Yangın ve Yangından Korunma
Alev, ısı ve ışık oluşturan ateş insanoğlunun yararlı, ama tehlikeli bir yardımcısıdır. Ateş elde edebilmek için yanacak bir yakıt, oksijen (genellikle havanın oksijeni) ve yanmayı başlatmak için yeterli ısı gereklidir. Ateş ve ateşin oluşturduğu ısı, her zaman sıcak alandan daha az sıcak alana doğru hareket eder. Bu hareket üç yolla olur. Bunlar, iletim, konveksiyon (taşınım) ve ışınımdır.
Sıcak bir cisme dokunmuş olan herkes iletim yoluyla yayılan ısının yangına neden olabileceğini bilir. Birçok yangın da öbür iki yolla yayılan ısıdan kaynaklanır. Örneğin, açık havada ateşe çok yakın olarak bırakılan giysiler ateşten ışınım yoluyla yayılan ısıyla tutuşabilir. Konveksiyon yoluyla taşınan ısı da bir kabın içindeki suyun ısınmasına neden olur. Bir yapıda çıkan yangının oluşturduğu ısının dörtte üçü, yükselen sıcak hava akımlarıyla, konveksiyon yoluyla yeni alanlara yayılır. Isının konveksiyon yoluyla yayılması yalnızca sıvılarda ve gazlarda gerçekleşir. İletim yoluyla yayılma ise katilarda, sıvılarda ve gazlarda olabilir; ama en belirgin olarak katilarda gerçekleşir.
Ateşin Bulunması
İnsanların ateş yakmayı ve kullanmayı 460 bin yıl kadar önce keşfettikleri sanılmaktadır. Bu keşif insanoğlunun uygarlığa doğru attığı ilk adımdır.
Belki ilk insanlar ateşi, bir ağaca yıldırım düştüğü zaman gördüler. Bataklıklarda kendiliğinden tutuşan kömür ya da turba kömürünün yamşım da görmüş olabilirler. Ateşin yayılıp geniş çayırları, çalılıkları ve ormanları yakışına tanık olan insanlar, hayvanların ve insanların alevler içinde kalıp öldüğünü görünce korktular; ama ateşin sıcaklığından da hoşlandılar ve çok geçmeden ateşten yararlanılabileceğini öğrendiler. Bundan sonra yüz binlerce yıl boyunca insanlar yanan kömür ve kor parçalarını gittikleri her yere yanlarında götürdüler.
Bütün eski toplumlar ateşi kullanmış ve birçok eski uygarlıkta ateşe tapılmıştır. Ateşin kutsal olduğu, insanlara tanrıların bir armağanı olduğu düşünülmüştür. Eski uygarlıkların çoğunda tanrıların ateşi insana nasıl verdiğini anlatan efsaneler vardır.
Meksika’da Mayalar ve Aztekler, yüksek bir piramit biçimindeki tapınaklarının tepesinde sürekli bir âteş yakarlardı. Bu ateşin yakılması önemli bir törendi. Yunan, Mısır ve Roma tapınaklarında da sürekli yanan ateşler vardı. Roma’daki Vesta Tapınağı’nın kutsal ateşini, ocak tanrıçası Vesta’nın hizmetindeki rahibeler korurdu. Eğer ateş sönerse, yeniden yakılıncaya kadar tüm işler dururdu.
Ateşi Yakmak
Birçok insan hâlâ ilk insanların kullandığı yöntemle ateş yakar. Alaska’da bazı Yerli kabileleri ateş yakmak için, üzerine kükürt sürdükleri iki taşı birbirine sürter. Taşın üzerindeki kükürt yanmaya başlayınca da onları kuru otların arasına atarak otları tutuştururlar. Çin ve Hindistan’da, bir çömlek parçası bir bambu çubuğuna sürtülerek kıvılcım çıkarılır. Bambu ağacının çok sert olan dış kabuğu çakmaktaşı işlevi görür. Eski Yunanlılar ve Romalılar güneş ışınlarını bir noktada toplamak için, yanan cam dedikleri bir mercek kullandılar. Güneş ışınları bir noktada yoğunlaştırılınca kuru odunu yakabilecek bir ısı oluşur. Ateş yakmak için kullanılan modern bir yöntem ise, benzinli motorlardaki bujilerde olduğu gibi, yakıtı elektrik kıvılcımıyla ateşlemektir.
Kibrit bulununcaya kadar insanlar genellikle yanlarında kav kutusu taşıdılar. Bu, içinde çakmaktaşı ve bir çelik parçası bulunan metal bir kutuydu. Bir ipe bağlı olan çelik parçası kutunun köşesindeki çakmaktaşına sürülünce çıkan kıvılcımlar kutunun içindeki pamukları ve kavrulmuş keten liflerini tutuştururdu. Günümüzde kullanılan çakmakların çoğunda da çakmaktaşı ve çeliğin birbirine sürtünmesinden yararlanılır. Kullanılmaya uygun ilk kibrit 1827’de yapıldı ve beş yıl içinde yaygınlaştı. Ama, günümüzde bile bazı kâşifler ve avcılar, kibritlerin ıslanıp kullanılamayacağı durumlarda kullanmak üzere yanlarında eskiden olduğu gibi çakmaktaşı ve bir çelik parçası taşır.
Ateşin Tehlikesi
İnsanlara birçok yararı olan ateş, çok tehlikeli bir düşman da olabilir. Denetimden çıkan bir ateşin neden olacağı yangın insanların ölmesine ve büyük mal kaybına yol açabilir. Eskiden, birbirine yakın ahşap yapılardan oluşan kentler yangından çok zarar görürdü. Yangın bir kere başladı mı söndürülmesi çok güçtü. Roma’da İS 64’te çıkan bir yangın sekiz gün sürmüştü. 1666’daki Büyük Londra Yangını dört gün boyunca söndürülememişti.
İstanbul da tarihi boyunca birçok büyük yangın yaşadı. 1633’te Cibali’de çıkan yangın İstanbul'un beşte birini kül etti. 1645’teki Beyazıt yangını üç gün sürdü. 1633-1854 arasında çıkan 109 büyük yangından biri olan 1826 Hocapaşa yangını 36 saat sürdü ve Babıâli binasıyla birlikte kentin yarısını kül etti. 1908- 21 arasındaki 79 büyük yangında 21.500 ev yandı.
Yangın bazen de belirli bir amaçla ve isteyerek çıkartılır. Ruslar 1812’de Napolyon ordusunu Moskova’dan atabilmek için kentte yangın çıkartmış ve beş gün boyunca yanan kentte binlerce yapı yanıp yok olmuştu.
En büyük yangınların bir bölümü depremler sonucu başlamıştır. 1923’te Tokyo ve Yokohama’da depremlerin yol açtığı yangın 70 bin insanın ölümüne ve 1 milyon kişinin evsiz kalmasına neden olmuştur. California’nın San Francisco kentinde 1906’da çıkan büyük yangını da bir deprem başlatmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında kentlerin üzerine atılan yangın bombaları, kentleri silip süpürerek binlerce insanı öldüren “yangın fırtınaları” yarattı. Atılan öbür bombalar da su borularını parçalayarak kent suyunun kesilmesini sağlıyor ve yangın söndürme çalışmalarını daha da güçleştiriyordu.
Yangın Nedenleri
Yangınlar genellikle insanların dikkatsizliği ya da kundaklama (bile bile yangın çıkarma) sonucu çıkmaktadır. Ama başka yangın nedenleri de vardır. Elektrik enerjisi kullanımının yaygınlaşması yangın çıkması olasılığını artırmıştır. Evlerde, bürolarda ve fabrikalarda elektrikle çalışan araç sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Elektrik donanımının yetersiz bakımı ve elektrik devrelerinin aşırı yüklenmesi yangınlara yol açar. Örneğin bir enerji santralında elektrik donanımındaki küçük bir aksaklık çok büyük zararlara yol açabilecek bir yangını başlatabilir.
Yangın Nasıl Yayılır
Yangın önce evin bir odasında başlar; ateşten etkilenen eşyalar ısınmaya ve duman çıkarmaya başlar ve bir süre sonra birden alev alır. Tüm oda bir anda alevler içinde kalır ve genellikle pencere camları patlar. Eğer oda zemin katta ve merdivenlerin yanındaysa ve üst katta uyuyan insanlar varsa çok tehlikeli bir durum ortaya çıkar. Eğer odanın kapısı açık bırakılmışsa alevler merdivenlerden tırmanmaya başlar ve üst katın tavanına vurunca birden yayılır. Büyük binalardaki yangınların yayılması da böyle olur.
Kalabalık turizm merkezlerinde ve kentlerin alışveriş bölgelerinde çıkan yangınlar daha başlangıçta söndürülmezse, birçok insanın yaşamı tehlikeye girer. Başlayan bir yangın çok çabuk yayılır. Sürtünme de birçok yangına neden olur. Bir dokuma fabrikasında bir makinenin mil yatağı sürtünme sonucu fazla ısınırsa, bu sıcaklık makinede işlenen yün ipliğin havının ateş almasına yeterli olabilir. Hızla giden bir otomobilin patlak lastiği sürtünmeyle ısınıp ateş alabilir ve arabanın yanmasına yol açabilir.
Birçok şey yangına neden olabileceği için, yangından korunmak amacıyla özel önlemler alınması önemlidir.
Yangından Korunma
İnsanlar yüzyıllar boyunca yangınları önlemek ve söndürmek için daha etkili yöntemler bulmaya çalıştılar. Eski Roma’da bir itfaiye örgütü ve Roma lejyonlarıyla birlikte giden eğitilmiş itfaiyeciler vardı. En eski yangın söndürme aracı elden ele geçirilen su kovalarıydı. Ama sonraları, elle çalışan ve basınçlı su fışkırtan pompalar geliştirildi. Ortaçağda Avrupa kentlerinde evlerin çoğu ahşaptı. Bu dönemde yangına karşı alınan önlem, evlerdeki ateşlerin akşam belirli bir saatte zorunlu olarak söndürülmesini öngören kuraldı. Her akşam çalınan bir çan, evlerdeki ateşlerin söndürülme zamanını kent halkına bildirirdi. Büyük Londra Yangını su kovaları ve hortumlarla söndürülemeyecek kadar geniş bir alana yayılmıştı. Büyük sıcaklıkla havaya savrulan alevli odun parçaları ve ışımayla yayılan ısı yangının evden eve sıçramasına neden oluyordu. Bu büyük yangından sonra Londra’da yangından korunma yöntemlerini geliştiren yeni düzenlemeler yapıldı. Yapılarda kullanılan tahtanın yerini zamanla tuğla almaya başladı. 1600’lerin sonunda sigorta şirketleri sigortaladıkları yapılarda çıkan yangınları söndürmek için özel itfaiye örgütleri oluşturdular. Sigorta şirketleri sigortaladıkları yapılara kendi özel işaretlerini taşıyan yangın plakaları takarlardı. Her şirketin kendi özel itfaiye örgütü, o şirketin yangın plakasını taşıyan yapılardaki yangını söndürürdü.
Londra’daki sigorta itfaiye örgütlerinin 1832'de bir komuta altında toplanması İngiltere’deki modern itfaiye örgütünün başlangıcını oluşturdu. Zamanla öbür kentler ve başka ülkeler de buna benzer itfaiye örgütleri kurdular. Ayrıca, havalimanlarında, demiryollarında ve askeri birliklerde olduğu gibi birçok büyük fabrikada da özel itfaiye örgütleri kuruldu. Birçok ülkede gerektiği zaman itfaiye örgütüne katılarak yangın söndürme çalışmalarına yardımcı olan gönüllü itfaiyeciler vardır.
Yangını Önleme
İki tür yangın önleme yöntemi vardır. Aktif yöntemler ve pasif yöntemler. Aktif yöntemler, yangın hortumları, yangın uyarı sistemleri ve otomatik yangın söndürme sistemlerini kapsar. Pasif önleme yöntemleri ise, yapıların tasarımının yangının yayılmasını önleyecek biçimde yapılması, ateşe dayanıklı kaplama ve donanım kullanılması, yangın merdivenleri yapılması gibi konuları kapsar. Birçok kentte, yapıların en az iki uygun çıkış kapısı olması zorunluluğunu getiren yasalar vardır. Çıkış kapılarının belirgin olarak işaretlenmesi zorunludur. Çevresi kapalı merdivenler yangının bir kattan öbürüne hızla yayılmasını önleyeceği gibi, güvenli bir çıkış yolu da sağlar. Özel olarak yapılmış yangın duvarları ve yangın kapıları da yangının hızla yayılmasını önler.
Hastaneler, tiyatrolar, işyerleri ve fabrikalar gibi, çok sayıda insanın bir arada bulunduğu yerlerde alınması gereken önlemler yasalarla belirlenmiştir. Her yapıda yangın durumunda insanların nasıl dışarı çıkacağını gösteren planlar olması gerekir.
Yangım önleme ve söndürmede zaman en önemli konudur. Yangını hemen belirleyecek bir yangın uyarı sisteminin kurulmadığı yapılarda, yangın alarmı verilene kadar yangın iyice yayılır. Eğer bir yapıda yangını anında belirleyecek etkili bir uyarı sistemi ve otomatik olarak çalışmaya başlayarak yangına su püskürtecek bir yağmurlama sistemi varsa, itfaiye arabaları gelene kadar yangın büyük olasılıkla denetim altına alınmış ya da söndürülmüş olacaktır.
Yangınları önlemekte kullanılan ilk otomatik yağmurlama sistemlerinden biri 1812’de Londra’da, Drury Lane Tiyatrosu’nda kuruldu. Günümüzde iş hanları, oteller, pasajlar gibi genel kullanıma açık yapılarda ve havalimanları, petrol istasyonları, kimyasal madde fabrikaları gibi yangın tehlikesi çok olan yerlerde köpük ve su ile çalışan en modern yağmurlama sistemleri kullanılmalıdır. Yangım önlemede yanıcı olmayan gazlar da kullanılır; özellikle elektrik kontağı söz konusu olan yerlerde ve yolcu uçaklarında bu sistem uygulanır.
Yangın Söndürme
Yangın söndürmede kullanılan araçlar, buharlı pompalarla donatılmış atlı itfaiye arabalarının yollardan dörtnala geçerek yangın söndürmeye gittiği eski günlerden beri çok değişti. Modern bir itfaiye arabası dakikada 7.500 litreden çok su püskürtebilir. Bu arabalarda çeşitli merdivenler ve yangını söndürmek için çok yüksek basınçlı su püskürtebilen pom palar vardır. İç içe geçmiş 3-4 bölümlü döner merdivenler açıldığı zaman 30 m etreden fazla bir yüksekliğe erişebilir. Ayrıca, yapıların üst katlarındaki insanları kurtarmakta ve itfaiyecilerin çatıya çıkmalarında kullanılan hidrolik platformlar vardır. Bu platformlardaki itfaiyeciler yangına yukarıdan su ya da köpük püskürtebilirler.
İtfaiyecilerin yangına karşı hâlâ başlıca silahı olan su, ırmaklardan ya da su dağıtım sistemine bağlanan hortumlardan sağlanır. Yangına püskürtülecek köpük ile yangın söndürmede ve kurtarmada kullanılacak öbür gereçler özel itfaiye araçlarıyla taşınır. Bu araçlarda, kapıları kırmak için özel gereçler, motorlu testereler, elektrik jeneratörleri, projektörler ve ağlar vardır. Birçok itfaiye örgütünde, dumanla zehirlenmiş insanlara yardımcı olabilmek için oksijen tüpleri bulunur. Elektrik enerjisi ve aydınlatma sağlayan özel itfaiye arabaları da vardır.
Büyük kentlerde ve havalimanlarında yangın söndürmek için genellikle özel kimyasal maddeler kullanılır. Havalimanlarında yangını önlemek için, zorunlu iniş yapan uçakların üzerine köpük püskürtülür. Petrol yangınlarını ve elektrik kontağından çıkan yangınları söndürmek için yangın söndürücü özel kimyasal maddeler kullanılır.
Liman ve doklardaki yangınları söndürmek için genellikle itfaiye gemileri kullanılır. Bu gemilerde basınçlı su püskürten güçlü pompalar bulunur.
Zehirli gaz tehlikesi olan yangınlarda itfaiyeciler özel solunum aygıtları kullanırlar. Sentetik maddelerin çok yaygın olarak kullanıldığı günümüzde yangınlarda zehirli gaz tehlikesiyle sık sık karşılaşılır. Solunum aygıtı kullanan itfaiyeciler birbirleriyîe ilişkilerini radyo aracılığıyla kurarlar. Büyük yangınlarda özel bir denetim birimi kurulur ve bu birim gerektiği zaman başka itfaiye örgütlerinden yardım isteyebilir.
Bazı yangınları söndürmek, öbür yangınlara göre daha zordur. Odun ve kâğıt yangınları su dökülüp sıcaklığı düşürülerek söndürülebilir. Ama petrol yangınları suyla söndürülemez; çünkü yanan petrol suyun üzerine çıkarak yanmayı sürdürür. Küçük petrol yangınlarını söndürmek için kum ve toprak kullanılabilir. Büyük petrol yangınlarım söndürmekte su buharı, köpük ya da toz kimyasal maddeler de kullanılabilir. Köpük ya da bazı buharlar petrol yangınının üzerine püskürtülünce, ateşin çevresini sarıp havadan oksijen almasını önleyerek ateşi söndürür.
Petrol kuyusu yangınları özellikle çok tehlikelidir, çünkü yanan petrol çok yükseklere fışkırabilir. Petrol kuyusu yangınlarını özel eğitilmiş itfaiyeciler söndürebilir. Yanmaz giysiler ve kasklar giymiş olan itfaiyeciler yanan petrol kuyusunun iki yanına 6 metre yüksekliğinde iki direk dikerler ve onları asbest bir kemerle birleştirirler. Bir makaranın yardımıyla bu kemer üzerinde nitrogliserin kapsülleri yuvarlanır. Kapsüller alevlerin üzerine gelince, aşağı bırakılır ve düşerken elektrik akımıyla patlatılır. Kapsüllerin patlamasıyla oluşan basınç yangını söndürür.
Su iletken olduğu için elektrik yangınlarında kullanılmaz. Bu yangınlarda karbon dioksit, yangın söndürücü tozlar ya da buharlaşan sıvı yangın söndürücüler kullanılır.
Orman Yangınları
Orman yangınları, özellikle uzun süre yağmur yağmayan yaz aylarında büyük bir tehlikedir. Avustralya’nın bazı bölgeleri, Afrika, Fransa ve ABD orman yangınlarının çok olduğu yerlerdir. Dikkatsizce üzerine bir sigara fırlatılan kuru yapraklar bir süre kimsenin dikkatini çekmeden için için yanabilir. Sonra bir rüzgâr eser, yapraklar alevlenir ve eğer hemen görülüp söndürülmezse yangın büyüyerek denetimden çıkar. Ormanlık bölgelerde yangın gözetleme kuleleri ve yangın tehlikesine karşı uyanık orman görevlileri vardır. Zaman zaman devriye uçakları da herhangi bir duman olup olmadığını havadan denetler. Eğer bir yangın yayılmaya başlamadan önce saptanabilirse kolayca söndürülebilir. Ama yangın çok büyükse, itfaiyeciler ya helikopterle ya da uçaklardan paraşütle atlayarak hızla yangın yerine ulaşırlar. Uçaklar yangına havadan kimyasal söndürücüler püskürtür. Yangının yayılmasını önlemek için yangının çevresindeki bir kuşak boyunca bitkiler buldozerlerle temizlenir. Genellikle bu kuşak çevresindeki ağaçlar denetim altında yakılarak yangın buraya gelince yanacak bir şey kalmamış olması sağlanır. Ağaçtan ağaca atlayarak genişleyen yangın buraya ulaştığında ateşin atlayabileceği bir ağaç olmadığı için yangının yayılması durur. Yangın söndürme ekipleri son ateş parçası sönene kadar çalışmalarını sürdürürler. Bütün bu gelişmiş söndürme yöntemlerine karşın orman yangınları her yıl büyük zararlara neden olmaktadır.