Sömürgecilik ve Emperyalizm
İnsanların kabileler halinde yaşadığı çok eskiçağlarda, savaşlarda zafer kazananlar yenilenleri önce öldürmüş, daha sonraları köle gibi kullanmaya başlamıştı, bski devletlerin, krallıkların ve imparatorlukların kurulduğu dönemlerde güçlü devletler güçsüzleri egemenlikleri altına almış; bazen de farklı uygarlıkların karşı karşıya gelmesinden, egemenlik ilişkisi olmadan yeni uygarlıklar doğmuştu. Ama çağdaş anlamda sömürgecilik Avrupa’da ulusal devletlerin ortaya çıktığı ve coğrafi keşiflerin gerçekleştiği 15. yüzyılda başlamıştır. “Sömürgecilik” ve “emperyalizm” sözcükleri bir devletin başka devletleri ya da halkları siyasal ve ekonomik olarak egemenliği altına alıp etki alanını genişletmesi anlamına gelir. Sömürgecilik sözcüğü 15.-19. yüzyıllar arasındaki dönem için, emperyalizm sözcüğü ise 19.-20. yüzyıllar için kullanılagelmiştir.
Bu iki sözcük temelde aynı anlamı içermekle birlikte aralarında bazı farklar da vardır. Sömürgecilik daha çok, zora dayanarak bir devletin başka halklar üstünde siyasal ve ekonomik egemenlik kurması; emperyalizm ise güçlü devletlerin daha az güçlü olanları, çoğu kez onların siyasal bağımsızlığına dokunmadan, siyasal ve ekonomik olarak denetimleri altına alması anlamında kullanılır.
15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşen coğrafi keşifler yeni kıtaların Avrupa ülkelerince sömürgeleştirilmelerine yol açtı. İlk coğrafi keşifler ile sömürgeci yayılma Portekiz ve İspanya krallarının ayrıcalık tanıdığı ticari şirketler aracılığıyla gerçekleşti. 1494’te papa yeni keşfedilen toprakları Portekiz ile İspanya arasında paylaştırdı. Afrika kıyıları, Hindistan ve Brezilya Portekiz’e, geri kalan yerler İspanya’ya bağışlandı.
Sömürgecilik yöntemlerini daha da geliştiren İspanya, Afrika’nın insanlarını köleleştirerek Amerika’daki kolonilerde (Avrupa’dan göç edenlerin kurduğu yerleşim birimleri) çalıştırılmak üzere sattı. Köle ticaretinin sürdüğü 400 yıl boyunca Afrika 75-90 milyon arasında genç erkeğini yitirdi. Bu dönemde Amerika’ya 15 milyon köle getirildi. Aradaki fark kölelerin yolda ya da bekleme depolarında ölmesinden kaynaklanmaktadır.
Sömürgecilik 17. yüzyılda Fransa ve Hollanda’nın, 18. yüzyılda Fransa ve İngiltere’nin, 19. yüzyılda ise İngiltere’nin egemenliğinde sürdü. 20. yüzyılın başında dünyanın önemli bir bölümü Avrupa ülkelerinin arasında paylaştırılmıştı.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra sömürgelerin çoğu siyasal bağımsızlığını kazandı. Ama başta ABD olmak üzere zengin ve güçlü ülkeler azgelişmiş ülkeleri ticari ilişkiler, yatırımlar, askeri ve parasal yardımlarla kendi etki alanları içinde tutma siyaseti gütmüşlerdir.
Yüzyıllar süren sömürgecilik döneminde Avrupa’da sanayileşme yaygınlaşırken, sömürgeler Avrupa’daki fabrikalara hammadde ve Avrupalılar’a ucuz tarımsal ürünler sağlamak zorunda bırakılmıştır. Böylece sömürgelerin kendi sanayilerini kurmalarının engellenmesi, bugünkü gelişmiş-azgelişmiş ülkeler ayrımının ortaya çıkmasında da önemli bir öğe olmuştur.