Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Haritacılık

  • Okunma : 839

Haritacılık, İnsanın yarattığı en çok yönlü yapıtlar arasında yer alan haritalar, bilimden sanata, kuramsal uğraşlardan uygulamalı uğraşlara, gerçek şeylerden gerçekdışı şeylere kadar pek çok alanda kullanılır. Harita, coğrafi ya da uzamsal verileri insan etkinliklerinde kullanılmak için düzenleme yoludur. Kişi ile çevre arasında aracılık işlevi görür ve kişinin çevreyi yönetmesine ya da yönlendirmesine yardımcı olur.

Harita kullanımının iki geniş alanı vardır. Bazı haritalar, denizcilikte ve çok çeşitli yol bulma etkinliklerinde kullanılmak için hazırlanırken, bazıları da çevrenin yönetilmesine ve anlaşılmasına yardımcı araçlar olarak tasarlanır. Bu iki genel alan içinde, son derece büyük bir çeşitlilik gözlenir. Bazı haritalar, özenle çizilmiş ve ölçülmüş verilerle, ölçümleri ve analizi desteklemek için yapılır; bunlar, bilim ve mühendislik çalışmalarında kullanılır. Öbür uçtaysa, görsel canlandırma için, yani cetvelle değil de gözle okunmak için yapılmış haritalar yer alır; haber organlarındaki haritaların yanı sıra ders kitaplarındaki, ansiklopedilerdeki, vb. haritalar bu türdendir ve genellikle "konusal haritalar" diye adlandırılır.

Haritalar her zaman kâğıt üstüne ya da bilgisayar ekranına çizilmez. İnsanlar, çevreyle ilgili deneyimleri ve bilgileri yansıtan pek çok imgeyi zihinlerinde taşırlar. Herkesin belleğinin bir parçası olan bu haritalara da "zihinsel harita" denir. Bu zihinsel imgeler, pek çok farklı biçimde düzenlenerek kullanılır; bunun en belirgini, her gün yapılan yol bulma etkinlikleridir.

HARİTA ÖLÇEĞİ

Bir haritanın ölçeği, haritadaki uzaklık ya da bölge ile yeryüzünde temsil ettiği uzaklık ya da bölge arasındaki ilişkidir. Büyük ölçekli haritalar küçük bir bölgeyi gösterir ve çok fazla ayrıntı içerirler: Büyük ölçekle çok ayrıntılı olarak çizilebilen kentin bir bölümünün haritası buna örnek gösterilebilir. Bu tür haritalar genellikle gezginler, turistler, mühendisler ya da mimarlar tarafından kullanılır. Geniş bir alanı kapsayan küçük ölçekli haritalarsa, gösterilen bilginin hem yapısını, hem de miktarını basitleştirir. Dünya haritaları, zorunlu olarak küçük ölçeklidir; yüksek düzeyde ayrıntıya girmeleri olanaksızdır.

Ölçek üç biçimde dile getirilebilir: Kesir olarak, sözel olarak, çizgi olarak. Kesirli ölçek, harita üstündeki bir birimi, yüzey üstündeki çok sayıda birimle eşitler; dolayısıyla, "1:24 000" biçiminde yazılan kesirli bir ölçek, harita üstünde 1 birimin yüzey üstünde 24 000 birimi temsil ettiğini gösterir.

Sözel ölçek, aynı ilişkiyi sözcüklerle belirtir: "Haritadaki 1 cm, yüzeydeki 1 km'yi temsil eder. Çizgi (grafik) ölçek, sanki bir cetvel gibi aralıklı olarak işaretlenmiş bir çizgidir. İki nokta arasındaki uzaklık, harita üstünde bu noktalar arasındaki uzaklık ölçüldükten sonra, grafik ölçekte işaretlenmiş uzaklıkla karşılaştırılarak belirlenebilir.

Haritacı, harita yapımına yeryüzünün boyutunu küçülterek harita yapmaya başlar. Bütün dünyayı kapsayan küçük ölçekli haritalar için tek doğru temsil yöntemi, küredir. Ne var ki, kürenin kullanılması ve saklanması güçtür ve kürede dünyanın bütün yüzeyi bir bakışta görülemez. Üstelik küreler boyut olarak çok sınırlıdır ve dünyayı ancak çok küçük ölçekte gösterebilirler. Küresel yüzeyi düzlem yüzeye dönüştürmek için birçok farklı tasarım geliştirilmiştir; bunlara harita izdüşümleri (projeksiyon) denir. Bu izdüşümlerin amacı, dünyayı ya da bir bölümünü en az çarpıtmayla yansıtmaktır. Farklı izdüşümlerin, belirli amaçlara uygun olmalarını sağlayan belirli özellikleri vardır; haritacının, haritanın kullanım amacına en uygun izdüşüm yöntemini seçmesi gerekir.

Uyumlu izdüşümlerde açılar doğru olarak gösterilir; bu tür haritalar denizcilikte ve arazi ölçümünde kullanılır. Eşdeğer ya da eşit alanlı izdüşümler, yeryüzündeki bütün alanları tam orantılı olarak gösterir ve uzamsal verilerin dağılım biçimlerini görmek amacıyla kullanılır. Küresel yüzey düzleme dönüştürüldüğünde korunabilecek başka özellikler de vardır.
Harita izdüşümünün çok önemli ve sık sık göz ardı edilen bir niteliği de, "kafes" denilen paraleller ve meridyenler ağının düzenleniş yöntemidir. Küre üstündeki bu kafesin birçok açık seçik görsel özelliği vardır. Bir küredeki ölçek gerçektir (açılar doğru gösterilir; alanlarsa tam orantılıdır). Küresel yüzey düzlem haritaya dönüştürüldüğü zaman, bu durum değişir; ama gene de harita üstündeki bazı yerlerde küresel yüzey, başka yerlerde olduğundan daha doğru temsil edilir.

Kürede paraleller (ya da enlem çizgileri), birbirine koşuttur ve meridyenler (ya da boylam çizgileri) üstünde eşit aralıklarla dizilir. Meridyenler, kutuplara doğru birbirine yaklaşır ve ekvatora doğru birbirinden uzaklaşırlar; dolayısıyla, aralarındaki uzaklık, ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe azalır. Ekvatorda, meridyenlerin aralıkları tıpkı paraleller gibidir. Kürede paraleller ve meridyenler, kutuplar dışında dik açıyla kesişirler. Belirli uzaklıktaki iki paralel ve iki meridyenle sınırlanan yüzeyin alanı, iki paralel arasında her yerde aynıdır.

Düzlem harita küreyle karşılaştırılırken, kafesin düzenlenişi, yüzeyin düzleştirilmesi sonucunda oluşan ölçek değişmesinin bir göstergesidir. Mercator izdüşümünde aşırı bir alan abartması vardır. Lambert izdüşümünde bu abartma ortadan kalkar; ama açısal ilişkilerde büyük çarpılma olur. Lambert azimutal ve Albers konik izdüşümlerinde bölgeler doğru orantılı olarak gösterilir; ama açısal ilişkiler korunmaz.

HARİTA VERİLERİ

Harita verilerinin ilk kaynağı, keşifler sırasında toplanan bilgilerdir. İlk elden bilgiler, dünya haritasının ortaya çıkmasında en büyük rolü oynamıştır. Harita bilgilerinin ikinci kaynağı, arşiv verileridir; daha önce yapılmış haritaların ve derlenmiş bilgilerin yanı sıra, XX. yy'da gerçekleştirilen hava fotoğrafları ve uzaktan algılanan görüntüler, arşiv verilerinin başlıcalarıdır. Ulusal nüfus sayımları gibi kaynaklardan sağlanan istatistiksel verilerin yanı sıra, çeşitli alanlardaki bilimcilerin topladıkları yerbilim, biyoloji, atmosfer, vb'yle ilgili bilgiler de bunlara eklenir. Birçok farklı kullanıcıya yönelik farklı harita türleri vardır. Sözgelimi, haritalar, bir ülkenin ya da kıtanın değişik yönlerini, tarımsal özelliklerini ya da tarihsel bir kesitini gösterebilir.

Arazi ölçümü, haritacıya hatasız konum belirleme olanağı sağlar; bu da harita yapım programları için çok önemlidir. Uydular ve bilgisayarlar gibi modern teknoloji ürünü aygıtlar, Küresel Konumlandırma Sistemleri'nin gerçekleştirilmesine yol açmıştır. Uzaktan algılama sistemlerinin sağladığı zengin veriler, yeni ve daha güncel haritalar yapmada haritacıların işini kolaylaştırmıştır. Bu bilgiler çoğunlukla istatistiksel verilerle birleştirilerek, Coğrafi Bilgi Sistemleri oluşturulur; bunlar, bilimcilerin ve yöneticilerin kullandıkları bilgisayar destekli veritabanlarıdır.

Kuramların, varsayımların, modellerin, hattâ imgelem gücünün sonucu olan haritalar da vardır. Oz'nin (ya da Yer'in Ortası'nın) haritası gibi düşsel haritaların yanı sıra, haritalanmış bilgilere dayanılarak ortaya atılmış varsayımlar da vardır. Sözgelimi, kıtaların kaymasıyla ilgili harita verileri, levhalar tektoniği kuramının doğmasına yol açmıştır.

Verilerin simgeleştirilmesi. Harita simgeleri altı genel sınıfta toplanır: Büyüklük, değer (açıklık ve koyuluk), doğrultu, doku (birçok niteliksel farklılıkların yanı sıra kaba ve ince doku), biçim, renk ya daton. Bu "görsel değişkenlerin bileşimi, haritalarda görülen çeşitliliği yaratır. Sözgelimi, kentsel planlama haritalarında, arazi kullanımındaki farklılıkları göstermek için renklerden yararlanılır. Bir ülkenin ya da kıtanın haritasında, nüfus yoğunluğu değişiklikleri ya da yükseklik değişiklikleri gibi bilgileri göstermek için, aynı rengin farklı değerleri ya da tonları kullanılır. Simgelerin mantıklı bir görsel yapısı olmalıdır; böylece, görsel değişkenlerin doğru kavranması ve kullanılması, sunulan bilgilerin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.

HARİTACILIĞIN TARİHİ

Var olan en eski harita, İ.Ö. III. binyıl sonlarında Sümerler tarafından yapılmış, bir malikaneyi betimleyen küçük bir kil tablettir. İlk haritalar, çoğunlukla taşınmaz malların sınırlarını belirlemekte ya da inşaat özelliklerini tanımlamakta kullanılmıştır. Yaklaşık olarak İ.Ö. XIV. yy'da Mısırlılar, vergilendirmede kullanılmak için mülklerin sınırlarını gösteren haritalar yapmışlardır: Nil ırmağının yıllık taşkınları mülklerin sınır işaretlerini ortadan kaldırdığı için, bu tür haritaları gerekli kılıyordu. Bu tür haritacılık etkinlikleri, hem Doğu'daki, hem de Batı'daki eski uygarlıklarda yaygındır. Eski uygarlıklar, evrenbilime ilgi duydukları için Yer'le ilgili görüşlerini yansıtan haritalar da yapmışlardır.

Batı uygarlığında haritacılığın gelişmesinde ilk önemli dönemi, eski Yunanlıların başlattıkları düşünülmektedir. Eski Yunanlılar, bilimlere ve sanatlara önemli katkılarda bulunmuşlar, Batılı haritacılara ve coğrafyacılara da bir bilgi mirası bırakmışlardır. İ.Ö. VIII. yy. gibi erken bir dönemde denizcilik yapan, denizaşırı ticaret merkezleri kuran eski Yunanlılar, düzenledikleri birçok askerî seferin ve deniz seferinin yanı sıra, bilim ve sanat alanındaki uğraşlarından dolayı da İ.Ö. VI. yy'da Batı dünyasında coğrafi bilginin en önemli kaynağı haline gelmişlerdir.

Dünyayı okyanuslarla çevrili düz bir daire biçiminde tanımlayan ilk coğrafya kitabı, İ.Ö. VI. yy. sonunda yazıldı. İ.Ö. III. yy'a gelindiğinde dünya görüşü değişmişti ve matematikçi Kyreneli Eratosthenes, küresel Yer'in çevresini ilgi çekici bir doğrulukla hesapladı. Fratosthenes ile çağdaşı Hipparkhos, Yer'i küre biçiminde tasarlayarak ve enlemler ile boylamlardan yararlanan bir konum belirleme sistemini benimseyerek, bilimsel haritacılığın temellerini attılar. Eski Yunan haritacılığı konusunda bilinenlerin çoğu, Strabon ve Ptolemaios'un yapıtlarından öğrenildi: Ptolemaios'un, harita izdüşümlerini de kapsayan Georgraphica adlı haritacılık ders kitabını, Rönesans bilginleri, yazılışından 1 000 yılı aşkın süre sonra bulduklarında, Batı'nın dünyayla ilgili görüşü derinden sarsıldı.

Romalılar, Yunanlıların coğrafya bilgisini miras almalarına karşın, arazi ölçümüne ve mühendisliğe daha çok ilgi gösterdiler. İmparatorluğun haritasını çıkardılar; bu haritalarda eyaletlerin sınırlarını, kentlerin, akarsuların ve yolların konumunu gösterdiler. Bu dönemde yapılan en ünlü haritalardan biri, Akdeniz bölgesinin çok ayrıntılı bir yol haritasıdır. Ortaçağ. Ortaçağ'da Batı dünyasında bilimsel coğrafi bilgilere ve harita yapımına çok az şey katıldı. V.-XV. yy'lar arasındaki dönemde haritacılar, hem klasik kaynaklara hem de dinsel yazılara dayandılar. Eski Yunan haritacıları, dünyayı bir küre olarak tanımladıkları halde, musevi-hıristiyan yazılarından kaynaklanan dünya görüşü ve harita içeriği, Yer'i oval ya da dörtgen bir disk olarak tanımlıyordu. İ.Ö. I. yy'da yapılmış bir haritadan kaynaklanan mappeamundi tarzı en sık kullanılan tarzdı. Bu tarza göre Yer, merkezinde Kudüs, yukarısında Asya, aşağı sol yanında Avrupa, aşağı sağ köşesinde Afrika bulunan ve kapalı kara kütlelerinin okyanusla çevrildiği düz bir disk olarak betimleniyordu.

Ticaretin ve denizciliğin gelişmesiyle birlikte, portolanolar (deniz haritaları) geliştirildi. Kıyıları ayrıntılı olarak gösteren bu hatasız krokiler, XIII. yy'dan XVII. yy'a kadar, özellikle Akdeniz bölgesindeki denizciler tarafından kullanıldı.

Rönesans. XV.-XVII. yy'lar arasında, Giovanni Caboto, Kristof Kolomb ve Fernao de Macellan gibi denizcilerin keşifleri, dünya haritasının içeriğinde ve yapısında büyük ilerlemelere yol açtı. Baskı makinesinin bulunması da, haritaların daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağladı. Yeni Dünya'yı gösteren ilk harita, İspanyol Juan de la Costa tarafından 1500'de çizildi. Güney Amerika kıtasını belirtmek için üstünde Amerika adı bulunan ilk haritayı, 1570'te Martin Waldseemüller hazırladı.

XVI. yy. ortalarında Avrupa'da birkaç büyük haritacılık merkezi bulunuyordu. Önde gelen ilk harita yapım merkezi, İtalya'ydı. Yaklaşık 1570'te harita yapımında üstünlük Hollanda'ya geçti. HollandalIlar, XVII. yy'ın büyük bölümüne kadar bu üstünlüğü koruyarak, hem kullanışlı, hem de son derece güzel bezenmiş haritalar hazırladılar. İlk modern atlası 1570'te Abraham Ortelius yayınlarken, Gerardus Mercator birkaç dünya izdüşümü geliştirmesinin yanı sıra, çok sayıda atlas da hazırladı.

XVIII. yy'dan günümüze. Ulusal hükümetlerin çoğalmasıyla birlikte, hem yönetim amaçlarına, hem de askerî amaçlara yönelik harita gereksinmesi arttı. Fransa'da ilk büyük ulusal arazi ölçümü çalışması, 1733'te Cassini ailesi tarafından başlatıldı. Bu ulusal haritacılık programları, ordu ve bilim çevreleri tarafından desteklendi. Ulusal ölçümler, başlangıçta, doğru konumsal (planimetrik) harita yapımına yönelik olmakla birlikte, daha sonra, arazi yüzeyi (topografya) haritalarının ve kıyı haritalarının yanı sıra, sanayi üretiminde kullanılacak kaynakların haritalarının yapılması da bu çalışmalar kapsamına alındı.

Haritacılık alanındaki uluslararası işbirliği sonucunda, her ikisi de standart bir ölçek ve simgeleme sistemiyle hazırlanacak Uluslararası Dünya Haritası ve Dünya Uçuş Haritası çalışmaları başlatıldı. 1891'de çalışmalarına başlanan Uluslararası Dünya Haritası henüz tamamlanmamış olmakla birlikte, İkinci Dünya Savaşı'nda stratejik amaçlarla yapımına başlanan Dünya Uçuş Haritası tamamlandı. Dünya okyanuslarının ve Antarktika' nın haritasını yapmak için de benzer girişimlerde bulunuldu. Uyduların ve bilgisayar destekli haritacılık sistemlerinin kullanıma sokulmasıyla, bir yılda üretilen harita sayısı önemli ölçüde arttı. Önemli bir haritacılık etkinliği de, sayısal haritaların, yani sayılardan oluşan veritabanları biçimindeki haritaların yaratılması oldu.

Harita yapım süreçleri ve işlemleri sürekli evrim geçirmiş, ama sistem aynı kalmıştır. Önce haritanın amacı belirlenir; genellikle "taban harita" denilen coğrafi yapıyı tanımlamak için gerekli veriler, aynı zamanda da haritanın konusal odağını oluşturacak bilgiler derlenir. Sonra bütün bu veriler, grafik bir gösterim oluşturacak biçimde düzenlenir: Bu sanatsal çalışmanın üstüne çizgiler çizilir; simgeler ve yazılar yerleştirilir. Sonra bu çalışma, fotoğraf işlemlerinden geçirilir ve harita basılır.

Haritanın amacına karar verildikten sonra, harita yapım sürecinin her adımında bilgisayar kullanılabilir. Eskiden öbür haritalardan ve istatistiksel tablolardan derlenmekte olan veriler, bilgisayar destekli veritabanlarından elde edilir. Harita izdüşümü otomatik olarak çizilip, başka bir veritabanından değerler alınarak ve bunlar uygun görsel değişkenle temsil edilerek simgeleştirilir. Sonuçta oluşan harita, bilgisayar ekranında gösterilerek son düzeltmeler yapılır; sonra bilgisayar disketi matbaaya gönderilir.