Meyvecilik
Bol miktarda C vitamini içeren taze meyveler insanlar için değerli bir besin kaynağıdır. Bu yüzden meyvecilik çok eskiçağlardan beri tarımın başlıca kollarından biri olmuştur.
Meyve dünyanın birçok yerinde, özellikle de sıcak iklimli bölgelerde yetiştirilir. Örneğin, İsrail, Güney Afrika, Brezilya, İspanya ve ABD portakal, limon, mandalina ve greyfurt gibi turunçgil meyveleri; İtalya, Arjantin, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika elma, armut, şeftali, erik; Batı Hint Adaları ve Batı Afrika muz; Güney Afrika ise ananas üretiminin yapıldığı başlıca bölgelerdir. Türkiye’de ise başta üzüm olmak üzere elma, turunçgiller, fındık, armut, kavun, karpuz, incir, şeftali, kiraz gibi pek çok meyve çeşidi yetiştirilir.
Meyve Ağaçları
Meyvecilik oldukça zahmetli bir iştir. Meyve ağaçlarının yetiştirilmesi yalnızca dikmekle kalmaz, ağaçların her yıl düzenli olarak budanması ve ilaçlanması gibi özenli ve uzun bir bakımı da gerektirir. Nitekim, bir buğday üreticisinin ürününü ektiği aynı mevsimde hasat edip satabilmesine karşılık meyve üreticilerinin yeni diktikleri bir ağaçtan kâr edebilmeleri; yani tüm harcamalarının üstünde bir para getirecek miktarda bol ürün elde edebilmeleri için yıllarca beklemeleri gerekir. Örneğin, elma, armut, erik, portakal ve greyfurt ağaçları ancak 5-7 yıl, kiraz ağacı ise ortalama 12 yıl içinde verimli hale gelir. Bu yüzden elma ve şeftali gibi bazı meyve ağaçlarının dikildikten kısa bir süre sonra meyve vermeye başlayan cüce çeşitleri geliştirilmiştir.
Meyve bahçelerinin kurulduğu yerler çok önemlidir. Özellikle soğuk ülkelerde ilkbaharın sonlarına doğru görülen geç donlar çok büyük tehlikeler yaratır; çünkü ağaçlar çiçeklendikten sonra donla karşılaştıklarında çiçekler zarar görür ve meyve vermez. Bu yüzden meyve ağaçları tepe yamaçları gibi ilkbahar donlarından fazlaca etkilenmeyen yerlere dikilir. Böyle yerlerin korunaklı olmasının nedeni, hava kütlelerinin soğudukça ağırlaşıp alçak alanlara doğru kaymasıdır. Örneğin, mango, ananas ve muz gibi tropik meyveler düşük sıcaklıklara ve dona dayanıklı değildir. Buna karşılık turünçgil meyvelerinin gelişebilmek için genellikle serin dönemlere, elma ve kiraz gibi bazı meyve ağaçlarının ise meyve verebilmek için 7°C’nin altında soğuk havaya gereksinimleri vardır. Meyve ağaçlarının dikildiği yerlerin bol ışıklı ve havadar olması da çok önemlidir. Aşırı yağışlar belli dönemlerde ağaçlara zarar verir; böceklerin meyve ağaçlarının çiçeklerine çiçektozu taşımasını yani tozlaşmayı engelleyebilir, mantar hastalıklarının artmasına yol açar, erik ve kiraz gibi bazı meyvelerin çatlamasına ve çürümesine neden olur.
Meyvecilik yapılan alanlarda toprak katmanının kalınlığı ağaç köklerinin rahatlıkla büyüyüp gelişmesine elverişli olmalıdır. Bunun için en az 60 santimetrelik bir kalınlık gerekir; ama toprak katmanının altında köklerin girebileceği delik ve çatlakların bulunmadığı yekpare bir kayaç katmanı varsa bu kalınlık yeterli değildir. Ayrıca, ağır topraklar fazla su tutup köklerin çürümesine yol açtığından toprağın az ya da orta derecede kum içeren, kısmen gevşek bir yapıda olması istenir.
Koruma ve Budama
Meyve ağaçlarının dikildikten sonra mantar hastalıklarından ve zararlı böceklerden korunması gerekir. Bu zararlılar ya doğrudan meyvelere saldırıp yapısını ve rengini bozar ya da ağaçlara saldırarak yaprak, sürgün, dal ve köklerinde yaralanmalara, böylelikle ağacın veriminin düşmesine ve ürün niteliğinin bozulmasına neden olur.
Mantarlar ve böcekler kimyasal maddeler püskürtülerek yok edilir. Bir meyve bahçesinde yazın yapılması gereken en önemli iş ilaçlamadır; büyüme mevsiminin başından sonuna kadar 8-12 kez ilaçlama yapmak gerekebilir. Çoğunlukla mantar ve böcekleri aynı zamanda öldürebilen kimyasal madde karışımları kullanılır. Sulu çözelti halindeki bu karışımlar ağaçlara, makinelerle püskürtülür. Böylece ilacın ağacın tüm organlarına çok ince zerrecikler halinde yayılması sağlanır.
Meyve ağaçlarının azot, fosfor ve potasyum gibi bazı minerallere gereksinimi vardır. Toprağı bu maddelerce zenginleştirmek için dışarıdan gübreleme yapılır. Ama bunların miktarını belirlemek çok önemlidir; çünkü, aşırı miktarlarda verilmesi ağaçların büyümelerini yavaşlatır, ürün verimini düşürür. Meyveliklerde ağaçların arasındaki toprak ekili değilse yani boş tutuluyorsa birkaç yıl arayla gübrelenmelidir, ama eğer ot yetiştiriliyorsa gübreye gerek kalmaz. Çünkü ağaçların besinini ve suyunu bölüşmemesi için uzadıkça kesilen otlar toprağa karışarak toprağı besince zenginleştirir.
Tüm bu koruma ve bakım işlemlerine ek olarak meyve ağaçlarının, meyve verimini artırmak ve bitkinin sağlıklı bir biçimde yetişmesini sağlamak için düzenli olarak budanması gerekir. Çok beceri ve deneyim gerektiren bu iş, ağaçların fizyolojik işlevini yavaşlattığı yani dinlendiği kış mevsiminde
yapılır.
Meyvelerin Olgunlaşması
Bitkilerde meyvelerin olgunlaşma süreci hormon denen bazı doğal maddelerce denetlenir. Meyveler olgunlaşırken bir yandan hücre çeperleri parçalanarak dokuları yumuşar, bir yandan da bu dokularda depolanmış nişasta şekere dönüşür. Böylece olgunlaşan meyveler şekerli hoş bir tat kazanır, ayrıca parlak renklere bürünür.
Meyveler ağaçtan toplandıktan sonra da bazı yaşamsal işlevlerini sürdürür. Örneğin, oksijen kullanıp, karbon dioksit ve ısı çıkararak solunum yapar. Bu olay meyvenin dokularında depolanan besin ve suyun kullanılarak dokuların parçalanmasına ve giderek meyvenin çürümesine yol açar.
İşte bu nedenle meyveler, tüketilene kadar çürüyüp bozulmamaları için genellikle düşük sıcaklıklarda saklanır. Meyveleri daha uzun süre saklamanın bir yolu da kurutmaktır. Üzüm, incir, hurma, kayısı, elma, armut ve dut yaygın olarak kurutularak saklanan meyvelerdir.