İzlenimcilik
Fransa’da 19. yüzyılın sonunda ortaya çıkan bir resim akımıdır. İzlenimci ressamlar, yaklaşık 200 yıldır resim sanatını yönlendiren kurallara ve kısıtlamalara karşı çıktılar.
Eskiden daha çok konusunu dinden ya da tarihten alan resimler yapılıyordu. İzlenimciler çeşitli konulara el attılar. Canlı renkler kullanarak yaptıkları resimlerde taptaze duygular ve pırıl pırıl bir dünya sergilediler.
Bunlar, bir görünümü ya da bir düşüncenin yarattığı izlenimleri anlatan resimlerdi. İzlenimci ressamlar o andaki gerçekliği yakalamaya çalışıyordu. Bunda renk ve ışığın önemi büyüktü. O dönemin bilimsel bulguları, rengin nesneye ait bir şey olmadığını, ancak ondan yansıyan ışığın bir özelliği olduğunu ortaya çıkarmış, bu da renge bağımsızlık kazandırmıştı. İzlenimciler nesnelerin, doğa içindeki konumlarına, çevrelerindeki başka nesnelere, hava koşullarına ve günün değişik saatlerindeki durumlarına göre değişen görünüşlerini canlandırmaya çalıştılar. Stüdyo yerine açık havada çalışarak su, hava, insanlar, yapılar, Güneş ışığının etkisi altında nasıl görünüyorsa, öyle tuvale geçirildi. Kısa fırça darbeleriyle yapılan bu resimlerde bazen mozaiği andıran bir görünüm ortaya çıkıyordu.
İzlenimciler’in çoğu aynı konunun çeşitli koşullar altındaki durumunu işleyerek “resim dizileri” hazırladı. Sözgelimi kavak ağaçlarının ya da nilüferlerin gündoğumundan, günbatımına kadar saatten saate değişen farklı ışık koşullarındaki durumunu, renklerin, biçimlerin ve gölgelerin sürekli değişimini tuvale geçirdiler.
İzlenimci ressamların ilk temsilcileri olan Claude Monet, Auguste Renoir, Alfred Sisley ve Frederic Bazille ilk sergilerini 1874’te Paris’te açtılar. Monet’nin bu sergide yer alan İzlenim: Gün Doğumu (1872) adlı yapıtı akıma adını verdi. Monet bütünüyle açık havada çalıştığı bu yapıtında, güneşin doğuşunu, ışığın su üzerindeki yansımalarını gördüğü andaki gibi parlak renklerle tuvaline yansıtmıştı.
İzlenimcilik modern resim sanatındaki ilk büyük devrimci harekettir. İzlenimci yapıtlarıyla ün kazanan Fransız ressamlar Edouard Manet, Edgar Degas, Camille Pissarro, Paul Cezanne ve Berthe Morisot da bulunuyordu. İzlenimciler başta Paris ve çevresi olmak üzere, Manş Denizi ve Kuzey Denizi kıyılarının, Sen Irmağı’nın iki yakasındaki küçük köylerin resimlerini yaptılar. Bu resimlerin çoğu bugün dünyanın en değerli sanat koleksiyonları arasındadır.
İzlenimciler birlikte sekiz resim sergisi düzenlediler. Bunlardan, 1874’te fotoğrafçı Nadar’ın atölyesinde düzenlenen ilk sergiye 30, 1886’da düzenlenen sonuncu sergiye ise 17 sanatçı katıldı. 1880’lerin ortalarından sonra, kendi estetik anlayışları doğrultusunda, kişisel ve özgün üsluplarını geliştiren bazı ressamlar, farklı eğilimler gösterdi. Renk ve ışık konusunda yeni teknikler geliştirildi. Geç İzlenimcilik olarak adlandırılan dönemin önde gelen adı Georges Seurat, saf renklerin palette karıştırılmadan, noktalar halinde yan yana getirildiği noktacılık (pointilizm) tekniğini benimsedi. Paul Cezanne, Vincent van Gogh ve Paul Gauguin, Geç İzlenimcilik izlerini taşıyan eşsiz güzellikte yapıtlar verdiler.
İzlenimcilik daha sonra müzik alanında da kendini gösterdi. İzlenimci olarak nitelenen besteciler arasında Claude Debussy ve Maurice Ravel sayılabilir.