Konuşma Sanatı
“İnsanlar söyleşe söyleşe anlaşırlar” ya da ”İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar” sözünü sık sık kullanırız. Bundan da anlaşılacağı gibi konuşma, insanlar arasında iletişimi sağlayan en önemli araçtır. Konuşma iki kişi ya da birçok kişi arasında olabilir. Bir kimsenin belli bir konuda bir dinleyici kitlesine söz söylemesine de konuşma denir. Bu tür konuşmaları niteliklerine göre “söyleşi; konferans; söylev” diye adlandırabiliriz. Topluluk önünde yapılan bu tür konuşmalar “hitabet” denen sanata girer.
Günlük konuşmalarımızda bile meramımızı anlatabilmemiz için sözcükleri yerli yerinde kullanmamız, kullandığımız sözcüklerin anlamlarına dikkat etmemiz, sözü gereksiz yere uzatmamamız gerekir. Söyleşi, konferans ve söylevlerde ise bu konuda daha dikkatli davranılır. Bu tür konuşmalarda bazı kurallara uyulur ya da bazı kurallardan yararlanılır. Düzgün ve etkileyici söz söyleme ya da kısaca “konuşma sanatı” dediğimiz bu sanatın “belagat” ve “retorik” ile de ilintisi vardır. Edebiyatta sözün açık, yerinde, ustalıklı ve sanatlı bir biçimde anlatılmasını konu edinen bilim dalı eskiden “ilm-i belagat” ya da kısaca “belagat” diye adlandırılırdı. Retorik ise Yunanca “konuşmacı” anlamına gelen “rhetor” sözcüğünden türetilmiş bir sözcüktür.
Konuşma sanatı Eski Yunan’da ve Roma’ da öğrencilerin çalışmalarının önemli bir bölümünü oluştururdu. Yunanlı konuşmacı Demosthenes ile Romalı siyaset adamı Cicero bu sanatı geliştirdiler. Konuşma sanatı eğitim ve öğretim alanında ortaçağ boyunca da önemli bir yer tuttu.
Konuşma sanatının ilk kuralı düşünceleri belirli bir sıraya göre dizmektir. Konuşmacı ele aldığı konuyu iyi bilmeli, kullanılabilir tüm görüşler arasından amacına en uygun olanı seçmelidir. Konuşmacı zamanını da ayarlamalıdır.
Amaca uygun olarak bazı öğelere daha fazla, bazılarına ise daha az önem vererek vurgu sağlanır. Bir konuşmada doruk noktasını vurgunun yapıldığı olaylar oluşturur. Tüm öbür ayrıntılara daha az önem verilir. Bir tartışmada en inandırıcı görüş vurgulanır ve genellikle sonuç bölümü etkileyici olur. Başarılı bir konuşmacı en önemli olayları, olguları ya da düşünceleri en güçlü biçimde vurgulamayı başaran kimsedir.
Sözcükler, konuşmacıların görüşlerini sunmak için kullandıkları gereçlerdir. Bu nedenle sözcüklerin seçimi ve bunların bir araya getiriliş biçimi konuşmacının başarıya ulaşması açısından önemlidir. İyi bir konuşmacı sözcük seçiminde titiz davranır. “Yaşlı bir ağaç” yerine “yıpranmış, rüzgârlarla hırpalanmış ağaç” diyebilir. Dinleyicinin kafasında anlatılanın tam anlamıyla canlanmasını sağlayacak fiilleri seçer. “Yürümek; konuşmak; bağırmak; yutmak” yerine kullanılan “avare avare dolaşmak; gevezelik etmek; inlemek; feryat etmek; mideye indirmek” anlatılmak isteneni belki daha iyi anlatır. Yeri geldiğinde, düş gücünü harekete geçiren “Asker taştan bir anıt gibi duruyordu” ya da “Gökyüzü parladı ve öfkeyle homurdandı” cümlelerinde olduğu gibi söz sanatlarını kullanır.
Böylece, düzenlemenin açıklığı, vurgularla etkileme gücünün artırılması, sözcüklerin seçimi ve dizilişine gösterilen özenle, çağdaş konuşmacılar görüşlerini başarılı bir biçimde aktarabilmek için konuşma sanatının ilkelerinden yararlanırlar.