Fabl
Fabl, Hayvanlar, bitkiler ve cansız nesneler arasında geçen düşsel olayları konu edinen öykü türü. Fabl, gerçekte bir masal türüdür; klasik anlayıştaki masaldan, sonunda ya da başında bir "ders" bölümü bulunmasıyla ayrılır. Bir fablda genellikle dört bölüm bulunur: Serim (fablda yer alan tipler tanıtılır, olaya giriş yapılır); düğüm (olay gelişir ve meraklandırıcı bir aşamaya gelir); çözüm (olay belirli bir sonuca bağlanır); ders (bu olaydan çıkan ders, özlü biçimde verilir).
Fabllarda hayvanlar, bitkiler ve cansız nesneler, insan kimliğinde görünür. Ol ayı yaşarken insan gibi davranırlar ve konuşurlar. Bununla birlikte bazı fabllarda insanlara da yer verilir.
Fabllarda, gerçek insan tipleri alegorik bir biçimde sergilenir. Bu alegorik anlatımda, toplumdaki kötü, tembel, kişiliksiz insanlar yerilir; iyi, güçlü, çalışkan ve başarılı insanlar da övülür (sözgelimi karga, aptal bir kimseyi, karınca çalışkan bir kimseyi, ağustos böceği de tembel bir kimseyi simgeler).
Fabl türündeki ilk öyküler Hindistan'da derlenmiştir. Brahman yazarı Beydaba (Bidpay, Bilpay), kral Debşelim'in isteğiyle ahlâk öğütlerini Sanskritçe öyküler biçiminde yazmıştır (Pança Tantra: "beş kitap"). Bu yapıt, VI. yy'da Pehlevice'ye, VIII. yy'da Arapça'ya (Kelile ve Dimne'nin Kitabı adıyla), daha sonraları da Süryanice. İbrani'ce, Yunanca, Latince (1270) ve Fransızca'ya (1644) çevrilmiş, Kul Mesut, Farsça çeviriyi Kelile ve Dimne adıyla XIV. yy'da Türkçe'ye aktarmıştır.
Eski Yunan ve Roma'da da fabl türünde yapıtlara raslanır. Hesiodos, Aisopos ve Latin ozanı Phaedrus, düzyazı ya da şiir biçiminde fabllar yazmışlardır. Batı edebiyatında fabl türünün en başarılı temsilcisi, Fransız ozanı La Fontaine'dir.
Doğu edebiyatlarında da fabl türünü andıran hayvan öykülerine raslanır. İranlı şair Sadi'nin Bostan ve Gülistan adlı yapıtlarında, Mevlana Celalettin Rumi'nin Mesnevi sinde, bazı hayvan öykülerine yer verilmiştir. Türk edebiyatında Şeyhi'nin Harname adlı mesnevisi, yergi türünde olmasına karşın, fabl örneği de sayılabilir. Tanzimat dönemi yazar ve ozanı Şinasi, La Fontaine'den yaptığı çevirilerin yanı sıra bir-iki fabl örneği yazmayı da denemiş, Ahmet Mithat Efendi de Kıssadan Hisse'de birkaç fıkrayı fabl biçimine sokmuştur.