İletişim
Bir insanın başka bir insanla haber ya da bilgi alışverişine iletişim denir. Eğer insanlar birbiriyle iletişim kuramasaydı. Her insanın bildiği kendi deneyimleriyle sınırlı olacaktı. İnsanlar gibi hayvanlar da iletişim kurabilir, ama bildiğimiz kadarıyla hayvanlar yalnızca acı, zevk, korku, açlık, öfke ve sevgi gibi basit duyguları ifade edebilir. Bazı hayvanların, özellikle balinaların çıkardıkları sesler öbür hayvanlarınkinden daha gelişmiş bir dil oluşturur. Şempanzeler de çok çeşitli sesler ve yüz hareketleri kullanırlar; ama onların iletişim biçimleri insanlarınkine göre çok az gelişmiştir.
İnsanlar arasındaki en önemli iletişim biçimi olan konuşma tek iletişim yolu olmadığı gibi, en eskisi de değildir. Duygularımızı belirtmek, başkalarına belirli işaretler vermek için el ve yüz hareketleri de yaparız. Hayvanlar bu “beden dili”ni çok kullanır. Sağırların kullandığı işaret dili de konuşmadan iletişim kurmanın iyi bir örneğidir. Körler de büyük oranda dokunma ve işitme yoluyla iletişim kurarlar.
İletişim genellikle insanlar arasında olur, ama insanlarla iletişim kuracak biçimde tasarlanmış makineler de vardır. Örneğin, tehlike anında çalmaya başlayan hırsız ya da yangın alarmları, bankalarda kullanılan ve insanlardan komut alıp gereğini yerine getirecek biçimde tasarlanmış olan elektronik terminaller bunlardandır. Isıtma sistemlerini açıp kapayan termostatlar gibi, başka makinelerle iletişim kuran makineler de vardır. Bu tür makinelerin kullanımı II. Dünya Savaşı sonrasında hızla yaygınlaşmıştır.
İlk İletişim Biçimleri
Eskiçağlardan beri insanlar uzak yerlere haber gönderme sorunu ile karşılaşmışlardır. Çabuk haber gönderebilmenin en basit yolu işaret ateşleri kullanmaktı. İÖ 1200'lerde Yunanlılar Truva'yı kuşattığı zaman, kralları Agamemnon Truva ile Yunanistan arasındaki bütün dağ doruklarında işaret ateşleri hazırlatmış ve kuşatma bitince yakılan bu ateşler zafer haberini Yunanistan'a ulaştırmıştı. 1588'de İspanyol Armadası İngiltere'ye yaklaşırken tehlikeyi ülkenin her yanına duyurmak için de yakılan ateşlerden yararlanılmıştı. Bir başka işaret gönderme yöntemini Kuzey Amerika Yerlileri kullanırdı. Bu yöntemde, ateşin çıkardığı dumanın üstü bir hayvan derisi ya da battaniye ile bir an için kapatılıp sonra yeniden açılarak dumanın parça parça çıkması sağlanır ve parça sayısı şifreli bir haberi belirtirdi. Romalılar da haberleşme kulelerinde ateş yakarak ya da bayrak sallayarak haberleşiyorlardı.
Boru ya da megafon kullanarak insan sesinin daha uzaklara gitmesi sağlanabilir. İÖ 330’larda Büyük İskender’in kocaman bir megafon kullandığı bilinmektedir. Bazı Afrika kabileleri de davul çalarak uzaklara haber iletirdi. Persler, Eski Yunanlılar ve Romalılar gibi Çinliler de İÖ 1100 öncesinde atlı ya da koşucu haberciler yetiştiriyorlardı. 16. Yüzyılda Peru’da yaşayan İnkalar, yollar üzerinde belirli aralıklarla koşucu haberciler bulundurur ve bu sistemle saatte 15 kilometreye varan bir hızla haber gönderebilirlerdi. Bu haberler sözlü olarak iletilebildiği gibi, önceden belirlenen bir şifreye göre, bir çubuk üzerine açılan çentikler ya da bir sicime atılan düğümlerle de belirtilebiliyordu.
Çağdaş İletişim
Yazının icadı iletişim alanında olağanüstü bir değişime yol açtı. İnsanların, düşüncelerini açıklamak için Mısır hiyerogliflerinde olduğu gibi birtakım resimler çizmeye başlamaları ile yazı ortaya çıktı. Yazı dili yüzyıllar boyunca çok yavaş gelişti. 15. Yüzyılda Johannes Gutenberg’in bulduğu basım yöntemi bu alanda önemli bir gelişme oldu. Eskiden elle yazılarak çok yavaş çoğaltılan kitaplar bu yöntemle çok kısa bir sürede çoğaltılabiliyordu. Daha sonra 1475'te William Caxton İngiltere’de ilk baskı makinesini yaptı.
19. yüzyılda buhar gücüyle çalışan baskı makineleri ortaya çıktı. Bu makinelerin kullanılması ve daha çok insanın okur yazar olması sonucu, yayımlanan kitaplardaki ve gazetelerdeki düşünceler daha çok insana ulaşabildi. 20. yüzyılın ortalarında bir günde yayımlanan gazetelerin toplam baskı sayısı toplumdaki yetişkin insan sayısını geçti.
18. yüzyıl sonlarına kadar, uzak yerlere hızla haber gönderebilmek çok güçtü. Ama 1792’de Fransız mühendis Claude Chappe semaforu icat etti. Bir direk üzerindeki hareketli iki koldan oluşan semaforun kollarına verilen her farklı biçim değişik bir anlam taşıyordu. Tepelerin doruklarına yerleştirilen semafor direklerinden oluşan iletişim zinciriyle bir haber uzak mesafelere hızla iletilebiliyor, örneğin Paris’ten, 725 km uzaktaki Toulon’a bir haberin ulaşması 10-12 dakika sürüyordu. Napolyon Savaşları sırasında, Londra’daki deniz kuvvetleri komutanlığı ile İngiltere’nin güney kıyılarındaki donanma üsleri arasındaki haberleşmede buna benzer bir yöntem kullanıldı.
19. yüzyılda iletişim yöntemlerinde büyük gelişme oldu. Mors alfabesinin de mucidi olan Samuel F. B. Morse 1832’de, kablolar aracılığıyla sinyal iletebilen telgrafı icat etti. 1866’da, Atlas Okyanusu’nun altında uzanan bir telgraf hattıyla Avrupa ile Amerika arasında telgraf haberleşmesi gerçekleştirildi. 10 yıl sonra Alexander Graham Bell telefonu icat etti. Guglielmo Marconi’nin bulduğu telsiz telgraf ise, bir telgraf hattına gerek olmadan açık denizdeki gemilerle haberleşmeyi sağladı. 20. yüzyılda sesin radyo dalgaları aracılığıyla iletilmesini sağlayan telsiz telefonun bulunması düzenli radyo yayınlarının ortaya çıkmasına yol açtı. Televizyon 1920’de icat edildi ve ilk düzenli televizyon yayını 1936’da gerçekleşti. II. Dünya Savaşı’ndan sonra televizyon yayıncılığı öylesine büyük bir gelişme gösterdi ki, günümüzde sanayileşmiş ülkelerde her evde en az bir televizyon alıcısı vardır. Bu ülkelerde televizyon başlıca haber alma, eğitim ve eğlence aracı durumuna gelmiştir. (Bu konuda başka bilgiler ve son gelişmeler RADYO; RADYO VE TELEVİZYON YAYINLARI; TELEKOMÜNİKASYON; TELEVİZYON ve VİDEO maddelerinde anlatılmıştır.)
Günümüzde bilgisayar ve uzay teknolojisi iletişim hızında ve niteliğinde büyük bir gelişmeye yol açmıştır. Dünya yörüngesindeki bir uydu aracılığıyla alman ilk televizyon görüntüsü bulanık ve titrekti; ama günümüzde dünyanın öbür ucundan gelen bir yayın yerel yayınlar kadar nettir. Teletekst ya da videotekst sistemleri, yalnızca birkaç tuşa dokunarak uzaktaki bir bilgisayardan gelen bilgileri televizyon ekranında görmemizi sağlar. Telefonla dünyanın hemen hemen her yeriyle doğrudan konuşulabilmektedir.
Bilgisayar İletişimi
Elektronik teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak bilgisayar fiyatlarının hızla düşmesi, eskiden bilgisayar kullanımının fazla pahalı olduğu saat, hesap makinesi ve televizyon gibi aygıtlarda da bilgisayar kullanılmasına yol açmıştır. Bilgisayarların bu yaygın ve etkin kullanımı modern toplumların içinde bulunduğu “bilgi patlaması” ya da “bilişim devrimi” diye adlandırılan olgunun temelini oluşturur. Bilgisayarlar günlük yaşamımıza öylesine girmiştir ki, onlar olmazsa bankalar, işyerleri ve kamu kurumlarının çalışmaları durabilir.
Toplumun her kesiminde yaygınlaşan bilgisayarlar birbiri ile bağlantılandırılarak daha etkili bir biçimde kullanılabilir. Günümüzün bilişim toplumu için bilgisayarlar arasında iletişim, karayolları ile demiryollarının sanayi toplumunda taşıdığı öneme sahiptir. Çünkü bilişim toplumunun etkin bir biçimde çalışması için gerekli hammadde olan bilginin dolaşımı bilgisayar iletişimi ile gerçekleşir. Bilgisayarlar iletişimin kendisini de etkilemiş ve telefon santralları giderek birer bilgisayar merkezine dönüşmüştür. Bunun sonucunda, bilgisayarlar arasındaki iletişimin kapsamının genişlemesi ve bütünleşik bir bilgi iletim sistemi oluşturulması yönünde bir eğilim görülmektedir.
Bu bütünleşik bilgi iletim sistemi bilgisayar ağları, kablolu televizyon, veri ve metin iletim sistemleri yanında uydu aracılığıyla iletişimi de kapsayan bir dizi gelişmiş teknolojiyi içerir; elektriğin ülkenin her yerine ulaşmasını sağlayan elektrik ağma benzeyen bir elektronik ağı oluşturarak, kablolarla birbirine bağlanmış ev, işyeri, mağaza, fabrika, okul, kütüphane ve benzeri yerler arasında bilginin kolayca dolaşımını amaçlar.
Günümüzde bilgisayarlar ve televizyon ekranları ile birlikte kullanılan telefon, iletişim hizmetlerinin şaşılacak ölçüde gelişmesine yol açmıştır. Uzaktaki bir bilgisayarda depolanmış geniş bilgi yığını içinden seçilen bir bilgi parçası televizyon ekranında görülebilir. Terminaller televizyon alıcılarını telefon hatlarıyla bilgisayarlara bağlamaktadır. Ana bilgisayarda depolanan ve sürekli olarak güncelleştirilen bilgiler böylece kolay ve ucuz olarak evlere ve işyerlerine aktarılır. Doğrudan bilgisayara bağlı terminallerle bilimsel bilgilere, şirket kayıtlarına, sosyal ve ekonomik verilerle benzeri bilgilere kolayca ve hızla ulaşılabilir.
Evlerdeki bilgisayar terminalleri kullanılarak gittikçe artan bir oranda ev dışındaki başka sistemlerle bilgi alışverişine girilebilmektedir. Bu yöntemle, kişi evindeki terminali kullanarak seyahat broşürleri isteyebilir; uçak bileti ya da otel odası ayırtabilir; çeşitli mal ve hizmetleri sipariş edebilir; kredi kartının numarasını bildirerek bedellerini ödeyebilir. Böyle bir sisteme bağlı kişilerin birbirlerine doğrudan haber göndermelerini sağlayan “elektronik posta” servisi de vardır. İletişim yöntemlerindeki bu devrimden etkilenen alanlardan biri de bankacılıktır. Artık bir hesaptan ötekine, bir bankadan başka bir bankaya elektronik olarak para aktarılabiliyor, kişiler “otomatik vezne”lerden para çekebiliyor, işlemler anında hesaba geçirilebiliyor.
Yeni iletişim teknolojileri yolculuğa çıkan kişilere de önemli kolaylıklar sağlıyor. Örneğin, iş yolculuğuna çıkan bir kişi ülkenin başka bir yerindeki meslektaşlarıyla kapalı devre televizyon aracılığıyla karşılıklı görüşme yapabilmekte, toplantı düzenleyebilmektedir. Sinyallerin kablo yerine radyo dalgaları ile iletildiği telsiz telefonlar ve otomobil telefonları hareket halindeki kişilerin iletişimlerini kesintisiz biçimde sürdürmesine olanak verir. Faksimile yöntemiyle her tür belge anında denizaşırı yerlere gönderilebilir.