Zonguldak
Zonguldak ilinin adı geçince akla hemen kömür gelir. Ülkemizdeki tek taşkömürü üretim alanı Zonguldak ilinin sınırları içindedir. Bulunuşundan günümüze kadar, özellikle sanayide kullanılan değerli bir enerji kaynağı olması nedeniyle önemini koruyan taşkömürü, karaelmas olarak da adlandırılır. Bu nedenle bazı kaynaklarda Zonguldak’tan “karaelmas diyarı” adıyla söz edilir.
Zonguldak yöresinde varlığı saptanan ve bir bölümünde üretim yapılan taşkömürü yataklarının yer aldığı bölge Ereğli Zonguldak Kömür Havzası olarak adlandırılır. Bu havza batıda Ereğli mendireğinden doğuda Kastamonu ili sınırları içindeki İnebolu’ya kadar uzanır. Güneyde sınırı Devrek, Yenice, Karabük ve Araç yörelerine kadar genişleyen havzadaki taşkömürü yatakları kuzeyde Karadeniz dibinin altlarına doğru sokulur. Bu sınırlar içinde havzanın yüzölçümü 13.350 km2’yi bulur. Bu alanın yaklaşık 2.200 km’si Karadeniz’in altındadır. Oldukça geniş bir alanı kaplayan havzanın bir bölümü Kastamonu ili sınırları içindedir.
Resmi kaynaklara göre taşkömürü ilk kez Uzun Mehmed adlı bir köylü tarafından Ereğli’nin doğusundaki Köseağzı yöresinde 8 Kasım 1829’da bulunmuştur. Bazı kaynaklar ise Hacı İsmail adlı bir gemicinin aynı yörede bulduğu taşkömürü parçalarını 1822’de İstanbul’a götürdüğünü ve Padişah II Mahmud tarafından ödüllendirildiğini yazar. Öte yandan havzada daha eski tarihlerden beri küçük çapta taşkömürü üretimi yapıldığını, Uzun Mehmed’in kömürü buluş öyküsünün gerçek olmadığını ileri sürenler de vardır.
Doğal Yapı
Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz bölümünde yer alan Zonguldak ili topraklan hiçbir kesimde 2.000 metreyi aşmaz. İl topraklarının yaklaşık yarısı dağlardan, üçte biri dalgalı düzlüklerden, geri kalanı da tarım alanı olarak değerlendirilen alçaktaki ovalardan oluşur.
İl topraklarını Kuzey Anadolu Dağları’na bağlı dağlar engebelendirir. İlin kuzey ve kuzeydoğusunda yer alan dağlar, bu dağ sırasının kıyı dağlarından olan Küre Dağları’nın batı uzantılarıdır. Kuzeybatı kesimi ise Göl Dağı (771 metre) ve Orhan Dağı (905 metre) engebelendirir. Bu yükseltilerden Göl Dağı Zonguldak Dağları’na Orhan Dağı ise Kıyı Dağları’na (Akçakoca Dağları) bağlıdır. Zonguldak ilinin güney kesimini ise Kuzey Anadolu Dağlan ’nın iç sıralarından Bolu Dağları’nın bazı uzantıları engebelendirir. Bazı haritalarda Gökçeler Dağı olarak da geçen Arkut Dağı bu kesimdeki başlıca dağlık alanı oluşturur. Arkut Dağı’nın kuzey kesiminde 1.999 metreye erişen Keltepe, Zonguldak ilinin en yüksek noktasıdır. Doğu kesimdeki önemli yükseltiler ise Göktepe (1.416 metre) ve Sançiçek Tepesi’dir (1.726 metre).
Dağların kıyıya ve akarsu vadilerine doğru alçalarak silikleştiği yerlerde görülen yayla düzlükleri yer yer bitkisel üretim de yapılan hayvancılık alanlarıdır. Geniş kıyı düzlüklerine rastlanmayan ildeki en önemli ovalar vadi tabanlarının genişlediği kesimlerdedir.
Zonguldak ili topraklarından kaynaklanan sular, bazı küçük akarsular ile Bartın ve Filyos çayları aracılığıyla Karadeniz’e ulaşır. Bu küçük akarsulardan ikisi üzerinde kurulan Gülüç ve Kozlu barajlarının ardında suların birikmesiyle oluşan yapay göller Zonguldak ilindeki başlıca göllerdir. İl sınırları içinde' önemli bir doğal göle rastlanmaz.
Fazla girintili çıkıntılı olmayan Karadeniz kıyısının birçok yerinde yazın denize girilen doğal kumsallar vardır. Bu kıyıdaki en önemli girinti, kuzey rüzgârlarına kapalı olan ve içinde Ereğli limanı bulunan koydur. Başlıca çıkıntılar ise bu koyu oluşturan çıkıntının ucundaki Baba Burnu ile Hisar Burnu, Yıkıkburun ve Çakraz Burnu’dur. Bu kıyı açığında yer alan bazı kaya parçalarından oluşan küçük adalardan en önemlisi, Amasra açığındaki Büyükada’dır.
Zonguldak ili Karadeniz Bölgesi’nin batı kesiminde görülen ılıman bir iklim tipinin etkisi altında kalır. Ama iç kesimlere doğru gidildikçe, özellikle kışın kara ikliminin etkilerine rastlanır. Yıllık ortalama sıcaklığın 13,4°C olarak hesaplandığı il merkezinde ölçülen en düşük hava sıcaklığı — 8°C, en yüksek hava sıcaklığı da 40,5°C’dir. En çok kışın yağış alan Zonguldak kentinde yıllık ortalama yağış miktarı 1.200 milimetreden fazladır. Zonguldak ilinin iç kesimlerine daha az yağış düşer.
Nemli ve fazla soğuk olmayan bir iklimin etkisi altında kalan Zonguldak doğal bitki örtüsü açısından zengin bir ildir. İl alanının yaklaşık yüzde 60’ı ormanla örtülüdür. Karadeniz kıyısına bakan dağların yamaçları genişyapraklı, iç kesimdeki dağlık alanlar ise daha çok iğneyapraklı ağaçlardan oluşan ormanlarla kaplıdır. Ormangülü gibi ormanaltı bitki örtüsü açısından da zengin olan bu ormanlar kıyı dağlarında ıhlamur, kestane, gürgen, meşe ve kayınlardan, iç kesimlerde ise kara çam, köknar ve sarı çamlardan oluşur.
Tarih
Karadeniz kıyılarında bulunan tarım ürünlerini ucuza alarak kendi ülkeleri ile öbür ülkelere satan bazı Egeli denizciler İÖ 6. yüzyılda bu kıyıdaki bazı iskelelerde ticaret amacıyla küçük yerleşme yerleri kurdu. Emperion olarak adlandırılan bu ticaret iskelelerinden başlıcaları Herakleia Pontika (ya da Herakleia Pontike) ve daha sonraları adı Amastris olarak değiştirilen Sesamos’tu. Bir ticaret kolonisi olması nedeniyle yöreye ve Anadolu’ ya egemen olan güçler Herakleia Pontika’ya dokunmadılar ve kent uzun bir süre özerk olarak kaldı. Daha sonra bir Ceneviz (Cenova) kolonisi haline gelen kent, 1380’de OsmanlIlar tarafından Cenevizliler’den satın alındı. Osmanlılar tarafından Bender-i Ereğli olarak adlandırılan kentin adı giderek Ereğli’ ye dönüştü.
Sesamos da Megaralı gemiciler tarafından kurulmuş olan bir ticaret iskelesiydi. Büyük İskender’in Anadolu’yu Makedonya Krallığı’ na bağlamasından sonra, Pers asıllı olduğu sanılan Prenses Amastris, merkezi Sesamos’ ta olmak üzere bir yönetim kurdu. Bu nedenle Sesamos’un adı da Amastris biçiminde değiştirildi. Bartın’ın da iskelesi olan Amastris 13. yüzyılda BizanslIlar tarafından Cenevizliler’e kiralandı. 1460’ta Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına katılan Amastris’in adı daha sonra Amasra’ya dönüştü. Bizanslılar tarafından yapılan ve Cenevizliler’in bazı bölümler eklediği Amasra Kalesi gümüzde de büyük ölçüde ayaktadır.
19. yüzyılın ortalarında taşkömürü üretim çalışmalarına başlanan bu yöre, o dönemde Kastamonu vilayetinin sınırları içindeydi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924’te il yapılan Zonguldak’ın yakın tarihinde, taşkömürü üretiminde çalışan işçilerin ücret ve sosyal hak istemlerinin yerine gelmesi doğrultusunda ortaya koydukları mücadele ve grevlerin önemli bir yeri vardır. Bu grevlerden ilki 1908’de Fransız şirketinde çalışan işçiler tarafından Ereğli’de yapıldı Sonuncusu ise tüm havzadaki üretim bölgelerindeki 40 bini aşkın işçi tarafından 30 Kasım 1990’da başlatılan grevdir. Neredeyse tüm il halkının desteğini kazanarak büyük ölçekte çeşitli gösteri ve yürüyüşlerle süren bu sonuncu grev, hükümetin 1991 başlarında, Körfez Savaşı nedeniyle grevleri ertelemesi kararıyla sona erdi ve kısa bir süre sonra da toplusözleşme yapılarak sonuçlandı.
Ekonomi
Zonguldak ili ekonomisi büyük ölçüde madenciliğe, yani taşkömürü üretimine bağlıdır. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından işletilen Ereğli-Zonguldak Kömür Havzasındaki yüksek nitelikli taşkömürü içeren maden yatakları rezervinin 1 milyar tondan fazla olduğu sanılmaktadır. Bu yataklar havzadaki jeolojik yapının neden olduğu güçlükler yüzünden kolay işletilemez. İşletme güçlüğünün yanı sıra modern madencilik yöntemlerinin de yeterli ölçüde kullanılmadığı havzada taşkömürü damarlarına ulaşabilmek için birçok kuyu ve galeri açılmıştır. Bu kuyulardan bazılarının derinliği 800 metreyi aşar. Havzada 1986’da 6.500’den fazla iş kazasında 23 işçi yaşamını yitirmişti. 1988’de havzadan elde edilen temiz taşkömürü miktarı yaklaşık 3,3 milyon tondu. Can güvenliği tehlikesinin yüksek, verimin ise düşük olduğu havzadaki işletme maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle maden ocaklarının kapatılması tartışması hükümet tarafından son grev sırasında kamuoyunun gündemine getirildi. Oysa ildeki taşkömürü üretiminde 40 binden çok kişi, taşkömürü üretimine dayanan öbür sanayi tesislerinde de çok sayıda işçi çalışmaktadır.
1936’da yabancı şirketlerden satın alınarak devletleştirilen havzada çalışmak için başta Karadeniz Bölgesi’nin doğu kesimi olmak üzere birçok yöreden Zonguldak’a göç oldu. Bu nedenle Zonguldak halkı oldukça değişik etnik kökenden gelen çeşitli insanlardan oluşur. Halkının ancak yüzde 38’i il ve ilçe merkezlerinde yaşayan il nüfusu çok düşük bir hızla artar.
Ülkemizdeki en eski ağır sanayi kuruluşları Zonguldak ilindedir. Kısa adı KDÇİ olan ve yapımına 1937’de başlanan Karabük DemirÇelik İşletmeleri Türkiye’nin ilk demir-çelik tesisidir. 1965’te işletmeye açılan ve kısa adı ERDEMİR olan, Ereğli Demir-Çelik İşletmeleri ise aynı konuda üretim yapan ikinci kuruluştur. Demir-çelik tesislerinin Karabük ve Ereğli’de kurulmasının başlıca nedeni taşkömürü üretim alanına olan yakınlıklarıdır. Bu yakınlık düşünülerek kurulan bir başka tesis de Türkiye’nin ilk bölgesel elektrik santralı olan ve birinci ünitesi 1948’de tamamlanan Çatalağzı Ter ik Santralı’dır (ÇATES). Zonguldak ilinde yer alan öbür sanayi kuruluşlarından başlıcaları un ve unlu ürünler, orman ürünleri, kâğıt, tuğla ve kiremit, ateş tuğlası, çimento, çivi ve kriko fabrikalarıdır. Küçük sanayi etkinliği açısından oldukça canlı olan ilin Karadeniz kıyısında bazı gemi ve tekne yapım yerleri bulunur.
Eskiden tüm ulaşımı büyük ölçüde denizyoluna bağlı olan Zonguldak ili, Irmak hattının açılmasıyla 1937’de ülkenin demiryolu ağına bağlandı. Kozlu’ya kadar uzanan bu demiryolundan başka Ereğli ile Armutçuk arasında da bir demiryolu hattı vardır. Eskiden yolcu taşımacılığında büyük önem taşıyan il kıyılarındaki limanlardan günümüzde daha çok yük taşımacılığında yararlanılır. Zonguldak ili gelişmiş karayolu bağlantılarına sahiptir.
Ekime elverişli toprakları yetersiz olan Zonguldak ilinde bitkisel üretim fazla önem taşımaz. Daha çok büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılan ilin kırsal kesiminde halkın bir bölümü ormanlardaki taşımacılık ve kesim gibi işlerde çalışarak geçimini sağlar. Kıyı kesimindeki ekonomik etkinliklerden biri de balıkçılıktır.
Geniş ormanları ve 200 kilometreyi bulan kıyısıyla Zonguldak azımsanmayacak ölçüde turizm potansiyeline sahip olan bir ildir. Yenice ormanlarındaki Kavaklı yöresinde bulunan porsuk ağaçları ile Çitdere yöresinde yer alan Istranca meşelerinin yayıldığı alanlar, 1987’de doğayı koruma alanı olarak ayrılmıştır. Soyları tükenmekte olan geyikler ile karacalar için Ulus ve Yenice ilçelerinde koruma ve üretme alanları vardır. Doğal güzellikleri ile ilgi çeken birçok alanda da orman içi dinlenme yeri kurulmuştur. İl kıyılarında doğal kumsalların bulunduğu bölümler yazın büyük ilgi görür. İlin gözde plajları Alaplı, İnkumu ve Amasra kıyılarındadır.
Toplum ve Kültür
Osmanlı döneminde bu yöredeki köy, kasaba ve kentlerde yaşayan halkın bir bölümü Rumlar ile Ermeniler’den oluşuyordu. 19. yüzyıl ortalarında üretime açılan taşkömürü yatakları eskiden yabancı şirketler tarafından işletilirdi. İlkel yöntemlerle işletilen bu kömür ocaklarında çalışacak işçi bulma güçlüğü karşısında, 1867’de çıkarılan bir kararnameyle yörede yaşayan 14 yaşından 50 yaşına kadar tüm erkeklerin madenlerde çalışması zorunlu hale getirildi. Yeraltında çalışma süresini günde 10 saat olarak belirleyen bu kararnamedeki, bir ay çalışıp bir ay dinlenme uygulaması günümüzde de sürdürülmektedir.
Zonguldak ilinde toplumsal yaşamın biçimlenmesi ve kentleşme süreci tümüyle taşkömürü üretimi ile bu üretime bağlı olan öbür sanayilerin gelişme çizgisini izlemiştir. Yöredeki yükseköğretim etkinlikleri bile madencilik ve sanayiye eğitimli işgücü sağlayacak doğrultuda düzenlenmiştir. Zonguldak ilindeki başlıca eğitim ve kültür kurumlan Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı Zonguldak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Zonguldak Meslek Yüksekokulu ve Ereğli Meslek Yüksekokulu’dur.
İl Merkezi: Zonguldak
Zonguldak kenti ildeki kentsel yerleşmeler arasında en yeni olanıdır. İlkçağda Sandra adıyla anılan Üzülmez Deresi’nin ağzındaki bataklığın kıyısında yer alan balıkçı köyüne eskiden Sandraka ya da Sandrake denirdi. Günümüzdeki adı, buradaki sazlık ve bataklıklara verilen “zongalık” adından kaynaklanır.
19. yüzyılın ikinci yarısında havzada taşkömürü üretimi yapan yabancı şirketlerin yönetim birimleri Kozlu’daydı. Zonguldak kıyısı yükleme ve boşaltma tesislerinin yapımına daha uygun olduğundan, daha sonra, önemli bir taşkömürü yükleme tesisi olan limanın burada kurulmasına karar verildi. 1899’da kaza merkezi yapılan Zonguldak, yabancı şirketlerin yönetim birimlerinin de buraya taşınmasıyla gelişmeye başladı. I. Dünya Savaşı sırasında Rus donanması Zonguldak limanı bombardıman etti. Savaş sonrasında havzadaki denetimlerini güçlendirmek isteyen Fransızlar, askeri birlik çıkararak 8 Mart 1920’de Zonguldak’ı işgal edip tüm maden ocaklarına el koydular. Kısa bir süre sonra 19 Haziran 1920’de Fransızlar'ın çekildiği Zonguldak kenti 1924’te il merkezi yapıldı. 1950’lerde yeni limanın yapılmasından sonra daha da gelişen kent, eskiden ocak ağızlarında beliren küçük birer yerleşme olan çevresindeki mahalle ve semtlerle bütünleşti. 1950’de 35 bin olan nüfusu, 1960’ta 50 bini, 1980’de de 100 bini aştı. Ülkemizin en önemli madencilik, sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olan Zonguldak, Samsun ve Trabzon’dan sonra Karadeniz Bölgesi’ndeki üçüncü büyük kenttir. Zonguldak kenti kara ve demiryollarıyla ülkemizin öbür önemli merkezlerine bağlanır. Zonguldak limanından günümüzde yalnızca yük taşımacılığında yararlanılır.
Kentin nüfusu 120.300’dür (1990 geçici sonuç).