Çamaşır Yıkama
Biriken kirli çamaşırlar her evde sorun yaratır. Giysi, çarşaf ve örtü gibi şeylerin giyilmekten ve kullanılmaktan ötürü mikrop yuvası olmalarının önüne geçmek için temiz tutulmaları gerekir. Çamaşır makinesinin olmadığı dönemde çamaşırlar ya elde yıkanır ya da ücret karşılığında başkalarına yıkatılırdı.
Eskiden çamaşırların yıkanması bir ön hazırlık gerektirirdi. Çok kirli çamaşırlar geceden ıslatılır, sabah ateş yakılarak kazanda su kaynatılır, renkliler ile beyazlar ayrılır, sabunla çitileyerek yıkanır, beyazlar sodalı suda kaynatıldıktan sonra bol suyla durulanır, sıkılır ve kurumaları için açık havaya asılır ya da içerde ateşin başına serilirdi. Bu güç ve yorucu işlemden sonra kuruyan çamaşırlar, içine kor konarak ısıtılan bir ütüyle ütülenirdi. Yıkanmaya uygun olmayan giysiler ise fırçalanarak ya da dövülerek temizlenirdi.
Günümüzde elektrikli çamaşır makineleriyle yıkama işlemi daha az zaman ve enerji harcayarak yapılmaktadır. Kimya sanayisinin ürettiği temizleme tozları, beyazlatıcı çamaşır suları, yumuşatıcılar ve parlatıcıların çoğu, çevreye zararlı maddeler içermelerine karşın, yıkama işlemine büyük kolaylıklar sağlarlar. Ayrıca ütü yapmak da elektrikli ve buharlı ütüler sayesinde eskisi kadar yorucu ve güç bir iş olmaktan çıkmıştır. Öte yandan, kırışmayan kumaşlar ütüleme işlemini hemen hemen ortadan kaldırmıştır.
Çamaşır Makineleri
İlk çamaşır makinelerinde sabunlu suyu ve çamaşırı hareket ettiren bir “çalkalayıcı” vardı. Durulama için önce makine boşaltılır, sonra yeniden temiz suyla doldurulurdu. Daha sonra çamaşırlar makinenin üst bölümüne yerleştirilmiş, merdane denilen iki silindir arasından geçirilerek sıkılırdı. Merdaneleri döndürmek için makineye bağlı bir kolu çevirmek gerekirdi.
Çamaşır makinelerinde ilk önemli gelişme elektrikle kendi kendine işleyen merdaneler oldu. Çamaşır makinelerinin bu ilk modellerindeki çalkalayıcı suyu ve çamaşırları tek yönde çevirerek dönüyordu. Tek yönlü dönüşün yarattığı merkezkaç kuvveti çamaşırlarla birlikte kirlerin de kazan duvarına yapışmasına neden oluyordu. 1863’te ABD’li Hamilton E. Smith çift yönlü hareket edebilen döner kazanlı çamaşır makinesini geliştirdi. Bu makine çamaşırları köpüklü suyla birlikte sürekli altüst ederek kirlerin kazan duvarına ya da çamaşırlara yapışmasını engelledi. Daha sonraki aşamada kazanın hızla dönmesi, merkezkaç kuvvetiyle kirli suyun dışarı atılmasını sağladı. Günümüzde kullanılan çamaşır makineleri, çamaşırları kuru ve sıcak havadan geçirerek kurutma işlemini de gerçekleştirir. Çamaşırın türüne göre değişik yıkama programlarına ayarlanabilen otomatik çamaşır makineleri yıkama işlemine büyük bir kolaylık getirmiştir.
Avrupa ülkelerinde ve ABD’de, makinesi olmayanların çamaşırlarını yıkayabilmeleri için çamaşırhaneler vardır.
Kuru Temizleme
Kuru temizleme sanayisi 19. yüzyılda başladı. Bir söylentiye göre bir Fransız denizci terebentin fıçısına düşmüş ve daha sonra giysileri kuruduğunda bütün kirlerin yok olduğunu görmüştü. Bu olayla terebentinin leke çıkarıcı özelliği keşfedilmiş ve bu madde temizlik amacıyla kullanılmaya başlanmıştı. Daha sonraları kuru temizleme için başka leke çözücüler geliştirildiyse de, bu maddelerin çoğunun yanıcı ve dumanlarının zehirli oluşu çevre ve insan sağlığı için zararlıdır.
Çağdaş kuru temizleme işleminde genellikle petrol türevleri ya da yapay kimyasal çözücüler kullanılır. Petrollü çözücüler çamaşır makinesi gibi açık bir makinede kullanılabilir; ama yapay çözücüler açık havada hızla buharlaştığından, olası tehlikelere karşı, kapalı ve hava geçirmeyen makinelerde kullanılmalıdır. Temizlenecek parçalar kumaşlarına ve renklerine göre ayrılır. Temizleme işlemi yıkama ve durulama gibidir, ama su yerine yapay çözücü kullanılır. Çözücü çabuk buharlaştığı için bu yöntemle yapılan temizleme işlemine “kuru temizleme” adı verilmiştir. Temizlemeden sonra giysiler buharla ütülenir.