Deniz Akıntıları
Dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 70’ini kaplayan okyanus suları, yeryüzünde, belirli bir düzende sürekli hareket eder. Küçük akıntıları gelgitler yaratır, ama başlıca akıntıların nedeni rüzgârlardır. Rüzgârlar deniz yüzeyinde estikçe su parçacıklarını da beraberlerinde sürükler. Bu nedenle başlıca önemli okyanus akıntıları yeryüzündeki rüzgârlara bağlıdır.
Okyanus akıntıları dairesel bir yol izler. Bu dairesel hareket bir okyanusun yarısını kapsayacak kadar büyüktür. Yüzeyde, okyanus suları ekvatorda Alizeler’e bağlı olarak batıya, orta enlemlerde ise batı rüzgârlarının önünde güneydoğu ve kuzeydoğuya doğru sürüklenir. Daha sonra bu sular okyanusların doğu kıyılarını izleyerek ekvatora döner.
Bu akıntılar batıda rüzgârların ve dünyanın dönüş yönüne bağlı olarak daha dar bir alanı kapsar ve daha hızlı hareket eder. Buralarda hızları günde 160 kilometreye ulaşır. Kıtaların doğu kıyılarında bu biçimde oluşan güçlü akıntılar arasında Atlas Okyanus’ undaki Gulf Stream ve Büyük Okyanus’un kuzeyindeki Kuro Şiyo akıntılarını sayabiliriz. Antarktika kıtasını çevreleyen su kütlesindeki sürekli genişlemeden dolayı, burada sık esen rüzgârlar dünyanın çevresinde doğuya doğru yol alan Kutup Çevresi Akmtısı’m doğurur.
Diplerdeki Akıntılar
Okyanusun derinliklerinde akıntıların hareketleri daha değişiktir. Bu farklılığı, Dünya’nın dönüşünden kaynaklanan Coriolis kuvveti yaratır. Okyanus akıntısında suyun her katmanı, bir üsttekine göre, saat yelkovanı yönünde biraz daha fazla kıvrılır. Güney yarıkürede bu hareket tersine olur.
Coriolis kuvveti, dönen bir cisim üzerinde hareket eden bir nesnenin doğrultusundan sapmasına neden olan bir kuvvet olarak tanımlanabilir. Örneğin, kendi çevresinde dönen yerküre üzerinde boylamlar boyunca, kuzey-güney doğrultusunda hareket eden bir cisim ilerledikçe- kuzey yarıkürede saat yönünde, güney yarıkürede ise saatin tersi yönde sapar. Bu kuvveti ilk tanımlayan Fransız Gustave-Gaspard Coriolis olmuştur. Dünyada bu gücün etkisini esen rüzgârların izledikleri yolda, okyanus akıntılarında gözlemleyebiliriz.
Okyanus akıntılarında bu etki derinlere gittikçe artar. Akıntı 90 metre derinde, yukarıda esen rüzgâra tam zıt yönde hareket edebilir. 90 metrenin altında ise rüzgâr etkisini tamamen yitirir.
Büyük deniz dibi akıntılarının birçoğunu da sıcaklık farkları yaratır. Soğuk su sıcak sudan daha ağırdır. Bu nedenle, kutuplardaki soğuk su denizin derinliklerine iner ve alttan ekvatora doğru hareket eder. Okyanus dibindeki akıntıların izledikleri yol yüzeydekinden oldukça farklıdır.
Deniz akıntılarının bir başka nedeni de tuzluluk farklarıdır. Tuzlulukları farklı iki denizi ya da bir denizle bir okyanusu birbirine bağlayan boğazlarda, suyun yüzeyinde ve dibinde ters yönde hareket eden akıntılar oluşur. Örneğin Marmara Denizi’ni Ege’ye bağlayan Çanakkale Boğazı’nda Marmara’dan gelen daha az tuzlu sular üstten Ege Denizi’ne akarken; Ege’nin daha tuzlu suları alttan Marmara’ya geçer. Akdeniz’i Atlas Okyanusu’na bağlayan Cebelitarık Boğazı’nda da benzer bir durum vardır. Akdeniz’in tuzlu suları ile okyanusun tuzu az suları Cebelitarık’ta birbirine zıt yönde, üst üste iki akıntı oluşturur.
Karalardan esen sürekli rüzgârlar karadan uzakta bir yüzey akıntısı doğurur. Bu, okyanusta dipten üste doğru bir hareket yaratır ve çok sayıda balığı besleyebilecek besinler suların yüzeyine çıkar. Peru’da hamsi balıkçılığı buna dayanır.