Parfüm
Güzel kokulu maddelerin birbirine karıştırılmasıyla elde edilen hoş kokulu ürünler olan parfümler binlerce yıldır kullanılır. İÖ 1350 dolaylarında öldüğü sanılan Mısır Kralı Tutanhamon’un mezarında güzel kokulu kremlerle dolu vazolar bulunmuştur. Kutsal Kitap’ta da baharat ve ağaç sakızından parfüm yapılışı anlatılmıştır.
İlk parfümler güzel kokulu reçineler, balsamlar, yapraklar, baharat ve bazı ağaç türlerinin odunlarından yapılırdı. Bu kokulu bitkisel maddelere kokularını veren yağlara, genellikle kolayca buharlaştıkları için, uçucu yağlar denir. Bu yağlar yasemin, portakal ve gülde olduğu gibi bitkinin çiçeğinde, ıtır ve servide olduğu gibi bitkinin yaprağında, tarçında olduğu gibi bitkinin kabuğunda, santal ve sedirde olduğu gibi bitkinin gövdesinde, melekotu, zencefil ve süsende olduğu gibi bitkinin köklerinde, limon, bergamot ve portakalda olduğu gibi bitkinin meyvelerinde, acı badem, kimyon ve küçükhindistancevizinde olduğu gibi bitkinin tohumlarında bulunabilir.
Parfümün Yapılışı
Bitkisel maddelerdeki uçucu yağları çıkarmak için çeşitli yöntemler kullanılır. Bunlardan birincisi, gül yapraklarını suyla damıtarak ilk kez gülsuyu yapmış olan Araplar’ın kullandığı damıtma yöntemidir. Arap parfümlerini Avrupa’ya tanıtanlar, Haçlı seferlerinden ülkelerine dönerken armağan olarak bu parfümleri getiren askerler olmuştur. Türkiye, Bulgaristan ve Fas’ta yapılan gülyağı da gül yapraklarının damıtılmasıyla elde edilir. Gül ekilen 1 hektarlık alandan yaklaşık 2 ton taçyaprak elde edilir, bundan da yalnızca 1 kg kadar gülyağı çıkarılır.
Bitkilerdeki uçucu yağları çıkarmanın başka bir yöntemi sıkma'dır. Bu yöntemde limon, portakal ve bergamot gibi meyvelerin kabukları rendelenir ve preslerde sıkılır. Eskiden elle yapılan bu işlemler günümüzde makinelerle yapılmaktadır. Bu yöntemle işlenen 450 kg meyveden posa ve meyve suyunun yanı sıra 2 kg kadar da uçucu yağ elde edilir.
Özellikle yasemin ve sümbülteber çiçeklerinden uçucu yağ elde etmek için kullanılan soğurma (arıfloraj) yöntemi, bitkideki uçucu yağların katı yağlarla soğurulmasına dayanır. Ahşap çerçevelere oturtulmuş cam levhaların üzeri, arıtılmış sığır donyağı ve domuz yağı karışımıyla kaplanır. Bunun üzerine çiçeklerin taçyaprakları dizilerek çerçeveler birbiri üstüne yığılır. Bu durumda birkaç saat bekletildiğinde çerçevelerdeki katı yağ çiçek yapraklarındaki uçucu yağları soğurur. Kullanılan katı yağlar uçucu yağlara doyuncaya kadar bu işlem yeni taçyapraklarla tekrarlanır. Başka birçok çiçek türü için bu yöntemin değişik bir biçimi uygulanır. Bunun için taçyapraklar katı ya da sıvı yağın içine konup yaklaşık 65°C’ye kadar ısıtılır.
Bitkilerdeki uçucu yağları çıkarmanın daha gelişmiş bir yolu petrol eteri ve benzen gibi uçucu çözücüler kullanmaktır. Bu yöntemde, kokulu bitkiler bu tür bir çözücüyle birlikte ağzı sıkıca kapanan kaplara konur. Çözücünün bitkinin dokularına işleyip uçucu yağlarını çözmesi için bir süre beklenir. Bundan sonra alınan çözücü yeniden kullanılmak üzere damıtılırken geriye uçucu yağlar kalır. Bu yağlar daha sonra alkolle arılaştırılır.
İstenen uçucu yağlar elde edildikten sonra parfümün yapılmasına başlanır. Parfümcü önce bir temel koku seçer ve buna başka uçucu yağlar ve sabitleştirici maddeler katıp karıştırarak parfümü hazırlar. Sabitleştiriciler parfümü oluşturan maddelerin birbirinden ayrılmasını önleyerek parfümün kendine özgü kokusunun sürekliliğini sağlar. Sabitleştirici maddeler bazı hayvanlar, yosunlar ve reçinelerden elde edilir. Bunlardan en önemlisi olan misk Orta Asya’da yaşayan misk geyiklerinden elde edilirdi. Erkek misk geyiklerinin salgıbezinden çıkarılan, hoş ve kalıcı bir kokusu olan misk, günümüzde yapay olarak da elde edilmektedir. Hayvanlardan elde edilen önemli sabitleştiricilerden biri de, kaşalottan çıkarılan ve ender bulunur mumsu bir madde olan amberdir.
Parfüm yapılışındaki son işlem, uçucu yağ ve sabitleştiricilerin alkolle seyreltilmesidir. Elde edilen karışım daha sonra dinlendirilmeye bırakılır. Gerektiği gibi dinlendirilmiş bir parfümün kokusu bu işlemden geçirilmemiş bir parfüme göre daha yumuşak ve etkileyicidir.
Parfüm Kullanımı
Avrupa’da 16. yüzyılda parfüm kullanımı yaygınlaştı; ama pahalı olduğu için yalnızca zenginler parfüm alabiliyordu. Parfüm kullanımının başlıca nedeni, hamamların az olduğu o dönemde sık yıkanamayan insanların vücutlarındaki kötü kokuları parfüm kokusuyla bastırmaktı. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth üç ayda bir banyo yaptığı için olağanüstü temiz bir kişi olarak bilinirdi. Zamanla insanlar
daha temiz olma alışkanlığını edindiler ve kediotu esansı ya da seyreltilmemiş miskkedisi esansı gibi çok şiddetli kokular kullanmak moda olmaktan çıktı.
20. yüzyılda kimya sanayisinde ortaya çıkan gelişmeler, bazıları uçucu yağlarda doğal olarak var olan ve birçoğu doğal olarak bulunmayan çok sayıda yapay koku maddesinin ortaya çıkmasına yol açtı. Gerçekten de, kömür katranı ve petrol gibi maddelerden çıkarılan kimyasal maddelerle, çiçeklerdeki uçucu yağların hemen hemen tümüyle aynı olan maddeler üretilebilmektedir.
Çok değişik parfüm türleri vardır. Doğal uçucu yağlar, yapay koku maddeleri ve sabitleştiricilerin bir karışımı olan iyi bir parfüm 300 kadar değişik madde içerebilir. Katılan alkol miktarı parfüm kokusunun gücünü belirler. Alkolle seyreltilerek parfümden daha zayıf kokulu ürünler elde edilir. Bunların içinde kokusu en hafif olanı bol alkolle seyreltilmiş olan kolonyadır. Katı olarak pazarlanan parfümler de vardır.
Pudra, krem, banyo köpüğü, sabun ve losyon gibi maddelere de parfüm katılır. Parfümlü mumlar da yapılır. Parfümün ilk biçimi olarak kabul edilen ve günlük gibi kokulu bitkilerin yakılmasıyla yapılan tütsü de bazı evlerde hâlâ kullanılır.