ASPENDOS
Antalya’nın Belkıs köyü yakınlarında, Roma döneminden kalan tiyatrosu ile ünlü bir eskiçağ kentidir. Coğrafyacı Strabon kentin Mopsos öncülüğündeki Argoslular tarafından kurulduğunu söyler. Ancak kentin çok daha eski dönemde kurulduğu ve 1200 yıllarında Yunanistan Yarım adasından buraya göçen Argoslular’ca ele geçirildiği daha güçlü bir olasılıktır. Kazılarda ele geçen İÖ 5. ve 4. yüzyılda basılmış metal paralarda kentin Estvediya adını taşıdığı görülür. Bu adın Yunanlılar’dan önceki yerli bir Anadolu diline ait olması bu olasılığı daha da güçlendirmektedir.
Aspendos 5. yüzyılda komşusu Side’nin yanı sıra kendi adına para basan büyük ve zengin bir kentti. Önemli bir ticaret yolu üzerinde bulunan kent Helenistik ve Roma dönemlerinde zenginleşerek bir kültür merkezi olmuştu. Burada bulunan tümü Roma döneminden kalma yapılar bunu vurgulamaktadır. Aspendos’ta kazı yapılmadığı için daha öncesine ilişkin yapılar ortaya çıkarılmamıştır.
Başlangıçta biri büyük biri küçük iki tepe üzerine kurulan kent daha sonra gelişerek eteklerdeki düzlüklere yayılmıştır. Helenistik dönemde yapılan Aspendos Surları Roma ve Bizans dönemlerinde onarım görmüştür. Kentin merkezini oluşturan Büyük Tepe ile Tiyatro Tepesi arasındaki vadileri izleyen yollar surlarla çevrilidir. Büyük Tepe’ye çıkıldığında, “kentin yukarı bölümü” anlamına gelen Akropol ile karşılaşılır. Akropol’ün ortası pazar yeri, eski adıyla agora"dır. Pazar yerinin hemen kıyısında 105 metre uzunluğunda, bazilika (çarşı, mahkeme salonu, toplantı yeri olarak kullanılan üstü örtülü yapı) kalıntıları vardır. Bazilikanın kuzeyinde büyük mermerlerden yapılmış anıtsal bir çeşme (nymphaion), çeşmenin arkasında ise bir kapalı konser salonu (odeon) bulunur. Büyük Tepe’nin kuzeyinde, günümüze oldukça sağlam kalabilmiş sukemerleri görülür. Ama hepsinden önemlisi, küçük tepenin doğu yamacında olanca görkemi ve güzelliğiyle duran ünlü Aspendos Tiyatrosu’dur. İS 161-180 arasındaki Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde yapılan tiyatro, Anadolu’daki Roma tiyatrolarının günümüze sahnesiyle birlikte ulaşan en sağlam örneğidir. Tiyatronun iki katlı sahne bölümünün iki yanma ek yaptıran Alaeddin Keykubad (1220-1237) burayı saray olarak kullanmıştır. Günümüze sağlam kalışının nedeni, bu dönemde bakım görmüş olmasıdır. Kent kalıntıları içinde ayrıca, iyi korunmuş durumda bir stadyum ile hamam, çeşme, tapmak ve mezarlar da bulunur.
Kentin kalıntılarının görkeminden geçmişte çok canlı bir ticaret merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Denizden Köprü Suyu’na giren yelkenli gemiler kente kadar gelir yüklerini boşaltır, Aspendos’tan tuz, yağ, yün, buğday, çeşitli dokumalar ve kereste yüklerlerdi. Kentin pazar yerinde günlük alışveriş yapılırken bazilikadaki dükkânlarda kentler arası ve denizaşırı mal ticareti yapılırdı.
Stadyumda düzenlenen yarışmalar, tiyatrodaki gösteriler Aspendoslular’ı ve kente ticaret için gelen tüccar ve gemicileri eğlendirirdi. Kentte ayrıca arena olmadığından Roma ve Bizans dönemlerinde gladyatör dövüşleri de tiyatronun sahne ile seyirci bölümü arasındaki alanda yapılırdı. Aspendos Tiyatrosu 15 bin kişi alabilen büyüklüğüyle günümüzde de kullanılmaktadır.