Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Tarsus

  • Okunma : 345
Tarsus Resim

Tarsus, Akdeniz Bölgesi'nin Adana bölümünde yer alır. Ülkemizin en büyük yerleşme birimlerinden biri olan Tarsus kenti, İçel iline bağlı aynı adlı ilçenin merkezidir. Kent nüfusu 191.333’tür (1990 geçici sonuç).

    Kuzeyde Toroslar’a bağlı Bolkar Dağlan’na, güneyde Seyhan Irmağı ve Akdeniz kıyılarına kadar uzanan ilçe topraklarının büyük bölümü dağlık alanlar ve yüksek yaylalardan oluşur. Akdeniz kıyısı yakınındaki güney kesim de ise alçak düzlükler yer alır. Çukurova’nın batı bölümünü oluşturan bu düzlükler Tarsus Ovası adıyla anılır. İçel ilinin en verimli tarım alanı olan bu ova, Seyhan Irmağı ile Tarsus Çayı’ nın taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla ortaya çıkmış geniş bir düzlüktür. Yörede Berdan Çayı olarak da adlandırılan ve yaklaşık 140 km uzunluğunda olan Tarsus Çayı kaynaklarını Orta Toroslar’dan alır. Bu akarsu zaman zaman taşkınlara yol açarak çevresine zarar verir. Tarsus Ovası’nda yer alan tarım alanlarıyla yerleşme yerlerinin taşkından korunması için akarsu çevresinde yapılmış olan setler vardır. Tarsus Ovası’nm sulanması, akarsu çevresinde açılan kanallarla sağlanır. Tarsus Çayı’nın kollarından Kadıncık Deresi’nin üzerinde kurulmuş iki hidroelektrik santral vardır. Çeşitli amaçlarla kurulmuş olan Berdan Barajı’nın ardında oluşan yapay gölden, Tarsus kentinin içme ve kullanma suyu gereksinmesinin karşılanması için yararlanılır. Tarsus kenti yakınında bir çağlayan oluşturan bu akarsu, üzerinde Türkiye’nin ilk hidroelektrik santralının kurulmasıyla da ünlüdür. Bir su değirmeninde kurulmuş olan bu küçük santral 1902’de hizmete girdiğinde yalnızca Tarsus sokaklarının aydınlatılmasını sağlıyordu. Kıyı kesiminde doğal kumsallar ve Dipsizgöl adlı bir lagün (denizkulağı) bulunan ilçe topraklarının yüksek kesimlerindeki yaylalar, sayfiye yeri olarak Tarsuslular açısından büyük önem taşır. Akdeniz ikliminin etkisi altında kalan Tarsus’ta yazlar çok sıcak geçer. Yazın sıcaktan bunalan Tarsuslular için yaylaya çıkmak yaşam biçimlerinin gelenekselleşmiş bir yanıdır. Eskiden beri Tarsuslular’ın çıktığı ve geçmişte Tarsus ilçesine bağlı bir bucak merkezi olan Namrun adlı yayla yerleşim yeri, günümüzde Çamlıyayla adıyla anılan ilçenin merkezi olan gelişmiş bir kasabadır.

    Tarsus ilçesi doğal bitki örtüsü açısından oldukça zengindir. Alçaklarda görülen makiler yüksek kesimlerde yerini iğneyapraklı ağaçlardan oluşan ormanlara bırakır. Eskiden Tarsus Ovası’nın alçak kesimleri bataklıklarla kaplıydı. Bu kesime oldukça etkili bataklık kurutma yöntemlerinden biri uygulanarak okaliptüs ağaçları dikilmiş ve sonuçta yaklaşık 10 km2’lik bir okaliptüs ormanı oluşturulmuştur. Eskiden Karabucak bataklığı olarak adlandırılan bu alanda bugün Tarsuslular’a eğlenme ve dinlenme olanağı sunan Karabucak orman içi dinlenme yeri vardır. Burada bir de turaç üretme istasyonu kurulmuştur.

    Tarsus ilçesinde yaşayanlar daha çok tarım , tarıma dayalı ticaret ve sanayiyle uğraşırlar.

    Yetiştirilen başlıca bitkisel ürünler buğday, pamuk, üzüm, turunçgiller, arpa ve soya fasulyesidir. En önemli sanayi kuruluşları ise dokuma, hazır giyim, gıda, kimyasal ürün, tarım alet ve makineleri üreten fabrikalardır.

    Ulaşım açısından önemli bir konum da olan Tarsus ilçesi gelişmiş yollara sahiptir. Bunlardan başlıcalan Adana-Ankara ve Adana Mersin demiryollan ile Pozantı-Tarsus Otoyolu’dur.

Tarih ve Arkeoloji

Tarsus kenti yakınlarındaki Gözlükule adlı höyükte yapılan kazılarda ele geçen buluntuların değerlendirilmesi sonucunda ulaşılan bilgiler, bu yörenin günümüzden 10 bin yıl önce başlayan Cilalı Taş Devri’nde bir yerleşme alanı olduğunu göstermektedir. Kuruluşuna ilişkin yeterli bilgiye rastlanmayan Tarsus kenti ile çevresi İÖ 17. yüzyılda Hititler’e bağlıydı. Bu dönemden kalma Hitit kaynaklarında kentin adı Tarşa olarak geçer. Tarşa aynı yüzyılda Kizzuvatna Krallığı'nın sınırları içine girdi. Daha sonra Kilikya olarak adlandırılan bölgenin sınırları içinde kalan kent, İÖ 8. yüzyılda Asurlular’ın egemenliğine girdi. Bu dönemlerde kent Tarsos adıyla anılıyordu. İÖ 7. yüzyıl sonlarında bu yörede kurulan Kilikya Krallığı’nın merkezi Tarsos’tu. Kilikya İÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğuna bağlandı ve kent de bundan sonra Tarsus adıyla anıldı. İlkçağda Kydnos olarak adlandırılan Tarsus Çayı’nın ağız kesimi suyolu ulaşımına elverişli olduğundan bir liman kenti olan Tarsus, Roma döneminin başlarında önemli bir kültür merkeziydi. Daha sonra, Aziz Paulus’un doğum yeri olması nedeniyle de Hıristiyanlık açısından büyük önem taşıdı. Müslümanlık’ın yayılış döneminde Araplar’ın eline geçen Tarsus, daha sonra birkaç kez Bizans yönetimine girdi. 11. yüzyılda önce Selçukluların, daha sonra da Haçlılar’ın egemenliği altına giren Tarsus, 12. yüzyılda Ermeniler tarafından yönetiliyordu. Bir süre Memlûklar’a bağlanan kent, 1516’da Osmanlı Devleti topraklarına katıldı. 19. yüzyılın ilk yarısında sekiz yıl süreyle, Osmanlı Devleti’ ne başkaldıran Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yönetildi.

    Tarsus I. Dünya Savaşı'ndan sonra, 1918’den 1921 sonuna kadar Fransızlar’ın işgali altında kaldı. Cumhuriyet döneminde Mersin iline bağlanan Tarsus, 1933’te yeni kurulan İçel ilinin sınırları içine alındı.

    Eski Tarsus kentini çevreleyen surların “Bağ” , “Deniz” ve “Adana” adıyla anılan üç kapısı vardı. Eskiden bir liman kenti olan Tarsus, Romalı Marcus Antonius ile Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın buluşma yeri olmasıyla ünlüdür. Tarsus’a tekneyle gelen Kleopatra kente deniz tarafından girdiği için bu kapıya Kleopatra Kapısı denir. Kentteki başlıca tarihsel yapılar Donuktaş adıyla anılan görkemli bir yapı, eskiden vergi verilerek geçildiğinden Baç Köprüsü olarak adlandırılan İustinianos Köprüsü, Roma ve Şahmeran hamamları, 12. yüzyıldan kalma bir katedralden çevrilen Eskicami ve 16. yüzyılda Ramazanoğulları tarafından yaptırılan Tarsus Ulucamisi’dir. Bazı temel kazıları sırasında ortaya çıkan mozaikler Hatay Arkeoloji Müzesi’nde, Aşil Lahti Adana Bölge Müzesi’nde, Gözlükule’de ele geçen arkeolojik buluntular da Tarsus Müzesi’nde sergilenmektedir. Tarihsel açıdan önem taşıdığına ilişkin kesin bir bulguya rastlanmayan, kent yakınındaki Eshab-ı K ehf (Yedi Uyurlar) Mağarası’nın çevresi yöre halkı tarafından mesire yeri olarak değerlendirilir. Kutsal sayılan ve birçok söylenceye konu olan bu mağaranın içindeki derin tünelin Kâbe’ye çıktığına inanılır.

Tarsus Resimleri