BABİL KULESİ
Tevrat’ın birinci kitabı olan Tekvin’de Babil Kulesi’nin öyküsü anlatılır. Bu öyküye göre, Tufan’dan sonra hepsi aynı dili konuşan yeryüzündeki tüm insanlar Babil ülkesindeki Şinar Ovası’na geldiler. Burada bir kent ve başı göğe değen bir kule yapmak için tuğla toplamaya ve harç karmaya koyuldular. Olanları gören Tanrı insanların kendisiyle eşit olma çabalarını engellemek için, birbirlerini anlayamasınlar diye onları değişik diller konuşur duruma soktu. Bunun sonucu olarak yapımı sürdüremeyen halk, Babil topraklarından ayrılarak dünyanın dört bir yanına dağıldı. Kente, “Tanrı Kapısı” anlamına gelen Babil adı verildi.
Babilliler’in yaptıkları birkaç büyük kulenin kalıntıları bulunmuşsa da, hangisinin Babil Kulesi olduğu kesinlik kazanmamıştır. Babil Kulesi’nin en tepedeki sunağa doğru yükselen yedi dev basamaktan oluşan “ziggurat” tipinde bir yapı olduğu ileri sürülmüştür.