AVRUPA TOPLULUKLARI
Avrupa Kömür ve Çelik, Avrupa Atom Enerjisi ve Ortak Pazar adıyla da bilinen Avrupa Ekonomik topluluklarından oluşur.
Avrupa Topluluğu düşüncesi, Avrupa’nın büyük bölümünün yıkıldığı II. Dünya Savaşı’ nin (1939-45) bitmesini izleyen yıllarda doğdu. 1950’de, zamanın Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman, Fransa ile Almanya Federal Cumhuriyeti’nin kömür ve çelik sanayilerini ortak bir yönetim altında birleştirmelerini önerdi. Öteki Avrupa ülkeleri de, bu örgüte katılmaya çağrıldı. İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg bu çağnya uyarak, toplulukta yer aldılar. Gelecekte bir gün “Avrupa Birleşik Devletleri”ne bile dönüşebilecek bir Avrupa Ekonomik Topluluğu düşüncesi bu başlangıçtan doğup gelişti. O zaman Avrupa’da ülke sınırlan kalkacak; işçilerin ve sermayenin serbest dolaşımı gerçekleşecek; sanayi ve tanmı ortak yasalar düzenleyecek; ortak bir para sistemi ve belki de tüm Avrupa’yı kapsayacak tek bir hükümet olacaktı.
1951 Paris Antlaşması’yla kurulmasına karar verilen Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), altı ülkenin kömür, çelik ve demir cevheri kaynaklannı tek bir yönetim altında toplamak amacıyla 1952’de kuruldu. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) 1957 Roma Antlaşması’yla doğdu ve altı ülkenin öteki tüm kaynaklanna ilişkin politikalannı birleştirmek amacıyla 1958’de örgütlendi. Ayn bir Roma Antlaşması (1957) ile kurulması kararlaştınlan Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu altı ülke için ortak bir atom enerjisi sanayisi geliştirmek üzere 1958’de oluşturuldu. Hâlâ ayn antlaşmalara dayanmakla birlikte, bu üç topluluk 1967’de yönetsel organları bir araya getirilerek, kısaca “Topluluk” diye anılan Avrupa Topluluklan çatısı altında birleştirildi.
İngiltere, Avrupa birliği düşüncesinin gerçekleşmesinden yana olmakla birlikte, başlangıçta Avrupa Topluluklarına üye olma girişiminde bulunmadı. Bunun bir nedeni, İngiltere’nin İngiliz Uluslar Topluluğu ve imparatorluğun geri kalan denizaşırı sömürgeleriyle (o sırada bunların birçoğu bağımsız yönetimlerini kurma yolundaydı) yaptığı ticarete önem vermesiydi. Ama 1961’de, İngiltere, Danimarka ve İrlanda Cumhuriyeti ile birlikte tam üyelik için başvurdu. 1962’de de Norveç üyelik başvurusunu yaptı. 1963’te • Fransa, İngiltere’nin katılmasını kabul etmeyince (veto edince) görüşmeler kesildi. 1967’de bu dört ülke üyelik için yeniden başvurdu ve İngiltere’nin başvurusu Fransa tarafından gene veto edildi.
1970’te altı kurucu üye, başvuruda bulunan bu dört ülkeyle görüşmeleri yeniden başlattı. Bu kez, İngiltere’yle yapılan görüşmeler başarılı oldu ve İngiliz Parlamentosu Avrupa Topluluklan’na giriş ilkelerini kabul etti. Başbakan Edward Heath, Katılma Antlaşması’m 22 Ocak 1972’de imzaladı; 1 Ocak 1973’te İngiltere üyelik sıfatını resmen kazandı. Danimarka ve İrlanda da birliğe katıldı. Ama Norveç üye olmaktan vazgeçti.
İngiltere’de 1974’te iktidara gelen İşçi Partisi hükümeti, giriş koşullarını yeni görüşmelerle, yeniden belirledi ve sorun ülke tarihinin ilk referandumuyla halkoyuna sunuldu. Oylamaya katılanlann yüzde 67’sinden fazlası, İngiltere’nin Topluluk’ta kalmasından yana oy kullandı.
Topluluk’ta, yeni üyelerin ekonomileri bir geçiş dönemiyle, Topluluk politikalarıyla uyumlu duruma getirilir. Bu geçiş dönemi İngiltere için 1973’ten 1978’e kadar sürmüştür. Geçiş döneminden sonra, yeni üyeler ile öteki üye ülkeler arasında her türlü, sanayi ve tarım ürünleri ticareti gümrük vergisi ödenmeden yapılır. 1980’de, Topluluk’un mali sistemini benimseyen İngiltere, öteki üye ülkeler gibi gümrük vergileri ve tarım ürünleri ithal fonlarının yanı sıra, katma değer vergisinden (KDV) elde edilen gelirin belirli bir oranını Komisyon’a aktarmaktadır. Topluluk giderlerinin karşılanması, üye ülkeler arasında zaman zaman anlaşmazlıklara yol açar. Ortak bir para sistemi oluşturmak için yapılan girişimler, üyeler arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle, bugüne kadar sonuçlandırılamadı. 1976’da Avrupa Parlamentosu, üyeleri için doğrudan seçim yapılmasını kararlaştırdı. Bundan önce üyeler halkoyuyla değil, üye ülkelerin parlamentoları içinden seçilirdi. Üyeleri seçimle gelen ilk Parlamento 1979’da seçildi. Bu uygulama Avrupa Toplulukları için, ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır. Çünkü seçimle gelmiş üyelerden oluşan Avrupa Parlamentosu topluluk işleri hakkında daha fazla söz sahibi oldu.
1981’de Yunanistan ve 1986’da İspanya ve Portekiz’in katılımıyla, topluluğun tam üyelerinin sayısı 12’ye yükseldi. 1963’te imzalanan Ankara Anlaşması’yla AET’ye ortak üye olan Türkiye ise, Avrupa Topluluklarına tam üyelik için 14 Nisan 1987’de başvuruda bulundu.
Avrupa Toplulukları'nın Çalışması
Avrupa Toplulukları çalışmalarını çeşitli organlar eliyle yürütür. Bunlardan Komisyon, politikaları planlar ve bunları uygulayabilmek için gerekli ayrıntılı önlemleri belirler. 14 üyesi vardır. Her Komisyon üyesi, Topluluk etkinliklerinin belirli bir alanından sorumludur; bir memur kadrosu, işlerin yürütülmesinde ona yardımcı olur. Ulusal çıkarlarını gözetmeksizin, bağımsız olarak çalışması gereken Komisyon üyeleri, 12 üye ülkenin hükümetlerince atanır. Komisyon’un genel merkezi Brüksel’dedir.
Bakanlar Konseyi, kuralları koyan organdır. Kararlan, Komisyon’un önerilerine dayanır. Konsey, üye ülke hükümetlerinin bakanlanndan oluşur. Üye ülkeler tartışılan konuyla ilgili bakanlannı gönderirler. Genel uygulama dışişleri bakanlannm, gerekli durumlarda konuyla ilgili bakanlarla birlikte Konsey’e katılmaları biçimindedir. Bakanlar kendi ülkelerinin çıkarlannı savunurlar ama aynı zamanda tüm topluluğa yararlı olacak çözümler bulmaya çalışırlar.
Bakanlar Konseyi başkanlığını üye ülkeler sırayla ve altı aylık sürelerle üstlenir. Konsey, Brüksel ya da Lüksemburg’da toplanır.
Avrupa Parlamentosu, Topluluk kararlan üzerinde demokratik denetime sahiptir. Başlangıçta üye devletlerin parlamentolannın kendi içinden belirleyip gönderdiği delegelerden oluşan Avrupa Parlamentosu’nun, 1979’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra 434’ü seçilmiş; 84’ü de Topluluk’a sonradan katılan İspanya ve Portekiz parlamentolarından gönderilmiş toplam 518 üyesi vardır. Bunlar, bir siyasi parti üyesi olabilecekleri gibi, bağımsız da olabilirler. Üyeler geldikleri ülkeye göre değil siyasal görüşlerine göre gruplaşır. Aynı görüşü paylaşan parlamenterler, kendi halklan ve Topluluk için yararlı olacağına inandıklan kararlan aldırmak amacıyla, bir araya gelerek siyasal gruplar oluştururlar.
Parlamentoda, Fransa, Almanya Federal Cumhuriyeti, İngiltere ve İtalya’nın her birinin 81, İspanya’nın 60, Hollanda’nın 25, Belçika, Yunanistan ve Portekiz’in her birinin 24, Danimarka’nın 16, İrlanda’nın 15, Lüksemburg’un 6 üyesi vardır. Avrupa Parlamentosu’nun merkezi Strasbourg’dadır; Lüksemburg ve Brüksel’de de toplanır. İşlerin çoğu, küçük komiteler tarafından yapılır. Meclis her ay bir hafta süreyle toplanır. Üyeler kendi ulusal parlamentolannın da üyesi olabilirler. Konsey, Komisyon’un önerilerinin çoğunu karara bağlamadan önce Parlamento’ nun görüşünü almak zorundadır. Parlamento üyeleri, uygulanan politikalar hakkında Konsey’e soru yöneltebilir. Gücü hâlâ sınırlı olmakla birlikte Parlamento, Topluluk bütçesinin denetiminde etkin rol oynar.
Adalet Divanı, üye hükümetlerin atadığı 13 bağımsız yargıç, bir başsavcı ve dört savcıdan oluşur; Topluluk kurallannm ve antlaşmalannm adil bir biçimde uygulanmasını gözeten bir kuruldur. Kararlan, üye ülkeleri, Topluluk kurum ve bireylerini bağlayıcı niteliktedir. Yargıçlar davalan, çoğunluk oyuyla karara bağlar. Adalet Divanı Lüksemburg’dadır.
Avrupa Yatırım Bankası, Topluluk içinde görece yoksul bölgelerdeki mali kuruluşlara ve yönetimlere ödünç para vererek yardımcı olur. Topluluk dışındaki ülkelere de kredi açar. Tüm Topluluk üyeleri, merkezi Lüksemburg’da bulunan Yatınm Bankası’na ortaktır.
Avrupa Toplulukları Çalışanları, Komisyon, Konsey sekreteryalan, Parlamento ve Divan gibi Topluluk kurumlannda çalışan 12.000’den çok görevliyi kapsar. Topluluk organlannda Danca, Flamanca, İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca, İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca olmak üzere, dokuz resmi dil kullanılır. İrlanda, antlaşmalarda Kelt dilini, tüm öteki konularda İngilizce’yi kullanır.
Avrupa Topluluklarının bu güne kadar ulaşabildiği en önemli amaçlarından biri, gümrük birliğidir. Bu, üye ülkeler arasındaki ticari engelleri (ithalat ve ihracat vergileri, gümrük vergileri ve kotalar gibi) kaldırmak anlamına gelir. Günümüzde mallar, üye ülkeler arasında, hemen hemen ABD eyaletleri arasında olduğu kadar serbestçe dolaşabilir. Üye ülkelerin işçileri sosyal güvenlik haklarını yitirmeksizin Topluluk üyesi ülkelerden istedikleri herhangi birinde çalışabilir. Bankacılık ve sigortacılık gibi hizmetler ile sermayenin dolaşımı konusunda da bu yönde adımlar atılmıştır. Topluluk yasaları, besin maddelerinin fiyatlarını değiştirmekten, işini kaybetmiş işçilerin yeniden eğitimine kadar uzanan çeşitli alanlarda insanların yaşamını etkiler.
Avrupa Toplulukları'nın Geleceği
Avrupa Topluluklarının öteki ülkelerle bağlantısı bugüne kadar dört farklı türde olmuştur. Bunlar: Tam üyelik; Avrupa ülkelerinin ortak üyeliği (Türkiye ve Malta ortak üyedir); gelişmekte olan ülkelerin ortak üyeliği; ticaret anlaşmalarıdır (örneğin, İsveç).
Topluluk büyüdükçe, değişmesi de kaçınılmazdır. 1957’de Roma Antlaşması imzalandığında, II. Dünya Savaşı’nın anıları henüz canlıydı. Yeni bir savaşı önlemek için Avrupa devletlerinin bir araya getirilmesi düşüncesi devlet adamları için ön plandaydı. Ama bugün ilerde ulaşılacak bir siyasal birlik düşüncesinden, “Avrupa Birleşik Devletleri”nden artık daha az söz ediliyor. Günümüzde, Topluluk sorunları arasında, üyelerinin bazen birbirinden farklı olan amaçlarını, çatışmaya yol açmadan bağdaştırmak da vardır. Ortak tanm politikası anlaşmazlık nedenlerinden biridir. Çünkü, temelde çoğunluğu Fransız ve İtalyan olan küçük çiftçilere, ürünlerine yüksek fiyat güvencesi vererek yardımcı olmak amacıyla çizilen bu politika, aynı zamanda daha büyük tanm birimlerini de özendirmiştir. Bunun sonucunda AET, bazen belli bir ürün türünü gereğinden çok fazla üretmiş, sonra da bunu dünya pazannda satamamıştır. Gazete ve televizyon muhabirlerinin söz ettikleri “şarap gölleri” ya da “tereyağı tepelerin in nedeni budur.
AET, çok içedönük olması ve kendi para sorunlanyla çok fazla uğraşması yüzünden de eleştirilir. Bununla birlikte, denizaşın ülkelerle ticari ve başka bağlantıları vardır. Özellikle besin ve hammadde satan, gelişmekte olan 60’ın üzerinde ülkeyle 1975, 1981 ve 1985 tarihli Lome antlaşmalan çerçevesinde, ticari bağlantı kurmuştur. Topluluk sanayi alanında ABD ve SSCB’den sonra gelir. Aynı zamanda dünyanın en büyük ticaret ve bankacılık merkezlerinden biridir.(Ayrıca bak. Avrupa.)