Palmiye
Sıcak bölgelerde parkları ve yol kenarlarını süsleyen palmiye ağaçlarının doğada kendiliğinden yetişen 2.500’ü aşkın türü vardır. Palmiyeler dallanmamış düzgün bir gövdenin tepesinde demetler oluşturan yapraklarıyla öbür ağaçlardan kolaylıkla ayırt edilir. Aslında, bu genel tanıma uymayan dallanmış ya da sürünücü gövdeli palmiye türleri de vardır.
Palmiyeler en çok Asya’da, Afrika’da, Avustralya’da, Kuzey ve Güney Amerika’da ve Pasifik Adaları’nın tropik kesimlerinde bulunur. Bazı türleri kupkuru çöllerde yetişir, bazıları ise nemli topraklan sever.
Boyları birkaç santimetreden 30 metreye ya da daha yükseklere ulaşabilen bu ağaçların gövdeleri enine kesildiğinde, öteki ağaçlarda olduğu gibi ağacın yaşını belirten yıllık halkalar görülmez. Tıpkı bir yelpazeyi ya da kuştüyünü andıran parlak derimsi yaprakları oldukça büyüktür; öyle ki bazı türlerde uzunluğu 12 metreyi bulabilir. Genellikle yeşilimsi beyaz ya da sarımsı, bazı türlerde ise turuncu ya da kırmızı olan küçük çiçekleri ağacın tepesine yakın bir yerde salkımlar halinde açar. Bazı türlerin tomurcukları sert bir kılıfın içinde gelişir; daha sonra çiçek açılmaya başladığında dökülür. Palmiyelerde erkek ve dişi çiçekler genellikle ayrı ağaçların üzerinde bulunur.
Palmiye türlerinde çok değişik meyve tiplerine rastlanır. Bunların bir bölümü ekonomik açıdan değerlidir. Örneğin hurma ve hindistancevizi meyvelerinden besin maddesi olarak yararlanılır. “Fildişi ağacı” denen bir palmiye türünün (Phytelephas macrocarpa) sert tohumları oymacılıkta ve düğme yapımında fildişi yerine kullanılır. Yağ palmiyesinin (Elaeis guineensis) kırmızı meyvelerinden ise hem yemek, hem de sabun yapımında kullanılan sıvı bir yağ çıkarılır. Asya’nın güneydoğu kesimlerinde yetişen arekcevizinin (Areca catechu) tohumları yerli halk tarafından sakız gibi çiğnenir. Tohumlar çiğneme sırasında kırmızı bir boya çıkarır. Hint Okyanusu’ndaki Seyşel Adaları’na özgü yaklaşık 30 metre boyunda bir palmiye türü (Lodoicea maldivica) ise uzunluğu 30 santimetreyi bulan meyveleriyle tanınır.
Palmiyelerin meyvelerinin yanı sıra, başka bölümlerinden de yararlanılır. Bazı türlerin gövdeleri ve yaprakları henüz körpeyken yenebilir, bazılarından ise oldukça sert ve sağlam bir kereste elde edilir. Yaprakları yerel olarak kulübelerin çatılarını örtmekte kullanıldığı gibi, yaprak ve gövdeden çıkarılan liflerden de sicim, halat, paspas, kâğıt, dokuma, sepet, şapka ve fırça yapımında yararlanılır. Sagu palmiyesi adıyla anılan bazı palmiye türlerinin gövdelerindeki özden ise sagu nişastası denen değerli bir besin maddesi çıkarılır. Özsuyundan şeker, pekmez ve şarap yapılan palmiye türleri de vardır. Başta kral palmiyesi (Roystonea regia) olmak üzere, alımlı görünümlerinden ötürü bazı palmiye türleri yaygın biçimde süs ağacı olarak dikilir. Türkiye’de de sıcak iklimli kentlerin park ve caddelerini palmiyeler süsler.