geleneksel satranç oyununda bazı kısaltmalardan ve işaretlerden yararlanılır: Ş (şah), V (vezir), K (kale), F (fil), A (at), P (piyon); 0 - 0 (şah tarafında rok), 0 - 0 - 0 (vezir tarafında rok) anlamına gelir.

    1954’te kurulan ve bugün 16 kentteki satranç derneklerini bünyesinde toplayan Türkiye Satranç Federasyonu, bir “zihin sporu” olan satrancı ülke çapında yaygınlaştırmak ve Türk satrancını uluslararası düzeyde tanıtmak amacıyla yurtiçinde ve dışında satranç turnuvaları düzenlemek gibi çeşitli etkinliklerde bulunmaktadır.

Satranç Resimleri