Edat
Edatlar tek başlarına anlamları olmadığı halde cümle içinde sözcükler ve sözcük öbekleri arasında benzerlik, eşitlik, araç, süre, başlayış, amaç, birliktelik, görecelik gibi anlam ilişkileri kuran sözcüklerdir. Edat türünden sözcüklerin anlamları cümle içindeki görevleriyle bağlantılı olarak ortaya çıkar ya da sezilir.
* Karpuz gibi domates yetiştiriyorlar (benzerlik).
* Avuç içi kadar kumaş kesecektim (eşitlik).
* Ankara’ya uçak ile gideceğiz (araç).
* Güneş batıncaya kadar çalıştınız mı? (süre).
* Dünden beri sizi bekliyorduk (başlayış).
* İnsanlık için çalışanlar unutulmaz (amaç).
* Çarşıya benimle geleceksin (birliktelik).
* Bana göre vakit çok erken (görecelik).
Yukarıdaki cümlelerde geçen “gibi, kadar, ile, beri, için, göre” sözcüklerinin tek başlarına anlamları yoktur. Anlamları görevleriyle birlikte oluşmakta, ancak cümle içinde birlikte kullanıldıkları sözcük yardımıyla anlamlarını sezdirmektedirler. Sanki, üzere, yüzünden, tarafından, halde, değin, hakkında, ait, diye, böyle, nazaran, bakımından, başka, ilişkin sözcükleri de edat olup cümlede kullanıldıklarında çeşitli görevler üstlenirler.
Edatlar genellikle basit yapılı sözcüklerdir. Kendilerinden sözcük türetilmediği gibi kendileri de türemiş değildir. “Yüz-ünden, suretiyle, bakım-ından gibi çekim ekleriyle oluşturulanları da vardır.
Edatlar isimlerden ve zamirlerden sonra gelerek onlarla değişik anlamlarda sözcük öbekleri oluşturur. Bunların iki türlü kullanımları vardır.
1. Yalın haldeki sözcüklerle kullanılmaları: Yurt için, denizler kadar, ateş gibi.
2. -e (yönelme) ve -den (çıkma) hal ekleri ya da -in (tamlayan) eki almış sözcüklerle kullanılmaları: Sabah-a kadar; çocukluk-tan beri; sen-in kadar.
Edatlar sonuna geldikleri sözcük ya da sözcük öbekleri ile ya sıfat ya da zarf öbeği oluşturur. Bu öbeklerin cümle içindeki görevleri edat tümleci, zarf tümleci olabildiği gibi yalnızca yardımcı bir öğe de olabilir.
* Bacak kadar çocuk neler söylüyor? (“çocuk” sözcüğünün sıfatı).
* Çamur gibi boya kullanmışlar (“boya”sözcüğünün sıfatı).
* Aylardan beri çalışmıyoruz (“çalışmıyoruz”fiilinin zarfı).
* Pamuk gibi yumuşak koltuk (“yumuşak” sıfatının zarfı).
* O hızla üst kata kadar tırmandım (edat tümleci).
* Geziden kucağımızda güllerle dönmüştük (edat tümleci).
* Sizi dünden beri bekliyoruz (zarf tümleci).
* Onu akşama kadar çalıştırdım (zarf tümleci).
* Bu kitap ancak 100 lira eder (yardımcı öğe).
* Eğer geleceksen söz ver (yardımcı öğe).